Dolar $
32.58
%0.21 0.07
Euro €
34.98
%-0.01 -0
Sterlin £
40.78
%-0.03 -0.01
Çeyrek Altın
4016.74
%0.61 24.23
SON DAKİKA

Deprem'in felsefesi

Deprem , dünyanın insanları cezalandırmak için kullandığı bir yöntem midir?

Bunu elbette ki aklı başında hiçbir mühendis düşünmez olsa olsa felsefecilerin aklına gelebilecek türden bir muziplik olarak değerlendirebilirsiniz ?

Ancak size katılmadığımı belirtmek isterim !

Bana göre 8,5 milyar uslanmaz insan , yaşlı ama bilge dünyanın öyle bir dengesini bozdu ki bu rahatsızlığa tepki verme zaruriyeti hasıl oldu demek daha doğru olur .

Ağaçları kesip ormanları ortadan kaldırırsanız , yağmur yağdığında heyelan olmasını engelleyemezsiniz . 

Derelerin güzergahına binalar yaparsınız , sel olduğunda insanların boğularak ölmelerini engelleyemezsiniz.

Sanayi ve evsel tüm atıkları maliyetten dolayı arıtmadan denize gönderirseniz . Deniz sıcaklığı mevsim normallerinin üzerine çıktığında müsilajın her yeri kaplamasını engelleyemezsiniz .

Ormanlık alanlarda piknik yapıp cam kırıklarıyla dolu atıkları bu alanlarda bırakırsanız sıcaklıklar mevsim normallerinin üzerine çıktığında yangın çıkmasını engelleyemezsiniz.

Yeteri kadar yangın söndürme uçağınız yoksa yangınlara zamanında müdahale edemezsiniz .

Çığda kar altında kalan bir bölgeye bu konuda tecrübesiz bir kurtarma ekibi gönderirseniz . Bölgede ikinci bir çığ oluşmasını engelleyemezsiniz.

Çığda hayatını kaybeden insan sayısı , 6,8 magnitüdünde bir depremde hayatını kaybeden insan sayısından daha fazla olan bir ülke herhalde dünyada pek yoktur …

Havada şimşekler çakarken yağmurdan ıslanmamak için ucu sivri bir şemsiyeyle dolaşırsanız üzerinize yıldırım düşmesini engelleyemezsiniz.

Depremin çok güçlü olduğunu hissettirdiği ve jeolojik risklerini önceden bildiğiniz bölgelere hiçbir zemin iyileştirme çalışması yapmadan binalar inşa ederseniz deprem olduğunda meydana gelecek maksimum can kaybını engelleyemezsiniz.

Zamanında , Adapazarı kent merkezine jeolojik altlık çalışma yapılsaydı zaten şehir merkezinin o bölgeye kurulma ihtimali pek mümkün değildi .

İşte aynen böyle oldu her şey …

17 Ağustos 1999 tarihinde gece 3:02’de yerin 17 km. altında meydana gelen kırılma yaşanmadan öncede maalesef Jeofizik Mühendisleri bu depremin olma ihtimalinin çok yüksek olduğunu defalarca belirtmiş ancak bu uyarılar kimsenin umurunda bile olmamıştı . İnsanlar o günlerde hangi önemsiz işlerle uğraşıyorlardı inanın hatırlamıyorum bile , oysa o depremin episantr noktası İstanbul’a 200 km. mesafede olmasına rağmen sadece bu güzel şehirde , 981 kişi hayatını kaybedecekti . Bu depremde devletin resmi rakamlarına göre 18.374 kişi hayatını kaybetmesine rağmen bana göre bu rakam gayri resmi 40.000 kişiydi .

Şuan ülkenin bu konudaki en önemli bilim insanlarıyla depremi konuşsak İstanbul’da 200,000 binanın depremden ciddi etkileneceğini bunlardan 48,000 tanesinin kesin yıkılacağını söyleyeceklerinden emin olabilirsiniz.

Bu depremin İstanbul’da şuan olma olasılığı yaklaşık olarak %70 iken ve her yıl bu olasılık %2.5 oranında artıyorken , acaba benim bilmediğim ancak insanların bu kadar rahat hareket etmelerini sağlayan şeyin ne olduğu inanın çok merak ediyorum .

Ülkemizde yaşanan afetlerden dolayı hayatını kaybeden insanların ;

%58’i depremlerden , %22’si heyelanlardan , %8’i su baskınlarından , %2’si çığlardan 

dolayı can kaybı yaşadıklarını görüyoruz .

Şimdi biri bana çıkıp da tüm bu yaşanan afetlerin altında yatan gerçek sebep nedir diye sorsa bir Felsefeci ve aynı zamanında hayatını Jeofizik Mühendisliği mesleğine adamış , sektörde binlerce zemin etüdü yapmış , yüzlerce geoteknik zemin iyileştirme projesinin uygulamasını yürütmüş , bu konuda üniversitede ders vermiş , sıradan bir Türk vatandaşı olarak şunu söyleyebilirim. 

Evet , yaşlı ancak bilge dünya bizi , ona yaptıklarımızdan dolayı cezalandırıyor…

Çünkü biz tüm bu yaptıklarımızı ve sonuçlarını bilerek ama önemsemeyerek  3 maymunu oynamaya devam ettik .

Einstein’ın en çok önemsediği filozof olan  Spinoza , şuan  mezardan çıksa ve 8,5 milyar uslanmaz insanın bu güzel dünyaya yaptıklarını görse herhalde başımıza gelen hiçbir felakete şaşırmazdı …