Dolar $
32.95
%-0.01 -0
Euro €
35.9
%-0.21 -0.07
Sterlin £
42.46
%-0.28 -0.12
Çeyrek Altın
4144.88
%0.99 39.96
SON DAKİKA

FARABİ'nin ideal devlet anlayışından 2024'de elimizde kalanlar

Fârâbî (872-951), 8 ve 13 yüzyıllar arasındaki İslam'ın Altın Çağı'nda yaşamış ünlü filozof ve bilim insanıdır. Aynı zamanda gök bilimci, mantıkçı ve müzisyendir. Mantık ilmine yapmış olduğu katkıları ve düzenlemeleri sayesinde Fârâbî Orta Çağ İslam aydınları arasında Muallim-i Sânî olarak bilinir. Farabi'nin hayatı, halefi olduğu Kindi gibi çok az bilinir. Bağdat, Halep ve Mısır'da bulunduğu, hayatının önemli bir kısmında Halep'teki Şii Hamdani hanedanı tarafından desteklendiği bilinmektedir. Etnik kimliği tartışmalıdır. Kimi kaynaklara göre Fars kimilerine göre Türk kökenlidir. 

Ancak Farabi, bütün eserlerini Arapça yazmıştır. Farabi Aristo'nun temel eserlerinin birçoğunu Arapçaya yeniden çevirmiş, bu eserlerin daha iyi anlaşılabilmesini sağlayan şerhler yazmıştır. Bu yanıyla hem İslam dünyasında antik felsefenin anlaşılmasını sağlamış hem de Arapçanın bir felsefe dili hâline gelmesine büyük bir katkı yapmıştır. Büyük filozof Fârâbi’nin ortaya koymuş olduğu ideal devlet tasavvuru hiç kuşku yok ki, ulaşılmak istenen önemli bir amacı ifade etmektedir. Bu amaç ifade edilirken dini ve felsefi unsurlarla da desteklenmektedir. Fârâbi, toplumu ve toplumun en küçük yapıtaşını oluşturan bireyleri önemsemiş, toplumsal yapının siyasal açıdan verimli bir biçimde işlemesini birey esaslı bir yapıya bağlamıştır. 

O’na göre; beşeri topluluk insanın dünyevi ve uhrevi mutluluğa erişmesini hedef alan yüce bir gaye için araçtır. Mutluluk erdemlerinin toplumsal düzeyde varlık ve yaygınlık kazanması ise devletin başında icracı konumunda olan filozof-başkan aracılığıyla olmaktadır. Bu açıdan, eserin temel problemi olan insanın mutluluğu ahlaki ve psikolojik olmaktan ziyade daha çok siyasal bir içeriğe sahiptir. Fârâbi, güzel fiil, hayır, mutluluk ve bilgi arasında daima bir bağ kurmaktadır. Erdemli toplumu mutluluğu gaye edinen, bu uğurda güzel fiiller icra eden hayrı işleyen bir bilgi toplumu olarak tasvir etmektedir. Antik Yunan düşünürlerinden Platon ve Aristoteles de sosyal ve bireysel açıdan erdem kavramı üzerinde durmuştur. 

Platon ve Aristoteles, Fârâbî ile benzer biçimde, devletin en üst mertebesine yerleştirdiği filozof yöneticinin erdemlerin en üstünü olan bilgeliğe sahip olmasını istemiş, yöneticinin öncelikli görevinin yurttaşların erdemli hale getirilmesi olduğunu belirtmiştir. Düşünürlere göre; “adalet” en üstün erdem olup diğerlerini de içine almaktadır ve politik düşünme erdemi ile ahlaki erdemler karşılıklı olarak birbirini gerektirmektedir. Türk-İslam tarihi göz önüne alındığında topluma ve devlete ilişkin olarak ortaya konulan eserlerin temel konusu da adaletin nasıl gerçekleştirileceği olmuştur. Bu bağlamda Fârâbî’nin “İdeal Devlet” adlı eseri, bu amacı güden eserlerin başında geldiği için en iyi şekilde özümsenmelidir. Daha adaletli bir dünya, Fârâbî’nin anlatmaya çalıştığı gibi daha erdemli ve mutlu olacaktır. 

Erdem, mutluluk gibi hedefler, adaletsiz bir anlam ifade edememekten öte, adalet olmadan var olamayacaklardır. Erdemli devletin parçaları ve mertebeleri evrensel kozmik yapı gibi sevgi ve inanç birliğiyle bir araya gelmektedir ve adaletle sağlamlaşarak varlığını idame ettirmektedir. Antik Yunan Felsefesinden büyük ölçüde etkilenen Fârâbî devletin temel amacını akıl ve bilgelik yoluyla mutsuzluğu en aza indirgemek olarak ortaya koymuştur. Siyasi düzen ile kâinat düzeni arasında bir özdeşlik kurma yoluna giderek siyaset anlayışının temeline bireyi oturtmuştur. O’na göre; bireyler ancak yaratılış gayelerine yönelik fonksiyonları icra ettikleri takdirde mutluluğa erişecekler, erdem de mükemmel ve kâmil bir toplumda varlık kazanacaktır. 

Siyaset ve ahlakı pratik bilim veya felsefenin kapsamına dâhil eden düşünür erdemi politik amaçların bir aracı olarak görmektedir. Bakınız, devletin geleceği ve bireyin mutluluğunun sağlanabilme koşulunda ki en önemli yapı taşının adalet olması çok manidardır. 2024’de ülkemizde dahil olmak üzere, Dünya’nın en çok konuştuğu ve en çok yok saydığı siyasi argüman, maalesef adalettir. Elbette ki bu ortamı sağlayacak filozof bilgeliğinde liderlerin olmayışı, bana göre en büyük eksikliktir. Farabi, devlet için mutluluğun şifresini 10 asır önce vermesine rağmen, üzülerek itiraf etmek isterim ki, haklı olanın değil de güçlü olanın galip geldiği adaletsiz bir ülkede yaşayan insanlar asla mutlu olamayacaklardır…