Dolar $
32.54
%0.06 0.02
Euro €
34.97
%-0.2 -0.07
Sterlin £
40.77
%-0.24 -0.1
Çeyrek Altın
3987.13
%-0.13 -5.03
SON DAKİKA

Einstein, Spinoza'nın Tanrısına neden inanıyordu?

Einstein'a konferanslarda öğrencilerin sıklıkla sorduğu soru: Tanrı'ya inanıyor musun, olmasına rağmen o her seferinde aynı cevabı vermiştir. 'Spinozanın Tanrısına inanıyorum…'

Elbette ki bu cevabı anlayabilmemiz için önce Spinoza’yı tanımamız ve  anlamamız gerekirdi.

Baruch Spinoza 1632’de Amsterdam’da doğar. Seferad yahudisi Hollandalı filozof olarak bilinir. 

17. yüzyıl felsefesinin en önde gelen rasyonalistlerinden biri olarak kabul edilmiştir. Descartes’in fikirlerinden etkilenen Spinoza, Hollanda Altın Çağının önde gelen bir filozofu olmuştur.

Spinoza Amsterdam'da, Portekiz Yahudi cemaatinde büyümüştür.  İbrani kutsal kitabının doğruluğu ve Tanrı'nın doğası hakkında çok tepki çeken fikirler geliştirmiştir. 23 yaşındayken, kendi ailesi de dahil Yahudi cemaati tarafından dışlanmıştır. Kitapları daha sonra Katolik Kilisesi'nin yasaklılar listesine girmiştir. 

Çağdaşları tarafından sıkça ateist olmakla itham edilse de, yapıtlarının hiç birinde Tanrının varlığını reddetmemiştir. 

Zamanında anlaşılmayan pek çok filozof gibi Spinoza’da yanlış anlaşılmanın muhatabı olmuş, tuhaf bir çelişkiyle hem en büyük din düşmanlarından biri sayılmış, hem de eserinin temel kaynağının Tanrı sevgisi olduğu söylenmiştir. 

Bunlarla birlikte Spinoza'nın tam bir bilge yaşamı yaşadığı belirtilebilir. En büyük eseri Etika adlı kitabıdır.

Spinoza’nın yazılarında tanrı kelimesinin geçtiği her yere doğa kelimesi konulabilir. Bu konuda kendisi bile sarih olarak yol gösteriyor. Tanrı mefhumundan şahsi, irade ve hatta şuurla ilgili her şeyi çıkarmak suretiyle, Spinoza, bu iki mefhumu birbirine yaklaştırır.

Spinoza'nın felsefi sisteminde Tanrı kavramının merkezi bir yeri olduğunu söylemek gerekir. Tanrı, bu felsefi sistemin hem başlangıç noktası hem de son noktasıdır: "Var olan her şey Tanrı içinde vardır ve Tanrı olmaksızın hiçbir şey ne var olabilir ne de kavranabilir."

Ünlü sav sözünde Spinoza, "Tanrı ya da Doğa" (Deus sive Natura) demektedir…

Vakit hayli geç olduğundan tüm bu düşüncelerle çalışma masamda yorgunluktan sızıyorum, rüyamda zaman makinemi çalıştırıp Einstein ve Spinoza ile bir akşam yemeğinde bir araya geldiğimi fark ediyorum. Ve bunu bir fırsat olarak görüp Einstein’a soruyorum üstadım hep söylediğin gibi Spinozanın Tanrısına inandığını biliyorum oysa asıl merak ettiğim, ikiniz de Yahudi kökenli olduğunuz halde neden panteizm paydasında birleşiyorsunuz?

Bana göre Spinoza’yı tanımayan kişi aynı yerde kalır…

Spinoza’nın tanrısı ya da doğasına göre

Tanrı şöyle derdi:

‘Dua etmeyi ve boşuna göğsüne yumruk atmayı bırak!

Yapmanı istediğim tek şey, dünyaya çıkıp hayatının tadını çıkarmandır.

Eğlenmeni, şarkı söylemeni ve senin için yaptığım her şeyin tadını çıkarmanı istiyorum…

Kendi inşa ettiğin tapınaklara gitmeyi de bırak. Oraların benim evim olduğunu söylüyorsun!

Benim evim dağlarda, ormanlarda, nehirlerde, göllerde, denizlerde ve senin kalbindedir.

Sefil hayatın için beni suçlamayı bırak;

Bana inanmayı bırak; inanmak tahmin etmek, hayal etmektir. Bana inanmanı istemiyorum, beni kendinde hissetmeni istiyorum. Beni sevmen yeterli…

Övülmekten sıkıldım, teşekkür edilmekten bıktım. Minnettarlık hissediyor musun? Bunu kendine, sağlığına, ilişkilerine ve dünyaya göz kulak olarak ifade et. İzlendiğini mi hissediyorsun?  Neşeni ifade et! Beni övmenin doğru yolları bunlardır…

İşleri zorlaştırmayı bırak ve benim hakkımda birilerinin öğrettiklerini papağan gibi tekrarlamaktan vazgeç…

Emin olabileceğin tek şey burada olduğun ve yaşadığındır…

Nitekim bu dünya harikalarla doludur. Etrafına baktığında beni görecek ve hissedeceksin. Neden daha fazla mucizeye ihtiyacın var ki?

Beni dışarıda ararsan bulamazsın.

Beni sadece kendi içinde bulursun…’

Sonuç olarak genç adam ; ‘Doğaya daha yakından bak , o zaman her şeyi daha iyi anlayacaksın…’