İstanbul'da yarın deprem olma ihtimali %65-70 aralığında gezinirken AFAD, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Kızılay, ilgili yerel belediyeler ve büyük şehir belediye başkanlığının bu konu ile ilgili pek çok senaryo planı var. Ancak bunların tamamı deprem olduktan sonra enkazı kaldırmaya yönelik planlar maalesef.
İnsan hep değişmek ister… Kendini aşmak, belki de Nietzsche gibi üst insan olmak ister ancak hayatının büyük bir kısmı, gündelik ihtiyaçlarını karşılayabilmek için ömrünü kiraya vererek yaptığı tuhaf işlerle, solar.
25 yıl önce bu gün, hayatın olağan akışı içinde sıradan bunaltıcı bir yaz günüydü. Jeofizik Mühendisleri odasının düzenlediği, Kocaeli depreme hazır mı sempozyumu üzerinden bir hafta geçmiş ancak basında 3.sayfa basit bir soygun haberi kadar bile yer bulamamıştı.
Ütopya, Thomas More tarafından yazılan, Yunanca "olmayan yer" sözcüğünden türemiş olan kelime ile aynı ismi taşıyan kitaptır. Kurgusal bir ada devletindeki ideal toplumsal yaşam düzenini konu alır.
25 yıl önceydi, yine böyle sıcakların bunalttığı bir yaz ayında, hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı, futbolcuların aslında çokta önemli olmayan hayatları, televizyon dizileri ve saçma sapan yarışmalar gibi önemsiz programların her akşam izlendiği enteresan bir dönemden geçiyorduk…
15 Temmuz 2016 sonrasında devlette taşların yerine oturması hiç te kolay olmadı. Pek çok insan bedel ödemek zorunda kalırken, tamamen suçlu olan ve ajanlık faaliyeti yürüterek ülkemizi zor durumda bırakmak isteyenlerin en ağır şekilde cezalandırılmaları ise hepimizin birleştiği tek ortak paydaydı.
Einstein'e sormuşlar dünyada yaşam nasıldır? Üst sınıf yaşar, orta sınıf şikayet eder, alt sınıf ise şükreder demiş. Peki ya inanç durumu nasıldır?
Bugün felsefe, bilim ve dini Türkiye ekseninde incelemek istedim. Konfiçyus'un da söylediği gibi…; Hiçbir şey karanlık bir odada siyah bir kedi aramak kadar zor değildir. Hele o odada siyah bir kedi yoksa…