Dolar $
32.57
%0.12 0.03
Euro €
34.79
%0.02 0
Sterlin £
40.65
%0.08 0.03
Çeyrek Altın
4070.39
%0.08 3.03
SON DAKİKA

Yaz geldi normale döndük mü?

"Ekonomi ne olacak, yaz geldi pandemi bitti mi, İsrail de işin suyunu çıkardı" derken dünya dönüyor yıllar geçiyor ve biz hep bir ütopyada yaşamayı hayal ediyoruz. Sokaktan çevirdiğiniz kişiye bir sorun "dünya nasıl düzelir?" Diye. Mutlaka size vereceği bir cevap vardır. Bu konuda mütevazı da davranmaz. Sanırsınız ki, Dünyayı sanki o yönetiyor.

Buradan hareketle bizim de piyasada o kadar çok ahkam kesen dostlarımız var ki. “Dostlarımız” diyorum bir çoğunu tanıyorum çünkü. Evde başka piyasada başka çalıyor pikap. 

Son yıllar değişimi bize hissettiren yıllar olarak tarihe geçecek. Genlerimiz evde ağlıyor. Sizin jenerasyon bizim hayatımızı maffetti diye. Sizin denize girdiğiniz yerlerdeki suya biz ayağımızı sokamıyoruz. Sizin yüzünüzden tarım yapamıyoruz. Yağmur zamanında yağmıyor, bahar eskisi gibi gelmiyor. Aslında yanlış da söylemiyor garibanlar. O kadar haklılar ki. Biz yaşadığımız dünya başta olmak üzere tüm değerlerimizin dibine kibrit çakmışız yakıyoruz. 

Geçen bahardan bu yana ilk kez, ekonomik iyimserlik var havada. Dünya genelinde aşılar hızla yapılmaya gayret ediliyor, yaz tatilleri rezerve ediliyor ve barlar açılıyor. Avrupa Komisyonu, bloğun 750 milyar avroluk kurtarma fonunu açıkladı ve 2021 ve 2022 için büyüme tahminlerini artırdı. Bu nakit, bu yılın sonlarında Avrupa hazinesinde görünmeye başlayacaktır. Bir bütün olarak, AB ‘nin Gayri Safi Milli Hasılası 2021'in sonunda salgın öncesi seviyesine geri dönecek diye tahmin ediliyor. Biz de bu konuda geride kalmadan yeni düzene ayak uydurmaya gayret ediyoruz. Hoş turist gelsin diye bazı tanıtım hataları yapıyoruz ama olsun. Artık ok yaydan çıktı. Kim hasta kim korunuyor kim aşılı kimin ne derdi var karışmaya başladı. Devlet koyduğu kuralları uygulatamıyor. Yasaklı olduğumuz zaman bütün çocuk parkları, Alış veriş merkezleri ve caddeler dolu olup da trafik tıkanır mı? Biz ne yazık ki bunların hepsini yaşıyoruz. Denize serinlemek için giren garibanın hiç mi hakkı yok bir takımın taraftar forması olmadığı için ceza yiyor. Cümle size karılık gelse de yazık demek de yarar var. Şaka bir yana bir iç kargaşa çıkarmak için avuçlarını sıvazlayanlar için ideal bir ülkeyiz. Sen devletinin verdiği kuralı hiçe sayan bir zihniyete sahip olursan yöneticileri de hor görmeyeceksin. Onlar da kanunsuz iş yapacaklar. Çünkü onlar da sensin aslında. 

Böyle gidersek musluk reklamı gibi olacağız. “Aç kapa aç kapa…” Ben evde oturup kurallar neyi gerektiriyorsa onu yapanlardanım. Birçok arkadaşım dalga geçiyor benimle. Ama hayat böyle değil ki.

Değişim geliyor. Daha iyisi için yaşama, öğrenme, çalışma ve iş yapma şeklimizi yeniden şekillendirmek için benzersiz bir fırsatla karşı karşyayız. Etkili yeni bir çağın eşiğindeyiz.

Pandeminin ardından, mevcut sistemin insanları ve gezegeni batırdığına dair büyüyen bir fikir birliği ortaya çıkıyor. Ekonomik ve sosyal eşitsizlik genişliyor ve huzursuzluğa neden oluyor. Bu arada, insan etkileri bizi bir iklim acil durumuna ve biyolojik çeşitlilik krizine sürüklüyor.

Çok dikkatli olmalı gelecek nesillere örnek bir dünya bırakmalıyız.  Aslında Dünyaya dönüş yapmalıyız. 

Geleneksel çiftçilik uygulamalarına geri dönen rejeneratif tarım uygulamalarının büyümesine ve daha sağlıklı toprak, daha iyi biyolojik çeşitlilik ve hatta karbonu kontrol etmeyi düşünmeliyiz.

Bir de, sistemik eşitsizliklerle mücadele eden kesişimsel bir yaklaşım benimsemesi gerekiyor.

Hükümetler ve işletmeler iddialı iklim ve emisyon taahhütlerinde bulunurken, üstel çözümler için yarış devam ediyor. Yatırımlar sektöre akın ederken, markalar için yeni çözümlerin ve fırsatların kilidini açarken, bir iklim teknolojisine hücum artıyor.

Hücum artıyor da yediden yetmişe bu bilinci aşılamamız gerekiyor. Yapılan bir araştırmada;  Dünyadaki insanların % 94'ü daha sürdürülebilir yaşamak için biraz çaba sarf ediyor. % 46'sı sağ olsunlar elinden geleni yapıyor

% 85'i, iklim değişikliğiyle mücadele etmek istiyor, insanların yaşama ve harcama biçimlerini yeniden düşünmeye hazır olmaları gerektiğini söylüyor.

% 80'i sürdürülebilirliğin yoksulluk, eşitsizlik ve sosyal adalet gibi problemlerle ayrılmaz bir şekilde bağlantılı olduğuna inanıyor

% 86'sı artık işletmelerin iklim değişikliği veya sosyal adalet gibi büyük zorlukların çözümünde rol oynamasını bekliyor.

Yani gelecek için mahalleden başlayıp dünyayı eğitmek lazım.