SON DAKİKA

Trump ve Netanyahu'nun Gazze'de amacı ne?

Alparslan Güler 11 Þub 2025

7 Ekim'den sonra kaleme aldığım makalelerde İsrail'in HAMAS'ın saldırısını kullanarak çözmek istediği en büyük probleminin demografi olduğunu, bu nedenle Gazze'nin bilinçli olarak yıkıldığını ve Filistinlilerin Gazze'ye yerleşmesine müsaade edilmeyeceğini vurgulamıştım.

7 Ekim itibariyle Yahudilerin ve Filistinlilerin yaşadığı coğrafyanın nüfusu 14 milyondan biraz fazlaydı. Bu nüfusun yaklaşık 7 milyonu Yahudi, 7 milyonu Arap’tı. Arapların 2 milyondan biraz fazlası İsrail’de, 2,5 milyonu Batı Şeria’da ve 2,3 milyonu Gazze’de yaşıyordu. Bu dört grubu kadın başına doğum oranı en yüksek olandan başlayarak; Gazzeliler, Batı Şerialılar, İsrail vatandaşı Araplar ve Yahudiler olarak sıralayabiliriz. Yani müdahale edilmeseydi 1-2 yıl içinde Filistinlilerin sayısı Yahudileri geçecek ve her yeni yılda fark biraz daha açılacaktı. 

Aslında İsrail’i yönetenlerin kuruluştan beri en çok mesai harcadıkları ve kafa yordukları konu demografi. Demografiden kastım Yahudilerin nüfusunu arttırıp Arapların azaltmak. Dünyanın her tarafındaki Yahudilere cazip şartlar sunarak İsrail’e gelmelerini sağladılar. Yahudilerin çok çocuk sahibi olmalarını teşvik ettiler. 

Aynı anda Arapların Filistin’i terk etmesini sağlamaya çalıştılar. Acımasızca katliamlar yaptılar ki Arapların bir kısmı korksun ve kaçsın. Gayrimenkulleri ederinden yüksek fiyatlarla satın aldılar. Arapların evlerini, tarlalarını ve dükkanlarını yerleşimcilerin işgal etmesine göz yumdular. 1948, 67 ve 73 savaşlarından sonra milyonlarca Arap vatanlarını terk etmek zorunda kaldı.  Bugün sürgündeki Filistinlilerin sayısı Filistin’dekilerden fazla. 

Gelinen noktada yurtdışında İsrail’e gelmek isteyen Yahudi kalmadı. Bilakis imkanı olup savaştan yorulanlar ABD ve Avrupa’ya gidiyor. Maddi durumu iyi olanlar yurtdışında da düzen kuruyor. Yahudilerin doğum oranları sürekli düşüyor. Filistinlilerde ise ahval tam tersiydi. Gazze’nin nüfusu otuz yıldır uygulanan ambargoya rağmen azalmadı, arttı. Gazze’de doğum oranı kadın başına beşin üzerindeydi.

İsrail’in önünde uzun vadede iki alternatif var: Aynı Doğu Kudüs ve Golon Tepeleri gibi Batı Şeria ve Gazze’yi de ilhak etmek.  Bunu yapamazsa, Batı Şeria ve Gazze’den oluşan Filistin Özerk Bölgesini önce silahlardan arındırmak sonra bağımsızlığını tanımak. Her iki durumda da Arapların Yahudilerden fazla olmasını riskli buluyor Tel-Aviv. 

İlhak etseler Doğu Kudüs’te yaptıkları gibi Araplara vatandaşlık vermek zorundalar. Bu durumda Araplar Yahudilerden çok olacaktı. Yani İsrail, İsrail olmaktan çıkacaktı. Yahudilerin önemli bir kısmının Filistinlilere yapılan zulümlere muhalif olduğu, katliam boyunca yüzbinlerin katıldığı protesto gösterileri düzenlendiği dikkate alındığında, İsrail’i Netanyahu ve/veya onunla benzer zihniyetteki insanların yönetmesi imkansız olacaktı.

Fakat Gazzelileri vatanlarından sürerler ve sonra Filistin’i ilhak ederlerse nüfus 65’e 35 gibi olacak. En hızlı çoğalan grup sürüldüğünden, oluşan nüfus dengesinin gelecekte radikal şekilde bozulması mümkün olmayacak. Gazzelilerin Gazze’ye geri dönmesine özellikle izin verdiler ki yıkıntılar içinde yaşanamayacağını anlasınlar ve çoluk, çocuklarını düşünerek Gazze’yi terk etmeye gönüllü olsunlar.

Trump, ortaya attığı fikri gerçekleştirmekte ısrarlı olursa hayatının hatasını yapar. Kanada, AB, Meksika, Çin, Grönland ve Panama ile ilgili yaptığı hamleler de sonuç alabilir hatta kesinlikle alacak. Başarılı olacak. Ama Gazze’de alamaz. Öncelikle, Arap ülkeleri 2 milyon sığınmacıyı kabul edemezler. Arap halkları sokaklara dökülür. ABD ve İsrail’in Arap ülkelerinin tamamıyla ve İslam ülkelerinin çoğuyla ilişkileri bozulur. Ne İbrahim anlaşmaları kalır ne de Hindistan yolu. 

Arap devletlerinin çoğu HAMAS’a karşı olduklarından İsrail’e tavır almadılar. Bu siyaseti halklarına ‘’HAMAS, İran’ın kontrolünde’’ diye izah ettiler. Sade vatandaşların tamamının sürülmesini nasıl izah edecekler? Orta Doğu’da son derece zayıflayan Avrasya Blokuna yeniden gün doğar. Hareket alanları genişler. Marjinal hale gelen DEAŞ ve El-Kaide gibi terör örgütleri güçlenir. Yeryüzünün her yerinde Amerikan hedeflerine saldırılar yapılır ve bu saldırılar geniş kitleler tarafından meşru görülür. 

Eğer İsrail Gazze’yi ABD’ye bırakırsa, çok büyük riske girer. Zira ABD’nin ne yapacağı belli olmaz. Afganistan’dan, Irak’tan ve Vietnam’dan nasıl bir anda çekildiği, kendisine destek verenleri ortada bıraktığı herkesin malumu. Bu tavrı İsrail’e karşı göstermesi çok daha zor ama imkansız değil. Trump bugün var dört yıl sonra yok.

Türkiye uluslararası kamuoyunda Gazzelileri destekleyen girişimlere öncülük eden ülkelerden biri olmalı. Gazze konusu, Arapların ya da Müslümanların sorunu olarak değil insan hakları sorunu olarak gündeme getirilmeli ki daha geniş kesimler sahiplensin. Bu ancak Arap devletlerinin tamamının yanında Güney Afrika, Brezilya, İspanya gibi devletlerinde sürece katılmasıyla mümkün olur. Asla Yahudi aleyhtarlığı yapılmamalı. İsrail’in varoluşu sorgulanmamalı. Başta Netanyahu olmak üzere İsrail’i yönetenler hedef alınmalı. Öyle bir gürültü koparılmalı ki Trump planını hayata geçiremesin. İleride de hiçbir zalim böyle bir şeye niyetlenemesin.