1984’ten bu yana terörle mücadele kapsamında yapılan harcamaların doğrudan ve dolaylı maliyeti, yaklaşık 1 trilyon dolara ulaştı. Bu rakam, savunma harcamalarından sosyal desteklere, göçlerden şehirleşme baskısına kadar birçok kalemi kapsıyor. Başka bir ifadeyle, Türkiye'nin yıllarca kalkınmaya ayırabileceği büyük bir kaynak teröre harcandı.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi, zengin kaynaklara ve genç nüfusa sahip olmasına rağmen, terör nedeniyle uzun süre ekonomik yatırım alamadı. Yatırımcı, güvenli olmayan bölgeye gitmedi. Oysa şimdi, bu engellerin ortadan kalkmasıyla birlikte hem yerli hem yabancı yatırımcılar için yeni bir dönem başlayabilir.

Terörün bittiği bir Türkiye’de kalkınma daha hızlı olur. Üretim artar, işsizlik azalır, iç göç durur. Bölgesel farklar zamanla kapanır. Devlet kaynakları, artık eğitime, tarıma ve sanayiye aktarılabilir.

Bu süreçte toplumsal birlik de önemli. Türkiye, farklı etnik kökenlerden insanların bir arada yaşadığı bir ülkedir. Geçmişte yapılan hataların tekrar edilmemesi, herkese eşit fırsat tanınması gerekiyor. Güçlü bir iç barış, güçlü bir ekonomiyle birlikte yürür.

Bu gelişme, Türkiye'nin uzun vadeli ekonomik büyümesi için tarihi bir fırsat. İç barış güçlendikçe, dış yatırımcılar için Türkiye daha cazip hale gelir. Risk primi düşer, sermaye girişi artar. Özellikle enerji, tarım, lojistik ve turizm gibi stratejik sektörler başta olmak üzere yatırım potansiyeli hızla genişleyebilir.

Ayrıca devletin yıllardır terörle mücadeleye ayırdığı kaynaklar artık sosyal ve ekonomik projelere kaydırılabilir. Bu da refahı doğrudan artırır. Özellikle genç işsizliğinin yüksek olduğu bölgelerde, üretime dayalı istihdam yaratmak mümkün hale gelir.

Unutmayalım: Terör olduğu sürece hiçbir iş insanı güvenle yatırım yapmaz. Türkiye’nin ekonomisi, barışla birlikte çok daha hızlı büyüyebilir. Türkiye’nin önü açık. Yeter ki barışı koruyalım, içerideki huzuru dışarıya ekonomik fırsata çevirelim.