Dolar $
32.19
%-0.26 -0.08
Euro €
34.99
%-0.42 -0.14
Sterlin £
41.18
%-0.05 -0.02
Çeyrek Altın
4094.65
%1.76 69.77
SON DAKİKA

Yaşamsal enerji ve insan

Evrende yaşayan her canlının yaşamsal enerji kaynakları vardır. Bu kaynaklara erişimleri engellenirse önce o canlının yaşamsal enerjisi azalır, bu durum devam ederse ölüm kaçınılmazdır.

Örneğin, önemli bir alana can suyu veren bir nehir düşünelim biz o nehrin akış hızından kaynaklanan enerjiyi almayı planlıyoruz ve bunun için bir baraj inşa ettik diyelim, kabaca anlatacak olursam, barajın üst kısmında suyu biriktirip yukarıdan serbest bırakarak devasa türbinleri hareket ettirerek sudaki kinetik enerjiyi alıp depolayarak dağıtıma veriyoruz. İnsanların gündelik ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için hep daha fazla enerjiye ihtiyaçları vardır.

Fakat biriktirdiğimiz o suyun devam etmesini bekleyen nehrin aşağı kısmında o suya ihtiyaç duyan binlerce balık, kurbağa, kaplumbağa, yengeç ve bitki popülasyonu da var.

Ancak, bizim de enerjiye olan ihtiyacımız kaçınılmaz!

Tuhaf bir açmaz bu…

Doktorlar çoğu kez hastaya ilaç verirken yarar zarar ilişkisini yorumlamak zorunda kalır, zira alınacak her ilacın beş yararı varsa en az iki de zararı vardır. Hatta, alınan diğer ilaçlarla negatif olarak etkileşime geçebilirler. Örneğin kanser ilaçları böyledir, kemoterapide vücuda çoğu kez hücrelerin isyan edeceği dozda ilaç verilir. Hasta kusar, rengi solar, saçları dökülür, vücutta bir ölüm kalım mücadelesi devam eder.

Sonuç büyük oranda ölümle bitecek olsa bile tıbbi protokoller yine de insanların o acılı süreci yaşamasını izlemek ister çünkü her hasta gözlenecek birer denektir aslında.

Bu konuda biraz hassas olduğumu beni yakinen tanıyanlar iyi bilir. 

Yani hasta ölecek bunu herkes biliyor ancak doktor yine de o kemoterapiyi uygulamak ister belki de elinde başka bir silah olmadığı için bilemiyorum.

Ve siz o güzel insanların gözlerinden, tenlerinden, gülüşlerinden yaşamsal enerjilerinin tamamen çekildiğini, günbegün içiniz yanarak izlersiniz.

Yazdıklarımdan tıp camiasına, farmakoloji, onkoloji gibi önemli anabilim dallarına küskün ve kırgın olduğum sonucu çıkmasın zira hiçbir doktor hastasının acı çekmesini ve ölmesini istemez, hiçbir eczacı verdiği ilacın işe yaramadığını görmek istemez, biliyorum.

Ancak elimde değil, bu konuda canım kızım ILGIN’dan sonra inanılmaz hassas olduğumu zaten biliyorsunuz.

Peki o zaman bu duruma sizi getirecek süreçlerden geçmeden, hala adınıza konan ölümcül bir teşhis yokken , yaşamsal enerjinizi nasıl en üst seviyede tutabilirsiniz?

Bence asıl cevaplanması gereken soru budur…

Bir kedi düşünün ne kadar kaliteli yemekte verseniz sizden yine de sevgi ve ilgi bekler. Balkondaki çiçeklerle eğer sularken konuşursanız daha canlı açtıklarına şahit olursunuz.

İnsanda böyledir, sadece sağlıklı beslenmek, spor yapmak yetmez, güvende olmak, sevmek, saygı duyulmak ister ve hatta yeterince eğitimliyse ve farkındalık seviyesinde mesafe kaydettiyse, kendini gerçekleştirmek ister. 

Bilinçli her insan, zamanla kendisinin doktoru olur aslında.

Size neyin iyi geldiğini en iyi siz bilirsiniz mesela.

Araştırmalar gösteriyor ki insan, kendi iç dünyası ile dış dünya arasında ki dengeyi iyi kurabiliyorsa daha mutlu olma ihtimali yüksektir çükü hayat, dengede kalma oyunudur. Sizde en çok olmayan şey dengenizi bozan ve hastalanmanızı sağlayan şeydir aslında.

Aristoteles insanın en yüksek amacının mutlu olmak olduğunu söyler. 

Bize düşen ise bizi neyin mutlu ettiğinin farkındalığıyla yaptığımız bilinçli tercihlerde gizlidir.

Yaşamsal enerji kaynaklarımız aslında bu alanda yer alır. Bu nedenle, yaşamsal enerji kaynaklarınızın yerine başka hiçbir şey koyamayız ve bu kaynaklar herkes için farklıdır.

Şimdi beyaz bir kağıt alın ve sizi bu acımasız ve asla adil olmadığını iyi bildiğiniz hayatta nelerin en çok mutlu ettiğini yazın. 

Bu en önemli enerji kaynaklarını ne ile beslediğinizi düşünün ve kimsenin bunları elinizden almasına izin vermeyin.

2023 yılında ki yeni mottonuz bu olsun…