Dolar $
32.59
%0.12 0.04
Euro €
34.94
%0.24 0.08
Sterlin £
40.69
%-0 -0
Çeyrek Altın
3964.97
%0.18 7.01
SON DAKİKA

AFAD gönüllüsü olabilmek

Bu hafta inanılmaz yorucu ancak bir o kadarda eğitici bir dört gün yaşadık. AFAD'ın Kastamonu'da düzenlediği üniversiteler arası arama kurtarma yarışmasına katıldık.

AFAD kulübümüzü üç ay önce kurmuş olmamız ve yarışmaya hazırlanırken 2 kez ekipte değişiklik yapmamıza rağmen öğrencilerimin tüm parkurları başarıyla tamamlayarak bilgi yarışmasında da iyi bir performans gösterdiğini söyleyebilirim.

Yarışma, enkazdan yaralı çıkarma, GPS ile 3 km.’lik bir ormanda 5 farklı hedefi bulma, dağcı ekipmanı ile 8 m. tırmanma ve bilgi yarışmasından oluşuyordu. 32 üniversite inanılmaz bir mücadele verdi.  Esenyurt Üniversitesi olarak öğrencilerim de ellerinden geleni yaptılar.

Ancak maalesef dereceye giremedik, buradan 1. olan Gümüşhane Üniversitesini, 2. olan Marmara Üniversitesini ve 3. olan Yeditepe Üniversitesini ve arama kurtarma ekiplerini tebrik ediyorum.

Böyle zamanlarda aklıma hep Nelson Mandela gelir.

Mandela, 95 yıl yaşamış ve Güney Afrika Cumhuriyetinin emektar siyahi insanları için ciddi bir özgürlük mücadelesi vererek ilk siyahi Cumhurbaşkanı olma başarasını göstermişti. Dünya çapında bir liderdi. 1993 yılında Nobel barış ödülüne layık görülen Mandela’nın en sevdiğim sözünü dönüş yolunda ekibime söylerken ne kadar haklı olduğunu hepimiz kabul etmiştik.

‘Ben hiçbir zaman kaybetmem!

Ya kazanırım,

Ya da ders alır, öğrenirim…’

Bugün, yarışmaya katılan ve dereceye giremeyen diğer 29 üniversite yarışmayı kaybetmiş gibi gözüküyordu oysa AFAD sayesinde tüm ekipler bir afet esnasında nasıl müdahale etmeleri gerektiğini gerçeğe en yakın şekilde tecrübe etmişlerdi. Kazanan ise kurtarılacak tüm vatandaşlarımızın,  hayatta kalma ihtimalleriydi.

Mandela’nın söylediği gibi bu gün aslında, kaybetmeyip öğrenmiştik.

Dönüş yolu boyunca ise tek düşündüğüm bu çok önemli bilgi ve tecrübeleri daha fazla insana nasıl ulaştırabileceğimizdi.

Ödül töreninde konuşan AFAD başkanımızın da vurguladığı gibi AFAD gönüllüsü olmak çok önemliydi ancak gönüllülüğün önemi bence daha iyi anlatılmalıydı.

Toplumu tüm afetlere duyarlı hale getirip müdahale gücünü en yüksek seviyeye taşımak gerekiyordu. 

Zira beklediğimiz İstanbul depremi, ulusal güvenliğimizi tehdit edebilecek yıkım gücünde hayati bir önem taşıyordu. Cumhuriyet tarihinden bu yana depremler neticesinde hayatını kaybeden insan sayımız yaklaşık 80 bin kişi olmasına rağmen sadece beklediğimiz depremde JICA’nın açıkladığı minimum ölüm sayısı 100 bin kişi idi.  

Mali tablo ise zaten kaynakları iyice azalmış olan ülkemiz için telafi edilemeyecek bir seviyede idi. 150-200 milyar dolarlık bir yıkımdan bahsediyorum.

Şimdi en kötü senaryoyu düşünelim 7,6 magnitütünde bir deprem olmuş ve korkulanla yüzleşilmiş olsun, böyle bir durumda enkaza müdahale edip insanları kurtarabilecek ülke çapında en yetkin , arama kurtarma konusunda en bilgili kurum şüphesiz AFAD ’dan başkası olamazdı.

Bu hafta bir kez daha kanaat getirdim ki AFAD bu işin üstesinden gelebilecek bilgi ve tecrübeye fazlasıyla sahipti ancak çok daha fazla AFAD gönüllüsüne ihtiyacı vardı.

Bu durum bence, Kızılay’a kan bağışlamak kadar hayati önem taşıyordu…

Sonra yüksek sesle düşündüm, ciddi anlamda ekonomik sıkıntılar yaşayan, işsizlikle boğuşan yetişkinler yada okula gitmek zorunda olan ve parasızlık içinde kıvranan öğrenciler, AFAD gönüllüsü olmak için neden zaman ve para harcayacaklardı?

Maalesef kapitalizmin pençesine düşen insanlarımız bu tarz sosyal sorumluluk projelerine yeterince ilgi göstermiyorlardı. Bunun en büyük sebebi ise Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde birinci ve ikinci basamak olan fizyolojik ihtiyaçlar ve güvenlik ihtiyacını bile karşılamakta zorluk yaşayan insanların bu tarz gönüllülükle yürüyen mekanizmalara  conta, dişli, cıvata  olmayı zaman ve para kaybı olarak görmelerindendi. 

Bence devlet, AFAD gönüllüsü olan ve arama kurtarma müdahale ekibi seviyesine ulaşan tüm öğrencilere burs vermeli ayrıca ücretsiz ulaşım kartı olanağı sağlamalıdır, örneğin İstanbul kart gibi. Asgari ücretle çalışanlara ise ücretsiz ulaşım kartı, indirimli elektrik ve su kullanımı vermelidir. Toplumda öğrenciler ve asgari ücretle çalışan insanlara yapılan bu müdahale onlarında işine yaracak ve o zaman AFAD’ın vereceği eğitimlere katılacak insanların sayısı önemli bir seviyeye ulaşacaktır.

Bu sistem sayesinde insanlar, kendilerini kullanılmış hissetmezler ve aynı zamanda müdahale ekibi kapasitemiz en yüksek seviyeye ulaşır.