Savunma sanayiinde kritik gelişmeler
Geçen ay Savunma Sanayinde üst üste kritik gelişmeler yaşandı. Bunlardan ilki Suudi Arabistan'la kamu kuruluşlarımızın 6, Baykar'ın 3,1 milyar dolarlık anlaşma imzalamasıydı.
Bu anlaşma birkaç açıdan devrim niteliğinde. Toplam rakam, her sene %25-30 nispetinde artarak 2024 senesinde 7 milyar doları aşan toplam yıllık savunma sanayi ihracatımızdan yüksek. Yani iki kontratla bir ülkeye, tüm dünyaya yaptığımız satıştan iki milyar dolar fazla satış yapacağız.
Suudilerin bizimle böyle bir ilişkiye girmesi başlı başına bir devrim. Zira Suudi savunma sanayi bütçesinin çok büyük kısmı ABD’ye kalanı İngiltere’ye ayrılırdı. Suudilerin bu tavır değişikliği, sadece silahlarımızın teknolojik üstünlükleri ve uygun fiyatlarıyla açıklanamaz. Bu aynı zamanda bugüne kadar Türkiye’yi rakip olarak gören Riyad’ın Ankara ile stratejik ortak olmak istediğini gösteriyor. Bir başka açıdan bakıldığında rahatlıkla ‘’Türkiye’nin Avrasya’dan uzaklaşma ve Batıyla bütünleşme süreci tam gaz devam ediyor.’’ yorumu yapılabilir.
İkinci gelişme Biden’ın imzaladığı son kararnamelerden birinin Türkiye’ye uygulanan yaptırımlardan hala uygulanan son bakiyelerinde kaldırılması oldu. Zaten doğru düzgün bir şey kalmamıştı ama bu imzanın sembolik bir anlamı ve mesajı var. Nitekim bu imzanın atıldığı günün ertesi günü Almanya Başbakanı Eurofighter satışı konusunda tüm kısıtlamaları kaldırdıklarını ve topun Türkiye’de olduğunu açıkladı. Almanların kısıtlamaları kaldırıldığını İngiltere ve Türkiye daha önce açıklamıştı ama Berlin bu beyanatlara sessiz kalmıştı. Böylece 40 adet Eurofighter alımımızın önünde hiçbir engel kalmadı
‘’Kaan varken F-16’ya, Eurofighter’a ne gerek var yorumları yapılıyor. Onlara da ihtiyaç var hatta mümkün olsa F-35’lerede. Zira bir hava kuvvetlerinin sadece bir uçak tipini kullanması zaaf olarak değerlendiriliyor. Kaldı ki Türkiye gibi uçak teknolojisi geliştiren ülkelerde, filoda farklı markalarda uçaklar olması yerli teknolojinin gelişmesini tetikliyor. Ayrıca ilk Kaanların THK’ya 2030-33 yılları arasında teslim edilmesi hedefleniyor ki Kaan tarzı yüksek teknoloji kullanılan kompleks ürünlerde genelde teslim süreleri gecikir. Şu anda savaş uçağı kategorisinde Yunanistan ve Mısır’dan bile geriyiz. Bu sorunu en kısa sürede çözmeliyiz.
Bu arada Suudiler 100 adet Kaan’ın satın alma anlaşmasını imzalamak istiyor. Talepleri Suudi Arabistan’da bir montaj hattı kurulması ve teknoloji transferi yapılması. Bu olursa Kaan’ı filosuna katan ikinci ülke Suudiler olacak. Bu gelişme ve geçen ay imzalanan anlaşmalar birlikte düşünülünce Suudilerin savunma stratejisinde köklü bir değişime gitmekte olduğu düşünülebilir.
Havacılıkta bir başka önemli gelişme de Baykar Grubunun, İtalya’nın havacılık sektöründe faaliyet gösteren 140 yıllık Piaggio Aerospace şirketini satın alması oldu. Aurospace, belli başlı uçak motoru üreticilerinden biri. Bizimde en büyük eksiğimiz uçak motoru üretemememiz. İlaveten Aurospace, F-35’in parça üreticilerinden biri. Böylece dolaylıda olsa F-35 projesine eklemlenmiş olduk.
Hava kuvvetlerimiz kadar göz önünde olmasa da deniz kuvvetlerimiz ve tersanelerimizde de çok başarılı işler oluyor. 2024 yılı Türkiye’nin AB’nin tamamından fazla savaş gemisi ürettiği ilk yıl oldu. Tersanelerimizde aynı anda 31 savaş gemisi inşa ediliyor. Deniz kuvvetlerinde Avrupa’da İngiltere’de sonra ikinci, dünyada ABD, Çin, İngiltere ve Rusya’dan sonra beşinci sıradayız. 2024’e kadar Pakistan, Bangladeş, Ukrayna, Malezya ve Nijerya için gemi üretilmişken bu yıl ilk kez bir AB ve NATO üyesiyle yani Portekiz’le gemi satım anlaşması yapıldı.
Deniz kuvvetlerinde güçlü olan donanmalarla mukayese edildiğinde tek eksiğimiz uçak gemimizin olmaması. Deniz aşırı operasyonlar yapan bir ülke olmadığımızdan uçak gemisi ülkemiz için kritik önemde değil. Kamu şirketlerimiz, en ileri teknolojiye sahip İnsansız Deniz Araçları üretiminde ABD, Çin ve İngiltere’den sonra dördüncü sırada. Diğer üreticiler olan Rusya, Fransa ve İsrail’in önündeyiz.
Savunma sanayinde çok başarılı olduğumuzdan üretim ve satış rakamlarımız hızla artacak. Bununla beraber sadece savunma sanayinde başarılı olmak Türkiye’yi büyük devlet yapmaz. Unutmayalım ki SSCB yıkıldığında ABD’den sonra en güçlü orduya, en modern ve gelişmiş silahlara sahipti. 1683 yılında Viyana bozgununu yaşadığımızda ordumuz Avrupa devletlerinin ordularının toplamından daha güçlüydü. Silahlarımızın teknolojisi daha ileriydi. Türkiye savunma sanayinde başlattığı atılımı diğer sektörlere de yansıtmalı. Başta yüksek teknoloji olmak üzere dijital teknoloji, ilaç, kimya, tıbbi cihazlar ve elektronik gibi sektörlerde de başarılı olmak zorundayız.