Küçük balık, büyük kasa
"Baby Shark doo doo doo doo doo doo…" cümlesi birçoğumuzun zihnine kazınmış durumda. Bu basit sözler ve sade bir melodiyle şekillenen şarkı, aslında günümüz çocuk müzik endüstrisinin ekonomik gücünü ve potansiyelini gözler önüne seriyor.
Milyarlarca kez dinlenen bu içerikler, yalnızca YouTube gelirleriyle değil; oyuncak, kıyafet, çizgi film, lisans anlaşmaları ve konser etkinlikleriyle de çok ciddi ekonomik kazanımlar sağlıyor. Çocuklara yönelik müzik içerikleri, dijitalleşmenin ve ebeveyn alışkanlıklarının değişmesiyle birlikte artık yalnızca eğlence değil, aynı zamanda büyük bir yatırım alanı haline gelmiş durumda.
“Baby Shark” Güney Koreli bir içerik üreticisi olan Pinkfong tarafından 2016 yılında piyasaya sürüldü. Ancak şarkı küresel etki alanına 2018'de ulaştı. YouTube’da 14 milyarın üzerinde izlenme sayısına ulaşan bu içerik, platform tarihinin en çok izlenen videosu olmayı başardı. Reklam gelirleri, platform içi abonelik sistemleri ve marka iş birlikleriyle, bu videodan elde edilen gelirlerin yüz milyonlarca doları aştığı tahmin ediliyor. Ancak asıl dikkat çekici olan, “Baby Shark”ın sadece bir video olarak kalmaması. Bu içerik, kısa sürede bir müzik grubuna, bir TV şovuna, sahne şovlarına, ürün koleksiyonlarına ve hatta bir NFT serisine dönüştü. Bu yönüyle bakıldığında çocuklara yönelik müzik içeriklerinin çok katmanlı bir ticari ekosistem yarattığını görmek mümkün.
Çocuk müzik endüstrisinin bu kadar büyümesinde birkaç temel faktör etkili. İlk olarak, dijital platformların erişilebilirliği bu içeriğin hızlı yayılmasını sağladı. Artık her evde internet erişimi ve mobil cihazlar mevcut. Ebeveynler, çocuklarını oyalamak, eğlendirmek ve hatta bazen eğitmek için YouTube Kids, Spotify Kids gibi dijital platformlara yöneliyor. Bu platformlarda yer alan çocuk müziği içerikleri, algoritmalar sayesinde sıkça öneriliyor ve tekrar tekrar oynatılıyor. Tekrarlanabilirlik faktörü, çocukların aynı içeriği defalarca izlemesinden kaynaklı olarak izlenme sayılarını ve dolayısıyla reklam gelirlerini katlıyor.
İkinci önemli unsur, markalaşma stratejileri. Çocuklara hitap eden bir şarkının, karakterlere ve görsel dünyaya büründürülmesi sayesinde ürünleştirilmesi kolaylaşıyor. Baby Shark karakterleri bugün tişörtlerden tabaklara, doğum günü süslerinden okul çantalarına kadar birçok ürünün üzerinde yer alıyor. Lisans anlaşmaları yoluyla bu ürünlerden elde edilen gelirler, dijital müzik gelirlerini katlayabiliyor. Aynı zamanda bu karakterlerin yer aldığı canlı sahne gösterileri ve turlar da yüksek bilet satışlarıyla yeni bir gelir kapısı oluşturuyor. Bu da, çocuklara yönelik müzik içeriklerinin sadece dijital platformlarda kalmadığını; fiziksel dünyaya da taşarak gelir çeşitliliği yarattığını ortaya koyuyor.
Bir başka ekonomik boyut ise içerik üreticiliği ve istihdam yönünden geliyor. Artık birçok yapım şirketi sadece çocuklara yönelik müzik ve video içeriği üretmeye odaklanmış durumda. Animatörler, çocuk psikologları, müzisyenler ve ses mühendisleri bu alanda çalışıyor. Küçük yaş grubuna hitap eden içeriklerin üretiminde pedagojik sorumluluk da söz konusu olduğundan, kalite ve etik denetim süreçleri de bu sektörün profesyonelleşmesini sağlıyor. Bu yönüyle çocuk müzik endüstrisi, doğrudan ve dolaylı birçok kişiye istihdam alanı yaratıyor.
Geleceğe dönük olarak bakıldığında ise çocuk müzik endüstrisinin büyümeye devam etmesi bekleniyor. Metaverse, artırılmış gerçeklik ve interaktif medya deneyimleriyle, çocuklara hitap eden müzik içeriklerinin farklı boyutlara taşınması söz konusu. Örneğin, dijital konserlerde Baby Shark gibi karakterlerin sahne alması, sanal oyuncaklar ve etkileşimli müzik oyunlarının yaygınlaşması gibi yenilikler, bu alandaki ekonomik döngüyü daha da hızlandırabilir. Dolayısıyla Baby Shark gibi örnekler sadece birer fenomen değil; aynı zamanda küresel ölçekte işleyen yeni nesil bir müzik endüstrisinin merkezinde yer alan güçlü ekonomik yapı taşlarıdır.