SON DAKİKA

Toprak sallandı: Şimdi ne yapmalı?

Esra Tanrıverdi 28 Nis 2025

Geçtiğimiz günlerde İstanbul'da yaşadığımız deprem, yalnızca binaları değil, iç dünyamızı da sarstı.

Anlık bir sarsıntı, geçmişin hatıralarını ve geleceğe dair kaygıları bir anda su yüzüne çıkarabiliyor.

Bu çok doğal.

Çünkü insan, belirsizlik karşısında huzur arar.

Ve yerin altı bile hareket ettiğinde, yalnızca zemin değil, güven duygumuz da sarsılır.

Ama unutmayalım:

Korku da kaygı da insani duygulardır.

Önemli olan, korkunun içinde kaybolmamak; korkuyla birlikte yürümeyi öğrenebilmektir.

Depremi yaşamak zorunda olduğumuz bir gerçek.

Ancak onun bize bıraktığı korkuyla yaşamak bir zorunluluk değildir.

Hayat, her zaman olduğu gibi belirsizlikle dolu.

O yüzden kendimize şu soruyu sormalıyız:

“Şu anda, tam şu anda güvende miyim?”

Eğer cevabınız “Evet” ise, zihninizin ürettiği karamsar senaryolara kapılmadan ana dönmeyi seçebilirsiniz.

Unutmayın:

Her kötü düşünce gerçek olmaz.

Her endişe geleceği bildirmez.

Toprak sallandı, evet.

Ama bizim ayakta kalabilme gücümüz, geçmişten çok daha sağlam.

Stoacı filozof Epiktetos’un dediği gibi:

“İnsanları sarsan şey, olayların kendisi değil; olaylara verdikleri anlamdır.”

Minik kalplere depremi nasıl anlatırız?

Deprem, yetişkinler için bile ürkütücüyken, çocukların dünyasında çok daha büyük yankılar uyandırır.

Çocuklar için dünya, güvenli bir oyun alanıdır.

Bir anda yerin sarsılması, onların bu temel güven duygusunu sorgulamalarına neden olur.

İşte tam da bu yüzden, çocuklara depremi anlatırken kelimelerimiz kadar duygularımız da önemlidir.

Peki çocuklara nasıl yaklaşacağız?

• Korkularını ciddiye alın.

“Korkacak bir şey yok.” demek yerine,

“Korkmuş hissetmen çok doğal. Hep beraber daha güvende olmayı öğreniyoruz.” diyerek duygularını onaylayın.

• Sade ve doğru bilgi verin.

“Deprem, yerin altındaki büyük taşların birbirine sürtünmesiyle oluşur. Bazen hissederiz, bazen hiç hissetmeyiz.” gibi basit açıklamalar yapın.

• Beraber çözüm üretin.

“Deprem olduğunda birlikte ne yapabiliriz?” diye konuşun.

Çocuklara plan yapmak, onların kontrol duygusunu artırır.

• Tatbikatı oyunlaştırın.

“Çömel, kapan, tutun” hareketlerini bir oyun gibi çalışmak, hem güven duygusunu güçlendirir hem de kaygıyı azaltır.

• Sevgiyle destekleyin.

Sarılmak, elini tutmak, güven veren gözlerle bakmak…

Bazen bir kelimeden çok daha iyileştiricidir.

Unutmayın:

Çocuklar yalnızca sözcüklerimizi değil, kalbimizden çıkan duyguları da hissederler.

Sizin sakinliğiniz, onların sakinliğine dönüşecektir.

Eğitimci Maria Montessori’nin de dediği gibi:

“Bir çocuğa verilebilecek en büyük armağan, ona korkularıyla başa çıkmayı öğretebilmektir.”

Bir temenniyle…

Toprağın sadece bereket taşıdığı, yerin yalnızca hayatı büyüttüğü günler diliyorum.

Sarsıntısız sabahlar, kaygısız geceler, korkusuz adımlar ve güvenli yarınlar…

Dilerim ki Türkiye’mizde, deprem korkusunun değil, dayanışmanın izleri büyür.

Korkudan değil, sevgiden sarsılır kalplerimiz.

Ve bir gün, yerin altındaki sessizlik, gönüllerimize huzur gibi yayılır.

Şimdi ellerimizi daha sıkı tutalım, gözlerimizle daha derin sarılalım.

Çünkü en sağlam zemin, birbirimize olan inancımızdır.