Dün asrın felaketinin 2. yıldönümü 6 Şubat'tı. En ağır acıyı yaşadığımız, yüreklerimizi yakan felaketin yıldönümü... Depremde en ağır hasarı en büyük kaybı verdiğimiz Hatay yeniden ayağa kalkmaya hazırlanıyor.
Başlık gerçek ve de acı! Zehir gibi bir hafta yaşadık, yaşıyoruz... 21 Ocak 2025 Salı sabah, 78 masum insan için hiç olmadı.
İşim gereği fazlasıyla uçan yolculardan biri olarak ki havacılık sektörünün ekonomiye olan yansımalarını da çok yakından takip edenlerdenim...
Yine niyetlendiğim yazımı yazamayacağım bir yazıdır aşağıda okuyacaklarınız. Zira dünya ve ülke gündemi öylesine dolu ki hem siyasi hem de ekonomik anlamda rekor seviyesinde bir gündem içerisindeyiz.
Düşündüğüm başlık asla böyle değil di ama gündem eline aldı resmen 3 gündür hepimizi. Yeni bir sayfa açtık 3 gün önce yepyeni bir yıldan. Ve de hızlı başladı dünya 2025'e.
Nasıl geçti yazının başı ama aslı Nasılda geçti baştan söyleyeyim. Geldik yılın sonuna, 2024'ün son yazısı evet. Klişe başlıklar, cümleler olur elbet. Eskiden almanakları biriktirirdim.
Bu haftanın en önemli başlığı elbette ki Esat ve Bass rejiminin 61 yıl sonunda sona ermesiydi. Ortadoğu'nun haritasının değişimlik sürecine en son eklenen halka da bu oldu diyebiliriz. Peki şimdi ne olacak sorucu tüm dünya da akıllardaki tek soru aslında Suriye için.
Hani meşhur bir söz vardır "Gelen gideni aratır" diye... Görünen o ki sık kullanacağız bu cümleyi özellikle Ocak ayı sonuna doğra 2025'te. Beklentiler iç açıcı değil. 2025 zor bir yıl olacak.