SON DAKİKA

Haydar Aliyev (Azerbaycan'ın Demirel'i)

Haydar Aliyev başkan olduğunda Azerbaycan'ın dörtte biri işgal altındaydı. Bir milyondan fazla göçmen başta Bakü olmak üzere şehirlere yığılmıştı. Hazine boştu. Ülkenin tek petrol nakil hattı Karabağ savaşında Ermenileri destekleyen Rusya üzerinden Karadeniz'e ulaşıyordu.

SSCB döneminde adeta sömürüldüğünden karadaki sahalarının çoğunda petrol bitmiş ya da bitmek üzereydi. Rusya ve İran, Hazar’ın hukuki statüsü netleşmeden Hazardaki sahalardan petrol çıkarılmasına karşıydı. 

Aliyev önce Rusya ile ilişkileri düzeltti. Mevcut nakil hatları aktif hale getirilerek nakit akışı sağlandı. Rus enerji şirketlerine Hazar’daki sahalardan hisse verilerek Moskova’da Azerbaycan’ı destekleyen bir lobi oluşturuldu. Düzenlenen üç askeri operasyonda başarısızlıkla sonuçlanınca orduyu dönüştürmeden sonuç alınamayacağını gören Aliyev ateşkes anlaşmasını imzalayarak ülkeyi savaş ortamından çıkardı. Zira savaş halindeki bir ülkeye yabancı sermaye gelmez. Fakat Batının ve Rusya’nın baskılarına rağmen asla kalıcı barış anlaşmasını imzalamaya yanaşmadı.

Aliyev, Rusya ile ilişkileri düzeltirken eş zamanlı olarak uluslararası enerji şirketlerini Azerbaycan’a yatırım yapmaya ikna etmeye çalışıyordu. Rusya, hukuki statü konusunda anlaşma sağlanmadan Hazar’dan enerji elde edilmesini savaş sebebi sayacağını açıkladığından yatırımcı şirketler istekli değildiler. Kremlin, Hazar’a uluslararası şirketlerin girmesini ABD’nin Rusya’yı kuşatması olarak görüyordu. 

Aliyev bu tıkanmayı aşmak için üzerinde anlaşılmamışta olsa Bakü’nün savunduğu teze göre Azerbaycan’ın olan Hazar karasularını, Anayasa’ya vatanın ayrılmaz bir parçası olarak dahil etti.  Batılı şirketleri hem Anayasa değişikliğini hem Rus şirketlerinin de enerji sahalarına ortak olduğunu göstererek hem de karın transfer edilmesinin kolaylaştırıldığı teşvik paketleriyle yatırım yapmaya ikna etti. Çeçenistan savaşının uzun sürmesi de Bakü’nün elini güçlendirdi. 

Yabancı yatırımlar başladığında daha önce bunu savaş sebebi sayacağını açıklayan Kremlin, BM’ye şikayet etmekten başka bir eylemde bulunmayınca Kazakistan ve Türkmenistan’da uluslararası şirketlerle anlaşmalar imzaladılar. Böylece Aliyev, Azerbaycan’ın yanında diğer Türk cumhuriyetlerinin de zenginleşmesini sağlayacak süreci başlattı. 

Petrolün sadece Rusya üzerinden piyasalara ulaşması çok riskliydi. Kremlin Rusya’dan geçen hatların kapasitelerinin yükseltilmesini istiyordu ki bu Azerbaycan’ın Rusya’ya bağımlılığının artarak devam etmesi demekti. Rusya’nın teklifinin reddedilmesi sıkıntılara yol açabilirdi. Azerbaycan, bir yandan Türkiye ile Bakü-Ceyhan’ı geliştirirken diğer yandan çok daha düşük kapasiteli ve kısa mesafeli olan Bakü-Supsa hattını devreye soktu. Böylece Rusya’ya bağımlı olmaktan kurtularak daha bağımsız siyaset takip etmeye başladı.

Aliyev  döneminde Türkiye ile ilişkiler etap etap, ihtiyatlı ve bölgesel gerçeklere uygun olarak geliştirildi. Aliyev’le Demirel arasında ki sıkı dostluk  bu ilişkiyi pekiştirdi. Demirel’in Aliyev’i devirmeyi hedefleyen  darbe girişimini öğrenerek Aliyev’e bildirmesi iki lider ve iki ülke ilişkileri açısından dönüm noktası oldu. Aliyev, darbe başlamadan  müdahale ederek Cevadov ve ekibini tasfiye etti. Böylece Azerbaycan’da darbeler dönemi kapandı. Eğer darbe başarılı olsaydı, ülke Elçibey’in Hüseyinov tarafından devrilmesinin ardından bir başarılı darbeye daha muhatap olacak ve muhtemelen darbecilik bir çok ülkede olduğu gibi gelenek haline gelecekti.

Bakü-Supsa’yı, Bakü-Ceyhan, Şahdeniz, TANAP ve TAP takip etti. 2024 itibariyle Azerbaycan petrol ve gazının %5’inden azı piyasalara Rusya üzerinden gidiyor. Azerbaycan, SWAP anlaşmaları yaparak ve Hazar’daki sahalardan hisse vererek İran’la olan ilişkilerini de iyileştirdi. SWAP anlaşmaları aynı zamanda Kuzey ile Güney Azerbaycan’ı yakınlaştırdı. Zira Güney’in gaz ve petrol ihtiyacını Azerbaycan karşılıyor mukabilinde aynı hacimde gazı ve petrolü Basra Körfezinde alıyor.

Azerbaycan gelirlerinin önemli bir kısmını ordunun modernizasyonuna ve göçmenlerin ekonomik durumlarının iyileştirilmesine ayırdı. SSCB yıkılınca Kızıl Ordu Rusya’da kalmıştı. Kızıl Ordudan ayrılanlardan ve gönüllülerden oluşan Azerbaycan ordusu derme çatmaydı. Silahlar elli yıllıktı. Ordu Türk subaylarına teslim edildi. Yirmi yıllık zorlu bir süreçten sonra kurulan dünyanın en güçlü 15. Ordusu, Kızıl Ordunun izlerinin tamamen silindiği bir Türk ordusu vasfında. Ordu modernize edilirken silah alımları Ermenistan’la girişilecek mücadelede desteklerini sağlamak amacıyla çok sayıda ülkeden yapıldı. 

Azerbaycan hem Rusya’nın liderliğinde kurulan BDT’ye hem de ABD’nin Rusya’ya karşı oluşturduğu GUAM’ a üye oldu. Böylece iki büyük güce de teslim olmadı ama onları dışlamadı da. Ne Rusya’ya ne de ABD’ye çok cazip tekliflere rağmen askeri üs vermedi. Topraklarına bu devletlerin askerlerini kabul etmedi. 

Aliyev enerji sahalarına ve nakil hatlarına Rusya’nın yanında ABD, Avrupa, Japonya ve Çin kökenli şirketleri de ortak ettiğinden bu ülkeler İkinci Karabağ Savaşında Ermenistan’ı desteklemediler. Ya tarafsız kaldılar ya da Azerbaycan’ı desteklediler. Azerbaycan İsrail’den silah aldı. Petrol sattı. Böylece ABD’deki Yahudi lobisinin de tam desteğini sağladı. Paşinyan’ın ifadesiyle Amerikan Senatosunun %80-90’ı Bakü’nün kontrolünde. 

Azerbaycan’ın Demirel’i diyebileceğimiz Aliyev’i 102. doğum yıldönümünde rahmetle anıyorum.