Dolar $
32.57
%0.08 0.02
Euro €
34.92
%0.3 0.1
Sterlin £
40.81
%0.39 0.15
Çeyrek Altın
3964.41
%0.17 6.46
SON DAKİKA

İletişim, TÜHİD ve saygı

TÜHİD, Türkiye Halkla İlişkiler Derneği, kuruluşunun 50. yılında, sektörünün en önemli buluşmalarından birini, ödül gecesinde gerçekleştirdi. 20. Altın Pusula Türkiye Halkla İlişkiler Ödülleri, alanının pek çok çaba ve başarısını ödüllendirmekle kalmadı, güçlü bir mesaj da oluşturdu.

Başkan İpek Özgüden Özen, “adında Türkiye ibaresi bulunan bir derneğiz. Bu sektörün kurucuları, öncülerinden bugüne taşınan bir mirası koruyoruz. Bu sorumluluğu hissetmeden, yaşamadan olur mu hiç” diyor. 

Olmaz tabi; başkan çok haklı. Olimpiyat oyunlarına, dünya şampiyonalarına aday olurken, organizasyonu nasıl yapacağınız ilk sorudur, son soru da sonrasında yapacaklarınız! Miras, çok değerli bir kavramdır. Günümüzün en önemli buluşması sürdürülebilirlik başlığı altında yaşanıyor. Bütün dünya UNDP’nin 17 küresel amacı için ortak mücadele veriyor. Tek hedef, dünyayı yarına taşımak, mirası bir emanet sorumluluğunda korumak. Karbonsuzlaşmaya çalışacağız, kaynaklarımızı sorumlu tüketecek, tüketim alışkanlıklarımızı sorgulayacağız. Ama kültür mirasımızı bu önceliklerden ayırmayacağız. 

Başkan, her söze Kurucu Başkan Prof Dr Alaeddin Asna ile başlıyor, sektörün abidesi Betül Mardin, rahmetli Cüneyd Koryürek gibi isimleri dilinden düşürmeden devam ediyor. Yayın davetleri alıyor, selefi Gonca Karakaş ve onun selefi Fügen Toksü ile birlikte koşuyor. Gazetecilik kökenli kurucuların, effaflık, güvenilirlik, saygınlık gibi ortak ilkeleri halkla ilişkiler sektöründe nasıl omurgaya dönüştürdüğünü anlatıyor. Tüm bunları yaparken de sektörün tüm bileşenlerine en değerli düsturunu sunuyor: saygı! 

Bir başka yazı konusudur ama yeri gelmişken söz etmek doğru olur; kurumsal iletişim direktörlerinin de şirketlerde, kurumlarda C-Level yöneticiler olması gerektiğini savunuyor. Kuşkum yok, bunu da başlatacaktır. Mesleğine, meslekdaşına gösterdiği saygıya bir alkış da bizden…

+++++++

Halo, Senna’yı da kurtarır mıydı?

Muhtemelen evet. Cevabın sahibi, TOSFED Genel Sekreteri Serhan Acar. Yarış tutkunları onu F1’in sesi olarak tanıyor. Geçtiğimiz hafta Silverstone’da yaşanan kazadan bu soruyu Serhan Acar’a sordum. Alfa Romeo’nun Çinli  pilotu Guanyu Zhou,  mucizevi şekilde, burnu bile kanamadan sağ çıktı aracından. Daha bir kaç saat geçmemişti ki “İyiyim. Halo hayatımı kurtardı” diye güleryüzlü bir mesaj yayınladı.

Halo, lades kemiği biçiminde, sürücünün kafasını çevreleyen ve araç şasisine üç nokta ile bağlanan titanyum bir çubuk. Ayrton Senna’ya gelince, büyük Brezilyalı, İtalya’daki kazada, darbe nedeniyle değil, başına saplanan bir parça nedeniyle ölmüştü. O dönemin kaskları, bunu önleyemeye yeterli değildi. Şimdi, kurşun geçirmez kasklar, F16 kokpiti donanımlı sürücü çevresi, yüksek koruma sağlıyor.

Serhan Acar şöyle diyor: Senna kurtulamadı belki ama onun ölümü onlarca pilotun hayatını kurtarmış olabilir. O kazayla başlayan farkındalık,  82’den 94’e dek, tek bir ölümlü kaza yaşanmamasını sağladı.

Tüm otomobil/pist tasarımları gözden geçirildi. Güvenlik, birinci öncelik oldu. Çünkü FIA, otomobilde en üst yapıdır ama sanıldığı gibi futboldaki FIFA benzeri, sadece oyunla ilgili bir üst yapı değildir. FIA aynı zamanda mobilitenin de en üst yapısıdır. 

70’li yıllardan Senna’ya dek neredeyse güvenlikle ilgili tek çalışma yapılmamıştır. Ama Senna sonrası, FIA Avrupa NCAP programını oluşturacak sürece gelmiştir. Maliyet vs  gözetilerek yapılmayan güvenlik testleri, Max Mosley FIA başkanıyken zorunlu uygulamalara dönüşmüştür.

Alfa Romeo, son kazada yaklaşık 2 milyon dolar zarar etmiş olabilir. Ancak pilotu sağ salim yarışabiliyor. Zhou, daha çok yarış görecek. Keşke halo, 15 sene önce kullanılabilseydi… Keşke Senna da Schumacher’e bayrağı devredişini görebilseydi! 

+++++

Sponsorlar da madalya almalı

Türkiye, Cezayir’de düzenlenen Akdeniz Oyunları’nı 45 altın, 26 gümüş, 37 bronz madalya ile toplamda ikinci sırada tamamladı. Altı  farklı dalda madalya aldığımız Tokyo’nun ardından önemli bir başarıdır. Bu bize şunu da gösterdi: sporda, sponsorlarla ilişkilerin güçlenerek yürütülmesi zorunludur. Çünkü başarıyı, bu ilişkinin gücü belirliyor. Gerek milli takımlarda, gerekse federasyonlarda, desteğini esirgemeyen tüm şirketler, kurumlar da bu başarılarda pay sahibidir ve ödüllendirilerek yenileri özendirilmelidir.

++++++

İklim için spor eylemi

UNFCC, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi. İklim İçin Spor Eylem Çerçevesi diye de bir başlık var. Emisyon azaltmaya yönelik bir dizi hedef açıklayalı daha bir yıl olmadı. Bunlar arasında 2040’a dek Net Sıfır’a ulaşmak ve en geç 2030’a dek sera gazı emisyonunu %50 azaltmak da var. İskoçya’daki COP 26’da, 280’den fazla spor kuruluşu, sporu Paris Anlaşması’nın hedefleriyle uyumlu hale getirmenin kapsayıcı hedeflerini tahhüt etmişti. 733 şehir, 31 bölge, 3.067 işletme, 173 büyük yatırımcı, 622 Yüksek Öğretim Kurumunet sıfır girişimleri koalisyonu olan Sıfır Koşusu’na katılacağını açıklamıştı.

Hep örnek verilen İngiltere, Premier Lig’de karbon ayak izi düşürecek türlü uygulamalara geçiyor. Enerji verimliliği, temiz enerji istiyor. Bitki bazlı yiyecekler verilsin, ısıtma gerektirecek etli yiyecekler, tek kullanımlık plastikler azaltılsın diyor. Toplu taşıma mutlaka yüksek oranda gerçekleşmeli deniyor. Statları atık yönetimi, geri dönüşümü, suyun, çöpün kullanımı denetlensin isteniyor. Kulüplere sürdürülebilirlik uzmanı alınıyor. 

COP 27, Kasım ayında Mısır’da yapılacak. İskoçya’daki spor oturumlarında ne yazık  ki Türk temsilciler yer almamıştı. Mısır’da olmasını temenni ediyoruz.