Dolar $
32.44
%-0.19 -0.06
Euro €
34.8
%-0.51 -0.17
Sterlin £
40.74
%-0.35 -0.14
Çeyrek Altın
3934.67
%-0.1 -4
SON DAKİKA

Antakya sokakları bomba atılmış Gazze sokakları gibiydi…

Bu hafta, deprem bölgesindeydim. Hatay'da, Antakya ve İskenderun ilçelerinde az ve orta hasarlı binaların güçlendirilmesi için deprem analizleri ve zemin etütlerinin arazi çalışmaları nedeniyle gitmiştim.

Ancak maalesef Antakya sokakları bomba atılmış Gazze sokakları gibiydi…

Depremin üzerinden 8 aydan fazla süre geçmesine rağmen halen dokunulmamış bina enkazları ile karşılaştım. Bazı yerlerde hafriyat kamyonları ve katolar çalışıyor, yıkılan binaların demirlerini ayrı yerde biriktirip adeta çimentodan kaleye dönüşen enkazları ağır bir beton dumanı içerisinde insanların yok olan hatıraları ile kamyonlara yükleyip bölgeden uzaklaştırıyorlardı. Bir taşın üzerine oturup yok olan şehrin dumanına bakarak ağlamamak için kendimi zor tutarken, İstanbul’da başına geleceklerden habersizce sıradan hayatlarına devam eden insanları, Antakya’nın yıkık adeta depremin yok ettiği sokaklarında dolaştırarak başlarına neler gelebileceğini görmelerini istedim, bir an için…

Bu durumdan etkilendiğimi gören Antakyalı bir mühendis elini yavaşça omzuma koyarak bana bir sigara uzattı. Alerjik astımım olmasına rağmen sigarayı yakarak bu bölgede ölen tüm insanlar için hiçbir şey yapamadığımdan dolayı kendimi cezalandırmak üzere içime çektim. Sonra o mahallede oturan ve hayatta kalan başka bir depremzede bu sokağın bölgenin en gözde sokağı olduğunu ve dairelerin 20 milyondan satıldığını anlattı ve depremin oluş anına geri dönerek ve sıklıkla duraksayıp sesi titreyerek ölen akrabalarını ve ailesini enkazdan nasıl çıkardığını anlattı…

Sonrasında sadece Hatay’da depremin olduğu ilk hafta belediye başkanının 200 bin ceset torbası siparişi verdiğini söyledi…

Bakınız, depremden yaklaşık 11 il ciddi anlamda etkilendi ancak en fazla etkilenen yer Antakya, Samandağ ve Defne bölgesi idi zira bu bölgede ölçülen en yüksek yer ivmesi değeri PGA: 1,373 G. idi. Oysa, TBDY - 2018’e göre en kötü zemin için yer ivmesi değeri 0,5 G. olarak belirlenmişti. 

1999 depreminde ölçülen en yüksek yer ivmesi değeri PGA: 0,391 G. idi. Elbette ki bu durumun acı bir sonucu olacaktı. Ve öylede oldu maalesef. Her ne kadar resmi devlet kayıtlarına göre ölü sayısı 50 bin olarak açıklansa da aslında gerçek ölü sayısının 11 ilde cep telefon hattı ve banka kartı iptal olan 300 binden fazla kişinin olduğunu bize gösteriyordu. Seçimin yaklaşması nedeniyle ölü ve yaralı sayısının tıpkı kovit ölü sayısında olduğu gibi bilinçli olarak eksik açıklandığını görüyoruz. Oysa 8 ay sonra bile bölge savaş sırasında bomba atılmış gibi dururken, televizyonlara baktığımızda tek haberin Gazze’deki görüntüler olması kendimi tuhaf hissetmeme neden olmuştu.

Kendi topraklarındaki yıkımı yok sayıp adeta deprem haberlerinin tamamına sansür uygulayan başka bir ülke var mıdır dünyada inanın bilmiyorum.

Şimdilerde tarihin en büyük depremini İstanbul’da beklerken halen elle tutulur bir güçlendirme ve dönüşüm programının uygulamaya geçirilmediğini görüyoruz. İnsanlar maddi sıkıntılarla boğuşurken bu güçlendirme ve bina dönüşüm işini parası olmayan vatandaşların kendi başlarına çözemeyeceği açık bir gerçek olarak Demokles’in kılıcı gibi sallanıyor tepemizde.

Elbette ki İsrail’in masum Filistinlilere uyguladığı bu soykırımı haklı görmüyorum tasvipte etmiyorum ancak dün benimle Antakya sokaklarında dolaşsaydınız eğer inanın bana fazlasıyla hak vereceğinizi düşünüyorum. Adeta yer altında 7 km.’den yüzlerce defa bombalanmış bir şehirden onlarca ulusal kanal tek bir görüntü vermezken, çadırlarda, konteyner mahallelerde insanlar kışı nasıl çıkaracak belli değilken herkes Gazze’yi izliyor ekranlardan sosyal medyada birbirini gaza getirmeye çalışan radikal dinciler, adeta Mehmetçik yarın sabah bölgeye gitsin diye koro halinde paylaşımlarda bulunurken merak ediyorum bu çok hassas arkadaşların kaç tanesi askerliğini nizami olarak yapmıştır?

Bunu, askerliğini 16 ay Asteğmen olarak yapıp son 21 gün Teğmen rütbesiyle tamamlayan bir kardeşiniz olarak yazıyorum…

Yani, haksızlıklara hepimiz tepki gösterelim ülke olarak susmamız asla mümkün değil ancak terzi önce kendi söküğünü dikmelidir bence…