Dolar $
32.35
%-0.06 -0.02
Euro €
34.8
%0.23 0.08
Sterlin £
40.91
%-0.01 -0
Çeyrek Altın
3912
%-0.13 -5.18
SON DAKİKA

YEŞİL HASRETİ

Arsa bakan emekli teyzeler gibi bakınıyorum çoğu zaman etrafıma. Hani soran olsa ‘ablaaa nereyi arıyorsun tarif edelim’ diye. Bir nefeslik yer arıyorum diyeceğim. Soran yok !

İstanbul nefes alınacak gibi değil. Ama sanmayın ki ormanı parkı yeşillik alanı yok. Var olmasına var da yetersiz.  Şehrin merkezi denebilecek yerlerde yeşil alan salatanın içine atılmış zeytin taneleri misali diyebilirim.

Büyükşehirlerde yaşlı insan olmak zor misal. Bir ağaç altı yeşillik yer ararsanız en iyi ihtimal karşınıza çocuk parkları çıkar. Onların da pek çoğu çocuklara refakat eden büyükleri için az sayıda düşünülmüş banklarla çevrilidir. Şöyle romatizma ağrılarına iyi gelir diye güneşleneyim isteyen büyüklerimiz bir zahmet hafta sonunu bekleyecekler. Bekleyecekler ki çocukları alıp onları ormanlık alanlara götürsün. Belediyenin son yıllarda kent ormanı olarak düzenlediği yerleri küçümsemek değil niyetim. Hatta çok da faydalı bir hizmet olarak görüyorum. Fazlası olsa daha da iyi olacak belli ki. İstanbul’a dışarıdan gelenler de tanık olmuşlardır muhakkak. Kent ormanları olsun millet bahçeleri olsun hafta sonları oldukça doluyor. Bir ihtiyaç olduğu besbelli. Fakat ne yazık ki çoluğu çocuğunun refakati dışında yeşil alana ulaşımı mümkün olmayanlar ve engelli vatandaşlar düşünüldüğünde mahalleler ölçeğinde yeni bir takım yerler planlanması gerek. Malum ekonomik durum ortada. İnsanlar nefes alabilecekleri alanlara yanlarında evden taşıdıkları sandviçleri ile gidiyor artık. Siz de tanık olmuşsunuzdur. Yakın zamanda yaşadığım yerde bir etkinlik alanında ünlü bir kahve markasının sandalyelerine oturmuş evden getirdiği termosun içine koyduğu çayı yudumlayan aile benim gördüğüm ne ilk ne de son örnek ne yazık ki. Kafelerde 20 lira olan bir bardak çay vatandaşın cebini zorluyor. Kahve de keza öyle. Kaldı ki emekli insanlar bu durumda kısıtlı bütçeleriyle ne yapsınlar. Şehrin içinde başka nasıl yeşil alanlar yaratılabilir belediyelerin buna daha çok eğilmesi gerek kanımca. Böyle  nüfusun yoğun olduğu bir şehirde insanlar evlerine hapsolmamalı. Çocuklar, yaşlılar ve engelliler özellikle. Bazı semtlerin bina yoğunluğu düşülünce yeşil alanların,  parkların varlığı daha bir önem arz ediyor. 

İstanbul özelinde durum böyleyken diğer şehirler nasıldır hepsini bilmem mümkün değil. Gezebildiğim yerlerde ise sürekli olarak dikkatimi çeken konulardan biridir bu. O sebeple diyorum işte arsa bakan vatandaş gibi bakar dururum etrafıma diye. İyi de hani bu mahallelinin nefes alacağı yer derim. Kentler insanları hapsetmemeli. Bir dar sokak  ya da zamanında belki iç içe yapılmış yüksek katlı apartmanlardan oluşan bir semtin sokakları mutlaka yeşilliğe açılmalı. Hayalim daha geniş park alanları, yürüyüş parkurları... Gerekirse altına sığınılacak gölgesi ise serinletecek koca koca ağaçlar... 

Son yerel seçimlerde partilerin vaatlerine bakınca binaların yenilenmesi ve güçlenmesi konusu birinci gündem maddesiydi. O halde bu değişim dönüşüm işinin merkezine yenilenecek alanların daha çok yeşille çevrelenmesi eklenebilirse şahane olur. Bu değişimi vatandaş olarak beklemek hakkımız ve tabii hem yapılanı hem eksik bırakılanı yazmak görevimiz.