SON DAKİKA

Dinlediğiniz şarkılar geçmişten, gelirler gelecekten

Murat Ingin 06 Tem 2025

Bir zamanlar kasetçaların içinde dönen 80'ler sentetik basları ve 90'ların lo-fi ritimleri, bugün TikTok videolarında, reklam müziklerinde ve popüler albümlerde yeniden doğuyor.

Müzikte nostalji tüketimi, yalnızca kültürel bir eğilim değil, aynı zamanda büyüyen ve hızla ticarileşen bir ekonomik sektör haline geldi. Peki retro sound’un bu yükselişi neden bu kadar güçlü ve arkasında nasıl bir ekonomi yatıyor?

Pandemi sonrası dünyada kolektif hafıza, güvenli ve tanıdık sesleri arıyor. Yeni kuşaklar, hiç deneyimlemedikleri dönemlerin müziğine neredeyse takıntılı bir ilgi gösteriyor. 1980’lerin synthwave melodileri, 1990’ların R&B vokalleri ya da analog kayıtların sıcaklığı, günümüz prodüksiyonlarında yeniden can buluyor. Ancak bu sadece duygusal bir bağ kurma meselesi değil — burada ciddi bir ekonomik hareketlilik söz konusu. Retro müziğin yeniden üretimi, müzik prodüktörlerinden ses mühendislerine, plak şirketlerinden dijital dağıtım platformlarına kadar geniş bir tedarik zincirini etkiliyor. Örneğin, 80’ler tarzı synth-pop üreten bağımsız sanatçılar, Spotify algoritmalarında nostalji temalı listelere kolayca girerek milyonlarca dinlenmeye ulaşabiliyor. Bu da reklam gelirlerinden sponsorluklara, canlı konserlerden lisanslı ürün satışlarına kadar çok sayıda gelir kanalının açılmasını sağlıyor.

Öte yandan, markaların pazarlama stratejileri de bu eğilimi hızla benimsedi. Global giyim markaları retro koleksiyonlarını piyasaya sürerken, bu koleksiyonların reklam müziklerinde eski dönemlerin sound’una özenle yer veriliyor. Netflix dizilerinde ya da Instagram reklamlarında duyduğumuz retro beat’ler, kullanıcıların zihninde “güven”, “geçmişe özlem” ve “zamansız kalite” gibi çağrışımlar yaratmak için bilinçli olarak tercih ediliyor. Bu da tüketici davranışını doğrudan etkileyerek ürün satışlarını artırıyor. Özetle retro, bugün artık bir satış stratejisi.

Retro sound’un bir diğer ekonomik çıktısı ise fiziksel formatlara olan dönüşte görülüyor. Kaset ve plak satışları, dijitalleşmenin zirve yaptığı bir dönemde şaşırtıcı şekilde yükselişte. Özellikle sınırlı basım nostaljik albümler, koleksiyonerler ve genç müzikseverler arasında prestij unsuru olarak değerlendiriliyor. Bu da ikinci el plak piyasasından butik kaset şirketlerine kadar yeni bir mikro ekonomi oluşturuyor. Japonya, ABD ve Avrupa’da birçok bağımsız müzik dükkânı yeniden plak basımına yatırım yaparken, Türkiye’de de Beyoğlu ve Kadıköy gibi bölgelerde bu kültür yeniden filizleniyor.

Retro müziğin yeniden üretimi, telif hakları bakımından da ciddi bir ekonomik değer taşıyor. Eski parçaların yeniden düzenlenmesi (remake), sample alınarak yeni şarkılarda kullanılması ya da direkt olarak lisanslanarak reklamlarda yer alması gibi pratikler, müzik yayıncılarına ve bestecilere yeni telif gelirleri sağlıyor. Geçmişte üretilmiş bir eser, bugün yeniden gelir kaynağına dönüşüyor. Özellikle YouTube’da eski Türkçe pop şarkılarına yapılan remix’lerin milyonlarca izlenmeye ulaşması, bu ticarileşmenin dijital karşılığını açıkça gösteriyor.

Teknolojik gelişmeler de bu süreci destekliyor. AI destekli prodüksiyon araçları sayesinde retro efektler artık daha hızlı, daha ucuz ve daha gerçekçi şekilde yaratılabiliyor. Sanatçılar, analog ekipmanlar kullanmak zorunda kalmadan o “nostaljik hissi” elde edebiliyor. Bu da retro tarzda içerik üretimini hem erişilebilir hem de sürdürülebilir kılıyor.

Retro sound yalnızca bir müzik tercihi değil; duygusal hafızayı ekonomik bir değere dönüştüren güçlü bir mecra. Duygularla pazarlamanın kesişiminde yer alan bu nostalji dalgası, müzik endüstrisinde sadece geçmişe değil, geleceğe de yatırım yapanların kazandığı bir ekonomik trend haline geldi. Geçmişin sesleriyle bugünün piyasasını şekillendiren bu hareket, yakın gelecekte de büyüyerek devam edecek gibi görünüyor.

garanti sol
garanti sağ