Dolar $
32.44
%-0.2 -0.06
Euro €
34.76
%-0.62 -0.21
Sterlin £
40.7
%-0.44 -0.18
Çeyrek Altın
3927.76
%-0.28 -10.82
SON DAKİKA

Türkiye nereye koşuyor?

Bugün bu konuyu enine boyuna inceleyeceğiz. Ancak insanların mutlu olmadığı çok kötü bir dönemden geçtiğimizi söyleyerek başlamak istiyorum.

Zira tanıdığım hiç kimse, dinlediğim hiçbir çalışan, öğrenci, anne, baba, emekli hayatından memnun değil…

Gayrisafi milli hasıla değil de gayrisafi mutluluk oranına göre belirlense her şey ne güzel olurdu mesela…

Şimdilerde gıda enflasyonunun tavan yaptığı kimsenin tarım ve hayvancılığı beğenmeyip tarlasını satıp, hayvanlarını kesime göndererek boykot ettiği, imrenilesi köy hayatı şehirlerde yaşam mücadelesi veren tüm insanların mutsuz olmasına neden olurken. Asgari ücretle büyükşehirlerde plastik bir fanusun içinde, yedikleri GDO’lu düşük kalitede gıdalarla kanser oluncaya kadar idare ettikleri hayatlarından kimse ama kimse memnun değil. 

İşin tuhaf yanı, her şeyi bırakıp gidebilecekleri bir köyleri bile yok bu zavallı şehir mahkumu asgari ücretle hayatta kalmaya çalışan güzel insanların.

Maddi olanaksızlıktan dolayı oluşan şiddetli geçimsizlik, boşanma oranlarını inanılmaz bir seviyeye taşırken, geride zavallı boynu bükük çocuklar kalıyor. 

Öğretmenler devlette çalışan ve aynı işi yaptığı halde özelde asgari ücretle çalışan ücretli öğretmenler olmak üzere ikiye ayrılıyor mesela...

Aynı işi yapıp neredeyse yarı maaş alarak daha fazla çalışan bir öğretmen mutlu olabilir mi?

Devlet, bu ücretli öğretmenlik meselesini istese bir günde bitirir ancak bu işten en çok kendisi kar ettiği için devam ediyor bu berbat sisteme.

Özel okullarda öğrencilere müşteri gibi bakılıyor zaten, amaç velileri memnun etmek, ana okulu, 400 bin TL olan okullar var mesela…

Yeni mezun mühendisler, asgari ücrete çalışmak ve tecrübesiz oldukları için kullanılmaktan şikayetçi. 

Doktorlar çok zorlu bir eğitimden sonra çok kötü koşullarda çok fazla hasta bakmak zorunda olduklarından… Hasta yakınları tarafından dövülerek hakaret edilmekten bıktıkları için ve kötü ücret politikaları yüzünden yurtdışına gitmek için başvuru yaptıklarından… Yeni mezunlar arasında TUS sınavına giren doktor sayısı çok düşük şu an.

Hemşireler aynı şekilde…

Asgari ücret mahkûmu fabrika işçileri aynı şekilde…

15 milyona yakın emekli aynı şekilde…

Peki o zaman kim mutlu bu ülkede, bu sistemin bozulmasını istemeyen, cenneti dünyada ve hatta Türkiye’de yakalamış % 5’lik o şanslı kesimde yer alanlar kimler?

İnanın umurumda bile değil ancak hepimizin şahit olduğu bir Dilan Polat vakası var şu an malumunuz.

Paravan olarak kurulan güzellik salonları zinciri, abartılı şekilde yapılan sosyal medya paylaşımları, ne oldukları belli olmayan tuhaf tipler…

Uçak kapatmalar…

Kahveye altın tozu atarak, kafasında dolar ve euro sarılı zavallı sosyal medya fenomenleri…

Oysa bu şekilde yaşayıp kendini deşifre etmeyen de çok fazla zengin var bu ülkede…

Adnan hoca gibi olanlar…

Politik bağlantıları olan cemaat mensupları…

Merak ediyorum Atatürk mezarından çıkıp Dolmabahçe Sarayı’na gelse ve kahvesini içerken şu milletim ne durumda acaba deyip televizyon karşısına otursa ya da Instagram’da, TikTok’ta, Twitter’da yapılan paylaşımlara göz gezdirse, Türk milleti hakkında ne düşünürdü?

Ya da akşam ana haber bültenini önce A-Haber’de izleyip ardından Fox TV ana habere baksa kime inanırdı?

Yargıtay mensuplarının, Anayasa Mahkemesi’ni takmadığı bir ülke düşünün… 

İstanbul’da yıkıcı bir deprem bekliyoruz ama halen dişe dokunur bir mesafe kat edemedik.

Haluk Bilginer, haklıydı galiba:

“Neden Norveç gibi değiliz demek yerine, iyi ki Somali gibi değiliz dediğimiz için gelişemiyoruz. 

İyiyi örnek alacağımıza kötüden ibret alıp vicdanımızı rahatlatıyoruz. 

İşte bizi bu arabesk zihniyet tüketti…”