Dolar $
32.58
%0.17 0.05
Euro €
34.73
%-0.06 -0.02
Sterlin £
40.4
%-0.49 -0.19
Çeyrek Altın
4097.62
%0.74 29.93
SON DAKİKA

Thomas More ile Ütopya üzerine konuşmak

Fikirlerinden taviz vermeyerek ölümü göze alabilen filozofları farklı bir kategoride değerlendirdim hep. Thomas More'da onlardan biridir.

Baskıcı orta çağ döneminde İngiltere kralı 8.Henry’ye boyun eğmemiş mantıksız bulduğu kararlarını onaylamamış ve sonuna kadar devam etmiştir. Tabii ki bunlar yeterli değildir benim için, 1516 yılında yazdığı ve günümüzde Dünyada en çok okunan, benimsenen kitaplardan biri olan Ütopya’yı yazmasını çok daha önemli buluyorum.

Baskıcı dönem, karanlık çağ, kilise, kral, yeniliklere kapalı tuhaf bir Dünya ve aslında kendi yarattığı hayali adasını kurguladığı ülkesinde, siyasi sistemin nasıl ideal olabileceği üzerine bir yol haritası çiziyor hepimize Thomas More.  

İşte bu gibi önemli nedenlerden dolayı zaman makinamı çalıştırıp öldürülmeden hemen önce 1535 yılına giderek Thomas More ile bütün bu önemli konuları konuşmak istedim.

-Üstadım, çok uzaklardan geliyorum. Seni ve yapmaya çalıştıklarını bilen takdir eden biri olarak müsaade edersen Ütopyan üzerine konuşmak isterim.

-Yabancı, nereden geldiğini bilmiyorum ama otur fazla zamanım kalmadı Kralın adamları birazdan beni almaya gelir.

-Üstadım siyasi otorite neden tüm gücü elinde bulundurduğu halde parlamentodan kilisenin de başına geçme yetkisini istiyor?

Bu kadar güç fazla değil mi?

-Din enteresandır yabancı, insanların beyinlerine kalplerine giremezsin çoğu kez, seni dinler söylediğini yaparlar ama onları gerçekten ele geçirebilmen için çok daha fazlası gerekir. İşte din burada devreye girer. Kral 8.Henry maalesef bunu fark etti bende kilisenin başına geçerek Tanrının sözcüsü konumuyla zavallı halkın kalbine beynine girmesine izin vermedim. 

Güç zehirlenmesi çok tuhaftır, gücü elinde tutan her gün daha fazlasına ulaşmak hükmetmek ister ve bunun sonu da yoktur. Bu nedenle tüm güçlerin bir kişide toplanması çok sakıncalıdır.

Gelecekteki en büyük tehdit budur. Sempatik görünen ve hatta inançlı gözükerek halkın onayını almış bazı liderler, adına ne derseniz artık, Kral, Sultan, Prens fark etmez tüm gücü elinde bulundurarak kimseye hesap vermek istemeyecekleri ortamlar yaratmaya çalışırlar. Ve siz ne olduğunu anlamadan ağır vergi yükleri altında yaşamaya çalışır bulursunuz kendinizi. 

Zaman değişir, olaylar, ülkeler değişir. Ancak bu güç zehirlenmesi değişmez. Ve bu tür durumlarda ezilen kaybeden daha kötü şartlarda yaşamaya çalışan her zaman zavallı gariban insanların oluşturduğu halk, çoğunlukta olacaktır.

-Üstadım bize, bunların olmaması içi ne tavsiye edersin?

-Hukukçu olduğumu biliyor olmalısın yabancı.

-Evet hatta devlet adamı, filozof ve Rönesans dönemi hümanist yazarı olduğunuzu da biliyorum. Ütopya kitabınızı 494 yıl sonra okuma şerefine nail oldum. İnanın bana şuan burada bulunma sebebim budur.

-Tuhaf, anlattıklarının mutlaka mantıklı bir açıklaması vardır. Ancak konumuza geri dönelim. 

Hukuk diyordum. 

Günün sonunda ülkede herkes için eşit bir hukuk sistemi yoksa o ülke asla gelişim sürecini tamamlayamaz. 

Ancak şuna dikkat etmeniz gerekir hukuk sisteminin işlememesini sağlayan ve bundan çıkarı olan bir mekanizma var mı?

Buna cevabınız evetse bu mekanizma ortadan kaldırılmadan normalleşme yaşayamazsınız.

Adil, halkın yararına kararlar alan ve denetlenen yöneticiler olmalı demek istiyorum aslında.

Sonra, aniden kapı çalıyor ve bana son sözünü söylüyor.

‘İnsan, ölümü bile göze alarak her çeşit zorbalığa karşı vicdanının özgürlüğünü korumak zorundadır…’