Dolar $
32.42
%-0.32 -0.1
Euro €
34.96
%-0.34 -0.12
Sterlin £
40.51
%-0.75 -0.3
Çeyrek Altın
4092.28
%0.61 24.65
SON DAKİKA

Dante Alighieri ile İlahi Komedya üzerine konuşmak

Dante Alighieri, 1265 yılında Floransa'da doğar. İtalyan ozan ve siyasetçi olarak kabul edilir. En iyi bilinen eseri ahirete yapılan bir yolculuğu anlattığı ilahi komedyadır. Bu eseri Cehennem, Araf, Cennet isimlerinde üç ciltten oluşmuştur .

Bu eser dünya edebiyat tarihinin en büyük eserlerinden biri kabul edildiği gibi modern İtalyancanın da temelini oluşturur.

Günümüzde de Dante etkisini göstermeye devam eder. Örneğin, İtalya’daki metal 2 Є’nun tura kısmında onun resmi bulunur.

Dante, her ne kadar yüksek öğrenime devam edemese de kendi kendine okumaya ve öğrenmeye devam etmiştir. Öğrenmeye büyük bir tutkusu olduğu bilinir. Latin ve Yunan şairlerinin dışında dönemin İtalyan şairlerini de okumayı ihmal etmez. Ayrıca astronomi, resim ve felsefe konularında da kendini geliştirir.

Dante denince ilk akla gelen isim şüphesiz onun sonsuz aşkla bağlandığı Beatrice olacaktır. Zira Beatrice kitabın cennet bahsinde , onu cennette karşılayacaktır.

Kafamdaki tüm soruları birleştirip aslında bu kitabıyla bize ne anlatmak istediğini sormak üzere zaman makinamı çalıştırarak ölmeden hemen öncesine 1321 yılına Floransa’ya gitmek istiyorum.

-Üstadım çok uzaklardan geliyorum. Seni ve eserlerini okumuş ve takdir etmiş bir hayranın olarak bana göre en önemli eserin olan İlahi Komedya’da aslında bize ne anlatmak istediğini öğrenmek istiyorum?

-Kim olduğunu bilmesem de yeni bir şey öğrenme merakını takdir ediyorum. İstersen Floransa sokaklarında yürürken konuşalım bu konuyu. 

Kitabım genel olarak, Papa VIII. Bonifazio tarafından günahların bağışlanma yılı ilân edilen 1300 yılının paskalya haftası boyunca bedenen yaptığım âhiret yolculuğudur. 

Otuz beş  yaşında iken 7 Nisan Perşembe’yi 8 Nisan Cuma’ya bağlayan kutsal gece sabaha karşı uyku sersemi olduğum için nasıl gittiğimi bilemediğim Kudüs yakınlarındaki karanlık bir ormanda buldum kendimi ve buradan Latin şairi ve Ortaçağ’da aklın sembolü sayılan Vergilius’un mihmandarlığında cehenneme indim; orayı gördükten sonra yine Vergilius’la birlikte a‘râfa geçip bir ara bize katılan şair Statius’un refakatiyle burayı da gezdim; ardından cennete ulaşarak genç yaşta ölen sevdiğim kız Beatrice tarafından karşılandım ve cenneti meydana getiren dokuz kat gökte dolaştırılıp; en sonunda da Hz. Meryem’in aracılığıyla arş-ı a‘lâda Allah’ın cemâlini müşahede etmek mazhariyetine nâil oldum.

Cehennem bahsi, dünyanın merkezine doğru inen ve bir huni gibi gittikçe daralan dokuz kat gökten oluşmaktadır bana göre, her katta suçlulara aşağı doğru gittikçe ağırlaşan işkenceler yapılmaktadır. Başlıca suçluların işledikleri suçun ağırlık derecesine göre sıralanması şöyledir: Korkaklar, şehvet düşkünleri, oburlar, cimriler, müsrifler, sapık tarikat mensupları, zalimler-katiller, intihar edenler, Allah’a karşı gelenler, homoseksüeller, tefeciler, kadın satıcıları-arabulucular, dalkavuklar, para canlıları, rüşvet yiyenler, kâhinler-falcılar, hırsızlar, ikiyüzlüler, nifak çıkaranlar, bölücüler, simyacılar, kılık ve sima değiştirip insanları aldatanlar, kalpazanlar ve sırasıyla hısım-akrabalarına, vatanlarına, misafirlerine, velinimetlerine ve kutsal imana ihanet edenler.

A‘râf ise, okyanuslar ortasındaki bir ada üzerinde yer alan dünyanın en yüksek dağıdır. Koni şeklinde ve yedi kat olan dağın son katı yeryüzü cennetidir ve buradan on katlı gökyüzü cennetine geçilir. A‘râfda affedilmeye hak kazanmış, fakat Allah’ın sevgili kulları arasına girebilmek için geçici bir süre çile çekmeleri gereken günahı az kişiler bulunmaktadır. A‘râfda suçların ve karşılığı cezaların ağırlığı cehennemdekilerin aksine yukarı çıkıldıkça azalmaktadır. Buradaki insanlar sırasıyla aforoz edilenler, son nefeste tövbe edenler, savaşta veya cinayetle öldürülenler, kibirliler, hasetçiler, öfkelerini tutamayanlar ve  tembellerdir.

Cennet ise, ortaçağ astronomisinin gök telakkisine paralel olarak yedi gezegen (Ay, Merkür, Venüs, Güneş, Mars, Jüpiter, Satürn) ve sabit yıldızlar gökleriyle hareket ettirici (diğerlerini döndüren) gök ve arş-ı a‘lâdan oluşmaktadır. Arş-ı a‘lâ saf nurdan ibaret, maddeden arınmış, mutlak sükûn diyarı olan rabbin katıdır. Cennetin güzellikleri ve içinde bulunanların mertebeleri yükseldikçe artar. En alt kattakiler dış etkiler sebebiyle kulluk sözünde duramamış, kendi istekleri dışında günah işlemiş kişilerdir; onları sırasıyla iyilik severler, âşıklar, âlimler, şehidler, âdil hükümdarlar, ilâhî aşka dalmış olanlar, azizler, melekler, Allah ve insanlarla melekler arasından seçtiği maiyet erkânı takip eder.

Sonuç olarak bu kitabı yazarken aslında, insanların yaşamlarında yürüdükleri yola karşılık, varacakları yeri önceden görmelerini istedim yabancı…