PKK'yı bekleyen 'kara kış' ve çırpınışlar
Suriye'de rejim güçleriyle bazı Arap aşiretleri bir süreden bu yana terör örgütü PKK'nın bu ülkedeki kolu PYD/YPG unsurlarıyla çatışma halinde.
Rejim güçlerine ve Arap aşiretlerine İran destekli gruplar da destek veriyor.
Bu olağandışı bir durum.
Zira şimdiye dek İran destekli güçler Irak’ta olduğu gibi Suriye’de de PKK/YPG unsurlarıyla çoğu kez birlikte hareket ediyordu.
Rejim güçleriyle YPG unsurları arasında da zaman zaman bazı gerilimler yaşansa da onlar da Türkiye’ye düşmanlıkları nedeniyle büyük çatışmalara girmekten kaçınıyorlardı.
Ancak göründüğü kadarıyla Suriye’de bu büyü bozulmaya başlanmış.
Ankara-Şam hattında yürütülen temaslarda ilerleme sağlanmasıyla birlikte rejim güçleri yanlarına Arap aşiretlerinin de desteğini alarak PYD/YPG unsurlarına karşı harekete geçmiş görünüyor.
ABD’nin gerek Irak gerekse de Suriye’de İran destekli gruplara karşı PKK/YPG unsurlarını kullanmaya başlaması nedeniyle Tahran’ın tavrında da değişiklikler oluştu.
Gerek ABD ve İsrail ile yaşadığı gerilim nedeniyle Türkiye’nin desteğine daha fazla ihtiyaç duyar hale gelmesi, gerek PKK’nın giderek daha fazla Washington’un kontrolüne girmesi gerekse de yeni Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan’ın önceki yönetimlere göre Türkiye’ye karşı daha olumlu politikalar izleyeceği yönündeki beklentiler, İran’ın PKK’ya yönelik yaklaşımlarında da değişikliğe yol açmış gözüküyor.
Bunların tümü Türkiye açısından fevkalade olumlu gelişmeler.
Moskova’nın desteğiyle Ankara-Şam ve Tahran hattında ilişkilerin bu eksende yürütülüp ilerletilmesi halinde ABD’nin koruma şemsiyesine rağmen terör örgütü PKK/YPG’nin Suriye’deki alan hâkimiyetinin hızla daraltılması ihtimali çok yüksek.
Terör örgütü PKK ile mücadele konusunda en önemli gelişmelerin yaşandığı yer ise Irak.
Devam eden operasyonlarla ağır zayiatlar verdirilmesinin ötesinde terör örgütüne yönelik kıskaç her geçen gün daha da daraltılıyor.
Bunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçtiğimiz Nisan ayında Bağdat ve Erbil’i ziyareti ve bu ziyaret sırasında varılan anlaşmaların etkisi büyük.
Söz konusu tarihten bu yana Ankara-Bağdat ve Erbil hattında PKK ile mücadele konusunda oldukça olumlu adımlar atıldı.
Dün Ankara’da gerçekleştirilen Türkiye-Irak Yüksek Düzeyli Güvenlik Mekanizması 4'üncü Toplantısı sonrası bu adımların daha üst seviyeye çıkarılması muhtemel.
Hâsılı kelam Ankara’nın Irak’ta Bağdat ve Erbil yönetimleriyle ilişkileri üst seviyelere çıkarma süreciyle paralel olarak Suriye’de de Esad yönetimiyle diyalog sürecine girmesi terör örgütü PKK’nın her iki ülkedeki varlığını sonlandırılmasına yönelik önemli, tarihi gelişmeler yaşanıyor.
Ancak yukarıda belirttiğimiz gibi İran’ın da bu sürecin içinde tutulması oldukça önemli.
Sürecin bu yönde doğru ilerletilmesi halinde önümüzdeki sonbahar ve devamındaki kış, PKK için tarihinin en “kara kışı” olabilir.
Kandil’den ardı sıra yapılan açıklamalar PKK’nın da bu “kara kışı” gördüklerini gösteriyor.
PKK, bu “kara kışa” yakalanmamak bir yandan Avrupa’daki yandaşlarını sokağa dökerek ABD ve bu ülkeleri Ankara, Bağdat ve Erbil üzerinde baskı kurdurmaya çalışırken diğer yandan da Türkiye’de iç karışıklıklar yaratma peşinde.
Bunun için DEM’in düğmesine çoktan basıldı.
DEM Parti, epey süredir bir yandan operasyonların durdurulması çağrılar yaparken bir yandan da Bağdat ve Erbil’i Türkiye ile işbirliğinden vazgeçirmek için girişimlerde bulunuyor.
Bu çabalardan bir sonuç çıkmadığı gibi DEM Parti’nin operasyonlara karşı kendi kitlesini sokağa çekme girişimleri de sonuç vermiyor.
Zira bu partinin tabanı da özellikle 2014-2015’teki hendekler sürecinden bu yana doğrudan PKK’yı sahiplenmeye yönelik sokak gösterilerine itibar etmiyor.
Ancak düğün-dernek gibi kimi etkinliklerde terör örgütü lehine sloganlar atarak, “Kürtlerin düğünlerine, halaylarına, şarkı, türkülerine saldırılıyor” imajı verdirmeye çalışıyor.
PKK elebaşlarından Murat Karayılan geçtiğimiz günlerde terör örgütünün yayın organlarından birine yaptığı bir açıklamada açık bir şekilde düğün ve derneklerde, her yerde kutlamalar yapılırken örgüt lehine sloganlar atılmasını istedi.
DEM Parti yöneticileri de bu yönde çok sayıda organizasyonlar düzenledi ve düzenlemeye devam ediyorlar.
Kuşkusuz kimsenin Kürtçe şarkı söylenmesine halay çekilmesine itirazı olmadığı, olmaması gerektiği gibi Kürtçeye yönelik yasakları kaldıran bir hükümetin buna yönelik olumsuz bir yaklaşımı da düşünülemez.
Belirttiğimiz gibi burada maksat ne Kürtçe şarkı söylemek ne de halay çekmek.
Amaç bu tür etkinliklerde örgüt propagandası yaparak gerilim yaratmak ve kitleleri kışkırtmak.
Önümüzdeki dönemde terörle mücadelede önemli adımlar atılırken bu tür kışkırtıcılıklara karşı dikkatli ve duyarlı olunmasında fayda var.