Dolar $
32.19
%0.01 0
Euro €
34.91
%0.08 0.03
Sterlin £
41.03
%0.04 0.01
Çeyrek Altın
4016.11
%-0.23 -9.2
SON DAKİKA

Hidrojen yeşil olunca

Yeşil dönüşüm, iklim eyleminin en güçlü hamlesi. Karbonsuzlaşma için alınan kararlar, taviz vermeden uygulamaya koyuldu, koyuluyor. Enerji sektörü, karbon salımında yüzde 70’i aşan oranda sorumluluk sahibi. Sanayi devriminden bugüne, başarıyla (!) kaynak talanı ve kirlilik ürettik. Şimdi, atmosferdeki ısı artışını 1,5 derecede tutamayacağımız da anlaşıldı. Artışı iki derecede tutma hedefine yöneldik. Mevut durum, tarım arazilerine yüzde 30 daha az yağış getirdi. Dünya ekonomisi, iklim krizine bağlı olarak yüzde 11 küçüldü. Bu nedenle, fosil yakıtlardan çıkış ve yenilenebilir enerjiye geçiş her alanda hızla gelişiyor. 

2015’te imzalanan Paris İklim Anlaşması, 2019’daki Avrupa Yeşil Mutabakatı ve akabinde açıklanan RePowerEU, enerji sektöründe yeni bir çağ başlattı. Yenilenebilir enerji, seçenekten zorunluluk aşamasına geçti. Bu alanın yıldızı da hidrojen. Yenilenebilir kaynaklardan elektrik elde etmek, bunu kullanarak da yeşil hidrojen üretmek büyük hedef. Rusya-Ukrayna savaşı ile enerji arz güvenliği meselesi de süreci hızlandırdı. AB, 2030’a dek 10 milyon ton üretecek, 10 milyon tonda ithal edecek. Avrupa Hidrojen Bankası kuruldu, 800 milyon Euro’luk ilk ihale yapıldı, Nisan’da 2.2 milyar Euro’luk ihale yapılacak. Tüm bu resmi hatırlayınca, AB’de ve yakın çevresindeki hidrojen gelişmeleri, bizim doğal ve doğrudan takip alanımızı oluşturuyor.

AB’nin hedefi 2027 yılına kadar Rus enerjisine olan bağımlılığını sona erdirmek.

REPowerEU, 210 milyar Avroluk bir plan. Ancak hedeflere ulaşıldığı takdirde, yılda yaklaşık 100 milyar avro tasarruf sağlanacak.

2030’da enerji verimliliği hedefi yüzde 9’dan yüzde 13’e, yenilenebilir enerji hedefi i yüzde 40’tan yüzde 45’e çıkarılmıştı. 

Yeşil hidrojen için de çok yönlü adımlar atıldı. Avrupa Hidrojen Omurgası (European Hydrogen Back Bone - EHB) adı verilen bir sistem inşa ediliyor. AB’deki mevcut doğal gaz boru hatları, yenilenecek hatlar ve yeni boru hatları ile yeşil hidrojenin taşınacağı sistem haritalandı. Kuzey denizindeki offshore rüzgar santrallerinden (RES) elektrik, bu elektrikten de hidrojen üretimi başladı. Aşağıya, Almanya ağırlıklı AB ülkelerine sevkiyat yapılıyor. Neredeyse her ülkede RES ve hidrojen vadileri kuruluyor. Ancak AB’nin güneyinde güçlü bir yapılanma söz konusu değildi. Şimdi, bu bölge de gelişiyor. Türkiye olarak, henüz EHB’ye dahil edilmedik, olmalıyız. Güney Marmara’da kurulacak AB destekli oluşum, Türkiye’nin tek yeşil hidrojen vadisi, bir an önce yenileri oluşmalı. Yenilenebilir enerjide, rüzgar ve güneş zenginliğimiz, yeşil hidrojene dönüşmeli. Tek alternatif, AB’nin güçlü tedarikçisi olmak değildir. İç kullanım için de üretim akılcıdır ve özel yeşil hidrojen ihtisas bölgeleri ile desteklenebilir. 

Bu kez yatırım güneye 

Yunanistan, Bulgaristan ve Romanya, hidrojen projelerinin geliştirilmesine yönelik niyet beyanıyla ilk güçlü adımı attı. Ayrıca gaz ve yeşil hidrojen sektörlerindeki işbirliğini de geliştiriyorlar. Orta ve Güneydoğu Avrupa Enerji Bağlantısı (CESEC) üst düzey çalışma grubu, Atina'daki yıllık toplantısında bu belgeyi imzalattı. 

Yunanistan, ulusal offshore rüzgar programını Ekim ayında tamamlayarak Ege Denizi'nde bu tür projelerin hayata geçirilebileceği bölgeleri belirledi. Derinlik nedeniyle, öncelikli olarak yüzer rüzgar türbinlerinden yararlanacaklar. Hedef, 10 yıl içinde 2 GW RES kurmak.

Hükümet, Yunanistan, Kıbrıs ve İsrail'i birbirine bağlayan Büyük Deniz Bağlantısı'nın yanı sıra Mısır'a olan GREGY bağlantısının kurulmasını da destekliyor. Yeni Yunanistan-Bulgaristan hattı açıldı. Ayrıca gaz ve yeşil hidrojen sektörlerindeki iş birliğini de geliştiriyorlar.

Belge, Orta ve Güneydoğu Avrupa Enerji Bağlantısı (CESEC) üst düzey çalışma grubunun Atina'daki yıllık toplantısında imzalandı. Üç hükümet, açık deniz rüzgarının ekonomilerinin karbondan arındırılması ve komşularına yeşil enerji sağlanması açısından büyük bir potansiyele sahip olduğunu anlatıyor. Aynı cümleleri biz de kuruyoruz. Ancak, entegrasyonda beklenen karşılığı göremiyoruz. Yunanistan ve Bulgaristan ve Romanya, Bölgesel Yenilenebilir Hidrojen Kümesi oluşturma girişimini de hayata geçiriyor. AB’nin yeşil hidrojen ekosistemi sınırlarımıza dayandı. Kapımızın açık olduğunu görmelerini sağlamalıyız. Bu nedenle Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın geçen yaz başında oluşturduğu Hidrojen Görev Gücü oluşumunun çalışmaları, hızla değerlendirilmeli ve hayata geçirilmelidir.

Kalıcı barış için 

Kurucu cumhurbaşkanımız Mustafa Kemal Atatürk’ün bütün dünyaya ışık tutacak sözlerinden biri; eğitimdir ki, bir milleti ya hür, şanlı yaşatır ya da bir milleti esaret ve sefalete terk eder. 

Birleşmiş Milletler Kalkınma Ajansı UNDP, ‘Kalıcı barış için öğrenme’ mesajı ile, eğitimin gücünü vurguluyor. Mesaj net: barış için öğrenme, öğrencilerin temel bilgileri, değerleri, tutumları, becerileri ve davranışları kazanmalarını sağlayan ve böylece onları kendi topluluklarında barış için katalizör olarak hizmet etme konusunda güçlendiren dönüştürücü bir süreç olmalıdır. Daha barışçıl, adil ve sürdürülebilir toplumların temeli, günlük hayatımızın ve genel beklentilerimizin her yönüne nüfuz eden bir güç olan eğitim yoluyla atılır. Küresel ölçekte artan iklim değişikliği, demokratik erozyon, kalıcı eşitsizlikler, artan ayrımcılık, nefret söylemi, şiddet ve çatışma karşısında eğitim, gelecekte bu zorlukları hem ele almak hem de önlemek için güçlü bir araç olarak ortaya çıkıyor. Üstelik eğitim, etkili bir şekilde şekillendirilip uygulandığında, getirisi artan uzun vadeli bir yatırıma dönüşür. Barışa aktif bir bağlılık bugün her zamankinden daha acildir, eğitim bu çabanın merkezinde yer almaktadır. 

Birleşmiş Milletlerin Uluslararası Eğitim Günü mesajı… Ek söze gerek bırakmıyor. 

Haziranı beklerken  

Euro 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası, Haziran’ın ikinci haftası Almanya’da başlayacak. Stefan Kuntz ile yaşanan berbat dönemin ardından Vincenzo Montella ile harika bir süreç geçirdik. Utandıran maçların kahramanları, büyük gururun mimarlarına dönüştü. Pırıl pırıl bir milli takımımız var. Tarihin en zor seçme süreçlerinden birini yaşayabiliriz, çünkü çocuklar çok iyi, ‘bizim çocuklar’, muhteşem bir jenerasyon olarak Almanya’yı bekliyor.

Fenerbahçe ile Galatasaray arasına sıkışan şampiyonluk yarışını da, AB ülkelerinde oynayan millilerin maçlarını da daha çok bu gözle izleyenlerden oldum. Arda Güler Real Madrid’de oynasın diye heyecanla bekledik, çünkü o bir milli servet. Kerem Aktürkoğlu, İsmail Yüksek, Barış Alper, Kaan Ayhan, Ferdi Kadıoğlu iyi oynadıkça herkes kazanıyor. Hakan Çalhanoğlu, Inter’e bir kupa daha kazandırıyor, Kenan Yıldız Juventus’da şov yapıyor. Her daim en güvenli bölgelerimizden kalecilerimiz biraz sallansa da, onlara da güvenimiz yüksek. Cengiz’in formu düşse İrfan Can’ın yükseliyor. Yusuf Sarı dursa, Abdulkadir Ömür küsse, Eren ve Berat koşuyor. Zeki, Ozan, Emre Akbaba var; Salih, Samet, Çağlar var; Bertuğ, Rıdvan, Cenk Tosun var… Bir de ‘beni unutmayın’ diye bağıran Semih Kılıçsoy var. Büyük bir zenginlik… Potansiyel çok yüksek. 

Ayakları sahada, aklı futbolda, kurucumuzun dediği ‘zeki, çevik ve ahlaklı’ sporcular ile ilerliyoruz. 

Yetmezmiş gibi (!) Kuntz vizyonsuzluğu da bitti. 

O zaman, haydi çocuklar; şampiyonanın en sevilen takımı olarak da… 

Yolunuz açık olsun…