SON DAKİKA

Yeni bir Keşmir krizi

Sokaktaki insan elbette şöyle diyordur: Sanki hiç sorunumuz yokmuş gibi capcanlı bir Keşmir sorunumuz oldu.

Keşmir, iki nükleer komşunun yaptığı dört savaşın üçünün odak noktası olduğu için Güney Asya’yı diken üstünde tutuyor. Diken üzerinde olanlardan biri de Güney Asya’nın kalbinde yer almasa da çeperinde bir kaos noktası olarak duran Afganistan olmalı. Dolayısıyla yeni Afganistan’a yatırım yapanların yatırımlarının kazanç ve maliyetlerini etkileyebilecek gelişmeler yaşanabilir.

Güney Asya dengeleri

Ayrıca biliyoruz, Güney Asya dengeleri hiçbir zaman tamamen Güney Asya dengeleri olmadı. Bu nedenle zaten Hindistan, ABD’nin en özel ortaklarından biri. 22 Nisan saldırısı Vance, Hindistan’da Modi’yi ziyaret ederken gerçekleşti. Zamanlama açısından sembolik bir mesaj verilmek istenmiyorsa dahi bu tesadüf Hindistan-ABD ilişkilerinin, ABD’nin Hindistan’a, Yeni Delhi’nin stratejik adımlarında desteğinin öneminin dosta-düşmana hatırlatılması bakımından kritikti. ABD-Hindistan ilişkileri, Washington Delhi’ye kritik bazı konularda (örneğin nükleer işbirliği) çok cömert davrandığı için ve ABD siyasi sisteminde Hint kökenli diaspora önemli bir oy kaynağı olduğu için özel ama yine de Hindistan kimi konularda özgür davranabilen bir aktör. Rusya ile ilişkileri kopartmamaya özen gösteriyor, BRICS platformunun bir parçası yani ABD dışı dünyanın ve Küresel Güney’in merkezlerinden biri, Güney Asya’nın hegemonik gücü olmak gibi amaçlar Hint milliyetçiliğinin rüyası olmaya devam ediyor ve ticaret savaşlarından etkilenen bir aktör olarak şikayet etme şansını kimi zaman Washington’a karşı kullanıyor. Tüm bu nedenlerle ikili ilişkileri yükseliş ve düşüşlerle işaretlense de ABD-Pakistan ilişkisi dengeleyici önemini hem Washington’un hem de İslamabad’ın gözünde koruyor. Pakistan’da iç-dış politika tamamen bir denge oyunu üzerine kurulu. Bu dengede Çin, ABD, Suudi Arabistan ve Körfez ve elbette Türkiye, Pakistan politika yapıcılarının gözetmek zorunda oldukları başkentler. Zaten, 22 Nisan saldırıları da Modi’yi Suudi Arabistan, Şerif’i Türkiye ziyaretleri esnasında yakaladı. Her şey tesadüf bile olsa küresel ve bölgesel rekabetin farklı aktörleri ile sürekli temasta olan, kabiliyetleri nedeniyle stratejik dengelemede “artı” olarak hesaplanan iki aktörün savaş beklentisine girmesi arkada yeni Soğuk Savaşta ya da Büyük Ortadoğu yeni Soğuk savaşında bir şeyler mi oluyor sorusunun sorulmasına neden oluyor. Neticede her iki soğuk savaşta da bazı aktörler harita/sınır değiştirici adımlar atabiliyorlar. Büyük güçler revizyonistken orta büyüklükteki bazı güçleri korku ve toprak vaadi üzerinden revizyonist haneye çekmek isteyenler olabilir. Keşmir meselesi bu tür bir okuma yapmaya maalesef izin veriyor.

Keşmir ve milliyetçilikleri

Öte yandan Trump’ın söylediği üzere Keşmir meselesi bir mesele, buralar sorunlu topraklar. 1947’den itibaren Hindistan’ın ve Pakistan’ın bölünme süreçlerinin gösterdiği üzere Keşmir sorunu çözülmüş bir sorun da değil, donduruluyor, uyutuluyor filan ama içten içe Keşmir’in kontrolünün sıkılaşması ile ilgili BJP’nin izlediği politikalar Keşmir milliyetçiliğini de ayakta tutuyor. Hindistan’ın tüm Keşmir’i kontrol etme hayali sadece BJP milliyetçiliği ile de açıklanamaz. Kongre Partisinden de 22 Nisan saldırıları sonrası oldukça güçlü teröre karşı mücadeleyi aşan, Keşmir’in tamamen kontrol edilmesine yönelik söylemler geldiği unutulmamalı. Yine de 22 Nisan saldırısı BJP’nin prestijine yönelik bir saldırıydı. Bilindiği üzere Keşmir’in statüsü 2019’da değişti ve özerk karakterini kaybetti. Bugün saldırıyı üstlenen Direniş Cephesi komutanlarının sosyal medya yıldızlığından militan aktivizme yönelmesi de bu tarihlerde gerçekleşiyor. 2019’dan itibaren BJP, Hindistan kontrolünde olup, özerkliğini yitirmiş Keşmir için bir “kontrol ve normalleşme” hikayesi anlatıyor. Bu hikaye Keşmir’in özellikle belirli kısımlarının bir “İsviçre’ye” çevrilme hikayesi. Bu hikaye yabancılara oturum ve çalışma izni verilmesine dayanıyor. Keşmir dışı sermaye ve nüfus Keşmir’e giriyor, saldırının gerçekleştiği yer gibi çayırlıklara yayılıyor, balonlar uçuruluyor, paraşütlerle atlanıyor, piknik yapılıp, huzur içerisinde sanki Keşmir sorunu halledilmiş gibi çaylar içiliyor. Keşmir milliyetçiliğine göre Keşmir'in demografisini böyle böyle değiştirirken, turizm ve yeni yatırımlar üzerinden gelen para ile Keşmir milliyetçiliğinin direnişi kırılıyor. Bu aslında Direniş Cephesinin neden resmi makamlardan turistlere/siviller yönelik şiddette ve terör eylemine kaydıklarını da açıklıyor. Zamanında işkence ve yok etme üzerinden bastırılmaya çalışılan Keşmir bağımsızlık/ayrılma mücadelesi- ki bu bastırma girişimleri çok başarılı değildi- para ve huzur üzerinden daha etkili bir biçimde bastırılmaya, Keşmir tamamen kontrol altına alınmaya çalışılıyor.

Hindistan-Pakistan gerginliğinde ne olur?

Direniş cephesinin üstlendiği terör eylemi bu açıdan dini bir eylem olmaktan ziyade milliyetçi bir eylem. Ama işte Hindu milliyetçiliğinin, karşıt milliyetçilikleri din üzerinden tanımlama gibi bir yaklaşımı var. Pakistan-Keşmir milliyetçiliği bağlantısı da malum, bu nedenle Yeni Delhi’ye göre Direniş Cephesi, Pakistan radikal hareketlerinin, İslami radikalizmin bir uzantısı. Ayrıca BJP, sadece kendi milliyetçi tabanının değil muhalefetin de baskısı altında. Modi’ye Keşmir sorunu halledilmeli deniyor. Hindistan İndus Anlaşmasından çekilmek dahil sert tedbirler açıklayarak Direniş Cephesi’ni değil Pakistan’ı hedef aldı. Burada esas amaç, büyük ihtimalle Pakistan’ı dövmekten/cezalandırmaktan çok, el yükseltme korkusu ile Pakistan’ı caydırıp, Keşmir’i kontrol etmek için harekete geçmek olmalı. Zira her iki aktör nükleer caydırıcılığa sahip olduğu için birbirlerini cezalandırmalarının bir üst sınırı var. Maliyet her ikisi içinde geçerli, fakat caydırıcılık üzerinden Pakistan zayıf bir anında yakalanırsa (biliyorsunuz sürekli bir iç siyasi kriz sınırında geziliyor) Keşmir meselesini, hazır Trump gibi revizyonist bir başkan varken çözmeyi Modi yönetimi düşünebilir. ABD, Rusya ve Çin’in Pakistan’ı kolay kolay gözden çıkartıp, bu tür bir stratejik kayıp yaşamasına izin vereceğini zannetmiyorum. Ayrıca, Pakistan siyasi olarak ne kadar karışık görünürse görünsün esas oyun kurucu ordu genelde işlere hakimdir.  O nedenle Hindistan’ın olası saldırısı Kontrol Sınırının ötesinde birkaç hedefi vurmak veya Pakistan kontrolündeki Keşmir’in ormanlık arazisini bombalamak ya da melez yöntemlerle Keşmir’deki Pakistan makamlarının (güvenlik kuvvetlerinin) hedef alınması gibi sınırlı bir cezalandırma, gün kurtarma operasyonu olabilir. Eğer olaylar bunun ötesinde tırmanırsa ya kontrol kaybolmuş, Hindistan ve Pakistan’ın karşılık direnç gücü yanlış hesaplanmış demektir ya da yeni bir vekalet savaşı isteniyor demektir. Zaten bu olmasın diye Türkiye ve Körfez aktörleri sağduyu ve uzlaşı çağrısı yapıyorlar.