Dolar $
32.48
%-0.11 -0.03
Euro €
34.72
%-0.72 -0.25
Sterlin £
40.75
%-0.43 -0.17
Çeyrek Altın
3985.41
%-0.17 -6.73
SON DAKİKA

Enerji sınavı başlıyor

Hava serinlemeye başladı. Büyük enerji bunalımı öncesi, bir yandan tasarruf önlemleri açıklanıyor bir yandan üretim ve dağıtım yeniden şekilleniyor. Krizin nasıl geçeceği, çözümlerin yeterliliği, 2023'ün en önemli gündem başlıklarından olacak.

Avrupa bunu beklerken, Urula Von Der Leyen’in (Avrupa Komisyonu Başkanı) 14 Eylül’de yaptığı açıklamalar, yenilenebilir kaynaklara yönelimi katlayarak büyütüyor. Özellikle yeşil hidrojen özelindeki çalışmalar iyice hız kazandı. Çünkü kararlar belli; gerek sınırda karbon vergisi düzenlemesi, gerek 2055’e uyum, gerekse sıfır karbon hedefi, zaten yenilenebilir enerji dünyasını adresliyordu. Üzerine, AB’nin Hidrojen Bankası kurulacağı kararı, 2030’a dek 1her sene 10 milyon ton hidrojen üretilmesi hedefi, üretilen fonlar ve teşvikler ile maliyeti azaltma hedefi, hep aynı çaba içinde yer alıyor.

Avrupa son 500 yılın en kurak yazını yaşadı. Rusya -Ukrayna savaşına ek olark iklim koşulları da enerji ve elektrik krizini büyütüyor. Soğutmak için kullanılacak su yetersiz kalınca, Fransa, elektriğinin yüzde 70’ini sağladığı nükleer santrallerini 2bakıma alıdı2 gerekçesiyle, durdurdu ya da üretimi yavaşlattı.

Tümü, sürdürülebilir gelecek için yapılan çalışmaların ne kadar elzem olduğunun örnekleri. 

Biz de bir an önce potansiyelimizi ortaya koyacak yapısal değişiklikler ile yenilenebilir enerji üretimimizi desteklemeliyiz. Avrupa’ya en yakın büyük kaynak Türkiye’dir. Ve evet, coğrafya zenginliktir. Kuzey Afrika’da fırsat araştıran AB ülkelerini buraya çekmeliyiz. Güneş enerjisi ve Rüzgar enerjisi santralleri, devamında yeşil hidrojen üretimi, cari açık kadar ihtiyacımızı karşılamamızda da yeterli olur. Türkiye, AB’ye enerji ihraç edecek güçtedir. Hızla ve kararlılıkla yapılanmak koşuluyla…

Güreşin gururu ve geleceği

Müthiş bir dünya şampiyonası yaşadık. 1957den bu yana ilk kez bir turnuvada 4 altın madalya kazandık. Grekoromen güreşte, 13 yıl aradan sonra takım halinde birinci olduk. Rıza Kayaalp, 5. Kez dünya şampiyonu larak, güreşin büyük efsanesi Aleksandr Karalin’in rekoruna ulaştı. Yasemin Adar 2. Kez dünya şampiyonluğuna ulaşarak bunu başaran ilk kadın oldu.

Hepsi gurur verici, bayrağımızı dalgalandıran büyük başarılar. Güreş Federasyonu Başkanı Şeref Eroğlu da büyük bir şampiyondu. Grekoromende, üç kez Avrupa şampiyonu, 1 kez dünya şampiyonu, 3 kez dünya üçüncüsü olan büyük bir kariyer. Ancak bu sporcularımızın sevinci sırasında bir de büyük üzücü haber geldi. Bir büyük şampiyonu, Mustafa Dağıstanlı’yı (1931-2022) kaybettik. Şeyh Şamil’in torunu, ’56 Melbourne ve ’60 Roma Olimpiyat oyunlarında üst üste şampiyon olmuştu. Saygı ve rahmetle andığımız büyük sporcularımıza katıldı. Güreş olimpik spor kimliğini kaybetme tehlikesi yaşarken, bu gelişmeler, çabaların güçlendirilmesi gerektiğini hatırlatıyor. Durağan halinden uzaklaştırmak için pek çok kural değişikliği yapılı. Seyir zevki yeniden yakalanamazsa, bu gurur ve başarılar sadece anılarımızda kalacak. Kaykay ve spor tırmanışı gibi branşlar olimpiyat oyunlarına girerken güreşi kaybetmek atalarımıza da saygısızlık olacak. Öyle ya, güreş ata sporumuz!

Ülkem belgesel izliyor

Netflix dünyanın en önemli dijital yayın platformlarından biri. Galatasaray ve futbolun en büyük markalarından biri, Fatih Terim belgesi, bu platform tarafından yapıldı ve yayınlandı. Beğenenler, eksik bulanlar, abartıp ‘zaman kaybı’ diyenler arasında, bir dolu filmle hem de rakip takım taraftarlığını asla gizlemeyen bir büyük şöhret, ‘ben beğendim, emeği geçenlerin eline sağlık’ dedi. Tartışmalar kesilmedi, o niye yok, bu niye böyle, zaten hep omuz masajı, özleri arasında bir tek gerçeği kaçırır olduk: hep birlikte belgesel izliyoruz! Evet, yurdum belgesel izliyor. Niteliksiz, ucuz içerikleri ‘televole’ kültürü diye eleştiren günlerden geliyoruz. Televole yapımcıları, reytingleri göstererek tartışma programlarında haklılık ararlardı. En çok kullandıkları argümanlardan biri; bakın, halk o kadar nitelik arasa, belgesellerin reytingleri böyle yerin dibinde olmazdı!

Küçük demagojik hesaplarla söylenenler, bizi sadece gerçeklerden uzak tutardı. Belgesel, br şeyin karşılığı, destekçisi, alternatifi değildir. Belgesel belgeseldir. Fatih Terim, bu alanda da bir ilke imza atmış, hepimize belgesel izletmeyi başarmıştır. Zaman kaybı diyenler bile, bu söz için izlemek durumunda kalmışlardır. Bir kez daha teşekkürler, bir kez daha emeği geçenlere tebrikler.

Bana gelince; beğendim mi? Evet. Eksikleri var mı? Olabilir. Bir ömrü, kaç bölüm olursa olsun bir belgesel sığdırma becerisi zaten olamaz ki! Ayrıca, Fatih Terim büyük figürdür. 1974’ten bu yana her adımı kamunun gözü önündedir. O nedenle, herkes bilir, çok bilir, ‘bunlar bunlar eksik’ diyebilir. İzlemeyen kalmasın. İzleyin, hak ettiği saygı ortaya çıkar