Üst akılın yapay zeka tehdidi ve insanoğlunun hayatta kalma denklemi
Einstein'e sormuşlar dünyada yaşam nasıldır? Üst sınıf yaşar, orta sınıf şikayet eder, alt sınıf ise şükreder demiş. Peki ya inanç durumu nasıldır?
Üst sınıf paraya, orta sınıf lidere, alt sınıf ise Tanrı’ya tapar demiş… Tuhaf bir şekilde gerçeği söylemiş aslında, başka bir açıdan değerlendirecek olursak bu defada Dolores Connon’a kulak vermemiz gerekir: Dünya nüfusunun%1’i dünyayı yönetir. %4’ü %1’in koruyucusu ve kuklası durumundadır. %90’ı ise uykudadır. Kalan %5 ise ne olduğunu bilir ve %90’ı uyandırmak ister. Ancak dünyayı yöneten %1, aydınlanmış olan %5’in uykuda olan %90’ı uyandırmasını istemez bunun içinde kendi kontrollerinde olan kukla %4’ü kullanırlar.
İşte binlerce yıllık dünya tarihinin özeti budur… Zaman geçer ülkeler değişir. İnsanlar doğar, yaşar, ölür ancak bu sistem aynen devam eder. Aslında aydınlanmış, okuyarak kendi çabasıyla bu düzeni deşifre etmiş olan %5’lik kesim halen uykuda olan %90’lık güruhu uyandırabildiği zamanlar olmuştur. Örneğin, 1789 Fransız ihtilali, orta çağdaki Rönesans dönemi, 1 ve 2 Dünya Savaşı sırasında insanların reaksiyonları, Che’nin Küba’da başlatıp Güney Amerika da ki fakir ülkeleri uyandırmaya çalışması gibi pek çok örnek sayabiliriz. Ancak Dünyayı yöneten %1 tüm parayı ve gücü elinde bulundurduğu için bu devrim liderlerini fırsatını yakaladığı an öldürtmüş ve bu işe karışanları ortadan kaldırarak yok etmiştir.
Şimdi geldiğimiz noktada milyonlarca insan mutsuz ve umutsuzdur. Tüm dünyada devletlerin her yerden vergi alarak yaşam kalitelerini düşürmesi karşısında insanların şu an verdikleri tepkiler ise tuhaftır. Eskiden insanlar devrim yaparak tepki gösterirken şu an alışveriş yapmak, sosyal medyada gezinmek, aptalca diziler izlemek, saçma sapan yarışmalar izlemek ya da futbol maçlarını izleyerek kendini kandırmak tercih edilmektedir. Benim asıl merak ettiğim ise üst aklın kontrolünde olan yapay zekanın, eğitimli olmayan ve kendilerine ne söylenirse yaşamak için yapmak zorunda olan ve bu duruma itiraz edemeyen, uykuda ki %90’lık kesimi, nasıl konumlandıracağı meselesidir. Şöyle düşünelim yakın zaman da artık sıradan insanların yaptığı pek çok iş tarih olacak bu işleri yapay zeka, robotlar ve bilgisayarlar hatasız yapacaklar.
İşte o zaman ne olacak, şikayet eden orta sınıf yada dünya nüfusunun 8,5 milyar olduğunu düşünürsek uykuda olan, %90’ı yani 7 milyar 650 milyon insan ne yapacak? Bu soruyu cevaplamak çok zor zira dünyayı yöneten %1’lik üst akıl artık bu kesime ihtiyacımız yok derse boş yere dünyayı kirleten kaynak harcatan bu insanlardan mutlaka kurtulmak isteyeceklerdir. İşte o zaman bunu savaşlarla değil de virüslerle yapmak isteyeceklerdir zira nükleer bombalar kullanılırsa dünya yaşanmaz bir yere dönüşebilir.
Pandemi süreci aslında bu denemenin bir provası niteliğindeydi. Bu gün amacım aslında içinizi karartmak değildi ancak artık bu uyuyan kesimin uyanmasının zamanı geldi bence, çok kötü koşullarda yaşamak zorunda olan bu insanlar tepkilerini demokratik olarak gösterip sistemin kilitlenmesini sağlayabilirler. Yasal yoldan gösterilen organize tepkiler üst akla bu işin bu kadar kolay olmadığını hatırlatmalıdır. Daha önce Hitler, Musolini, Stalin, Lenin, Kaddafi, Saddam Hüseyin gibi pek çok diktatör gücü eline alarak sistemi eline geçirip insanları çok kötü koşullarda yaşamaya mahkum etseler de sonuçta hepsi de uyanan ve tepki gösteren çoğunluk tarafından ortadan kaldırılmıştır.
İnsanlar artık bu gaflet uykusundan uyanıp kendilerini geliştirerek değişen yeni dünyada kendilerini yeniden inşa etmek zorundadırlar. Zira evrimin devam edebilmesi için insanların karşılaştıkları her duruma karşı adapte olabilmeleri gerekmektedir. Çünkü bir türün devamı türün fiziksel gücüne değil karşılaştığı her türlü probleme karşı adapte olabilme kabiliyeti ile ölçülmektedir. Bu çağ bilgi çağıdır ve ayakta kalmak, adapte olmak, işe yarayan bilgi ile kuracağınız köprüye bağlıdır…