Dolar $
32.22
%0.03 0.01
Euro €
35.04
%0.15 0.05
Sterlin £
41.03
%0.08 0.03
Çeyrek Altın
4109.57
%0.06 2.28
SON DAKİKA

Zemin etüdü, bina ve deprem ilişkisi

Son zamanlarda depremin iyice unutulduğunu görüyorum ve bu kabullenme sanki öğrenilmiş bir çaresizlikmiş gibi geliyor bana.

Maalesef bu sonuç rahatsız edici. Zira deprem anında oluşan o ürkütücü derin uğultu sanki ülkemin üzerine çökmüş gibi. Hani siz bir şeyin düzeleceğine olan inancınızı kaybedersiniz ve kabullenirsiniz ancak o şeyin düzelmediğinde vereceği zarar hiç azalmaz ya, tam da işte böyle bir öğrenilmiş çaresizliğin hakim olduğu bir dönemdeyiz bu günlerde…

Bazı şeyler düzeltilip sürekli iyileşiyormuş gibi imgesel bir meltem esse de, değişen çok da fazla bir şey yok aslında.

Ekonomik krizle boğuşan vatandaşlarımız kışa girerken ay sonunu nasıl getireceklerini düşünürken Marmara deniz tabanının altında, yaklaşık 17 km derinlikte kış uykusuna yatan bir yılan gibi uyanmayı bekleyen ciddi bir canavarın soluğunu ensemizde hissediyoruz. Ara sıra meydana gelen depremlerle onun kıpırdanması bizi korkutsa da bu fayın bir gün uyanarak tüm Marmara Bölgesini kana bulayacağı ve bir ülkenin kaderini değiştireceği günler hiç de uzak değil. Her ne kadar bazı kahin yerbilimci hocalar yakın zamanda bir deprem beklemiyoruz dese de bu riski yok saymanın ve deprem güvensiz binalarda yaşamaya devam etmenin hiç birimize bir fayda sağlamayacağı ortada.

Peki o zaman, bugün neden zemin etüdü, bina ve deprem ilişkisinden bahsetmek istedim?

Bakınız, İstanbul’da bulunan yaklaşık 1 milyon 200 bin binanın %70’i 1999 öncesi yapılmış olan eski tip binalardan oluşuyor. Yani, yaklaşık 840 bin bina, hiçbir zemin etüdü çalışması yapılmadan inşa edilmiş…

Ve maalesef, 1999 öncesinde ülkemizde bina önem katsayısı yüksek yapılar dışında

(hastaneler, okullar gibi), hiçbir konutta zemin etüdü yaptırma zorunluluğu yoktu. Ve biz ülke olarak bir şeyi yapmak zorunda değilsek asla yapmayız.

Yazılı olmayan ancak herkesin bildiği bir kuraldır bu…

Peki o zaman, zemin etüdü neden önemlidir?

Zemin etüdü, bina yapılmadan önce o binanın o zemine hangi koşullarda yapılması gerektiği ile ilgili çok hayati verileri bilmemizi sağlar ve hatta statikçiye kılavuz olur.

Bu verileri kısaca sizleri de sıkmadan özetlemek isterim:

*Yapılacak sondaj, sismik, arazi ve laboratuvar deneyleri neticesinde aşağıdaki sonuçların hesaplanarak bir araya getirilmesiyle oluşur zemin etüdü.

*Taşıma gücü, binanın zemine aktaracağı yükün yaratacağı, maksimum emniyet gerilmesi yani, metre kareye düşecek yük miktarı.

*Düşey yatak katsayısı; zeminin düşeyde yer değiştirmeye karşı göstereceği direnç.

*Yapılacak Jeofizik sismik ölçüler, Vp ve Vs dalgalarına göre zeminin tüm dinamik parametrelerini hesaplamamızı sağlarken, Vs30 kayma dalgası hızına göre zemin sınıfını da bilmemizi sağlar.

*Sondajlar yapılırken uygulanacak presiyometre deneylerinde zeminin düşey olarak mukavemetinin nasıl değiştiği.

*Sondajlar yapılırken yapılacak olan SPT (Standart Penetrasyon Testi) ile zeminin 1,5 m.de bir mukavemetinin nasıl değiştiği.

*Yeraltı suyu seviyesinin belirlenmesi.

*Zeminin kohezyonu düşükse, oturma analizi yapılması.

*Zeminde eğer yeraltı suyu yüzeye yakınsa ve zemin kumlu ise sıvılaşma analizi yapılması.

*Binanın yapılacağı yer merkezde olacak şekilde 100 km. yarıçaplı bir daire içerisinde deprem tehlike analizi yapılması.

*Eğer bina eğimli bir yere yapılacaksa şev stabilite analizi yapılması.

*Zeminde olası bir problem varsa zemin iyileştirme projesi hazırlanması için bizi uyarır.

Tüm bu veriler, jeofizik, jeoloji ve inşaat (geoteknik) mühendislerinin hesaplarına göre oluşan ve sonunda altına imza atarak teknik açıdan sorumlu olduklarını beyan ettikleri ve adına zemin etüdü denilen çok önemli bir raporda toplanır.

Bakınız, 6-7 Şubat 2023’de meydana gelen depremlerde yıkılan binaların %98’i 1999 öncesi inşa edilen binalardı ve bu binaların hepsinin ortak özelliği ise hiçbirinde zemin etüdü yapılmamasıydı.

Zemin etüdü, bina ve deprem ilişkisi işte bu nedenle hayati önem taşımaktadır…