Ancak, Newton’u ve Einstein’ı dünyada bilmeyen yoktur sanırım.  Klasik fizik ve modern fiziğe bu iki bilim insanının yaptığı katkıları kimse inkar edemez çünkü…

Vermeye çalıştığım mesaj çok net aslında…

İşte bu nedenle bilim çok önemlidir, bilim insanı çok kıymetlidir. Doğanın en büyük yasasıdır bu hiç değişmez, en az bulunan ve en çok işe yarayan şeyler en kıymetlidir…

Bu durumu sizce ülkemiz açısından nasıl değerlendirmeliyiz?

Bakınız, ülkemizde 208 tane üniversite var ancak araştırma ve geliştirmeye ayrılan bütçe inanılmaz düşük:

Amerika: 6500

Rusya: 800

Japonya: 726

Çin: 2138

Almanya: 380

İngiltere’de ise 144 üniversite var. Ancak bu ülkelerde bulunan üniversitelerde yapılan akademik yayınlar ve sonucunda ülkelerine kattıkları değer bizim ülkemize göre çok ileride. Adeta üniversiteler tüm gelişmelerin Ar-Ge laboratuvarları gibi çalışıp icatlarına patent alırken, ülkemizde ise ailelerin çocuklarına diploma alma yarışına girdiklerini görüyoruz…

URAP'ın yayımladığı rapora göre, Türkiye'den 9 üniversite, 2022 yılında açıklanan dünya sıralamalarında ilk 500'de yer alma başarısını gösterdi.

Buna göre, ODTÜ, Hacettepe Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, İTÜ, Bilkent Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi, Koç Üniversitesi, Sabancı Üniversitesi ve Çankaya Üniversitesi listede yer alıyor.

2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi geçen günlerde Meclis'e sunuldu. Bütçeden Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ve 129 devlet üniversitesi için toplam 134,6 milyar TL ayrıldı. Bu bütçenin 86,2 milyar TL'sinin ise personel giderleri için harcanması ön görüldü.

Ülkemizdeki 129 devlet üniversitenin toplam bütçesi 5,06 milyar dolar. Oysa, sadece Cambridge Üniversitesi’nin bütçesi, 8,2 milyar dolar. 

İngiltere'nin en prestijli ve en eski eğitim kurumlarından biri olan Cambridge Üniversitesi, 1209 yılında kurulmuş ve bugüne kadar 121 Nobel Ödülü ile onurlandırılmıştır.

Demek ki üniversitelerin araştırma yapmaları için bütçeye ihtiyacı var. Bu kadar ciddi bütçeleri ülkenin en zeki hocalarına, en zeki gençlerine imkan olarak sunarsanız mutlaka karşılığını alırsınız. Aksi taktirde sizin en zeki gençleriniz ve hocalarınız o ülkelere giderler ve geride dönmezler.

Ülkemizde son zamanlarda yaşanan korkunç gerçekliğin bugün bir kez daha altını çizmek istedim aslında.

Biz kendi cevherlerimizi Amerika, Almanya, Kanada, İngiltere, Japonya’ya gönderirken, haberlerden, sosyal medyadan izlediğimiz kadarıyla orta doğuda ne kadar işe yaramaz, potansiyel suç işleyebilecek, eğitimsiz ve parasız sakıncalı insan varsa ülkemize elini kolunu sallayarak giriyor. Bu durum ülkemizin insan kalitesini negatif yönde geri dönüşümsüz bir noktaya çekiyor.

İşin tuhaf tarafı bu işe yaramaz insanlar 5’er çocuk yaparak logaritmik olarak sayılarını arttırırken, ülkemizde yaşayan iyi eğitim almış insanların ortalama çocuk sayısı en son istatistiklerle aile başına bire düşmüş durumda.

Bu işin sonunu tahmin etmek için dahi olmaya ya da istatistik profesörü olmaya gerek yok aslında. Bir ülkedeki kalitesiz insan sayısı giderek artarsa etrafınızda ki her kes bir süre sonra vasat ve vasatın altında insanlardan oluşur ve bu sonuçtan o ülke adını olumlu hiçbir şey çıkmaz, çıkmıyor da zaten…

Sonuç olarak yazar Jim Rohn’un da söylediği gibi “İnsan, en çok vakit geçirdiği 5 kişinin ortalamasıdır.”