Diktatör Batista'yı devirdikten sonra Fidel Castro'ya sormuşlar: "Emir verin sarayların birini sizin için hazırlayalım…"
Bir Roma atasözü, siyaset de yaşanan çirkinlikleri özetlemek için şöyle der: "Siyaset, kuzuyu yemek için, tilki ile plan yapıp, kurtla birlikte öldürüp, sahibi ile yas tutmaktır..."
Bu hafta beni en çok etkileyen hadise, 8 bin TL için masum çocukları hiçbir hukuki cezadan çekinmeden, utanmadan, sıkılmadan acımasızca öldüren çetenin kendi aralarındaki konuşmaları oldu.
En çok da yağmur yağdığında seviyorum bu şehri. Herkesin yüzü ıslak, başı öne eğik, sanki herkes suçunu kabullenmiş gibi…
Bugün Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu ile başlamak istedim. Oktay hoca 26 yaşında Profesör olan ve Amerika da kendinden uzun süre söz ettiren haklı olarak Türk Einstein'ı lakabıyla anılan önemli bir bilim insanıydı. Ayrıca, Türkçe konusundaki hassas çalışmalarının dışında gerçekleri söylerken kimseden çekinmezdi.
Son zamanlarda karşılaştığım, oturup kahve içtiğim, gözlemlediğim, radyodan dinlediğim, yanlı haber yapmadığına inandığım, hiç kimse ülkemizde meydana gelen iyi bir olaydan bahsetmiyordu. Bu nedenle artık deprem, filozoflar, felsefe, yazarlar, edebiyat dünyasından hiçbir konu hakkında, hiçbir yazı yazmamaya karar verdim.
Pazar günü yağmur yağarken, balkonda Umberto Eco'nun Foucault Sarkacı kitabını okuyordum. Bir an için duraksadım. Bir süre sonra onunla sohbet eder gibi okumaya devam ettim.
Dün akşam ana haber bültenini izlediğimde o kadar içim karardı ki bir an için hiçbir şeyin asla değişmeyeceği saçma sapan bir hamster döngüsü içerisinde boşuna canımı sıkıp durduğumu düşündüm…