Dolar $
32.54
%0.08 0.02
Euro €
35.02
%-0.11 -0.04
Sterlin £
40.76
%-0.26 -0.1
Çeyrek Altın
3985.36
%-0.17 -6.77
SON DAKİKA

Gelecekte şehirler nasıl olacak?

Salgın sonrası dünya ülkelerinin ve şehirlerin yaklaşımları da değişiklik gösteriyor. Son zamanlarda haritadaki renklerle kovid durumunu anlamaya çalışıyoruz. Kırmızı olursa ne oluyor mavi olursa bayram mı? Acaba Lokantaya gitsem bir şey olur mu?

Bazı tahminlere göre, Dünya ülkelerinin yarısı Haziran'a kadar aşılanabilir. Geri kalan yüzde 30 bir önceki yıl enfeksiyon yoluyla doğal bağışıklık kazanmış olabilir. Bu tahminlerden sonra acaba temmuzdan sonra hayatı nasıl yaşayacağız. Bence doktor “ne yersen ye” dedi. Ama dikkatli olmak lazım.  

Önümüzdeki yaz, salgın nedeniyle şaşırtıcı bir şekilde sokaklara dökülebiliriz ki bunun normal olacağını söylemek aynı şey değil. Veba yıllarından çıkan dünya, ince ve dramatik şekilde durum alarak değişecek, alışacak. Bu tabii bence. Her yerde küçük tartışmalar var.  Çalışma şeklimizdeki değişiklikleri, kentsel sokak manzaralarının görünümünü, ekonominin durumunu ve medyanın geleceğini gösteren manşetler, veri noktaları ve istatistikler bakalım ne kadarı doğru çıkacak?

Tahminim şehirler bir süre hayatı tuhaf hissedecek ve şehir merkezindeki ofislere dönüş ertelenecek gibi. Bu konuda Belediyeler bazı giderlerini kıstıkları için, şehir içi ulaşım konusunda önlemler almaya çalışıyor. Ama İstanbul gibi bir şehirde zaten yetersiz olan toplu taşıma bir şey ifade etmeyecek. Ama bu kısıtlamaları öyle az bir şey sanmayın, bir milyar liraya varan kazanç olabilir. 2022 yılına kadar otobüs ve metro hizmetlerinde yüzde 10 azalma olması düşünülüyor ama bu yine de otobüs yatırmı yapılmayacak anlamına gelmiyor. 

Bu kesintiler, salgının biyolojik evresinin 2021'de sona ermesine karşın, altyapı artçılarının bir süre daha bizimle olacağını hatırlatıyor. Güvenilir toplu taşıma olmadan modern bir şehir düzgün bir şekilde işleyemez. Öğrenciler okula gidemiyor, işlerini evden yapamaya çalışanların çoğu işe gidemiyor ve merkezi iş bölgelerindeki perakendeciler, boş caddelerde ürünlerini satmaya bırakılıyor. 

Büyük şehirlerde çalışan işçiler ve patronlar, büyük şehirlerde ofise gitmenin 2021 yılına kadar bir korku şovu olacağını kabul ederse, bu, uzaktan çalışmanın faydaları hakkında düşünme biçimlerini güçlendirecektir. 

Temmuz 2021'de bir patron olduğunuzu ve çalışanlarınızın aniden 18 ay boyunca kalabalıktan kaçmaktan haftanın her günü kalabalık bir metro platformunda beklemeye geçmesini talep ettiğinizi hayal edin. Rahat bir işe gidip gelme ve ofis deneyimi kavramını yeniden tanıtmanın daha kötü bir yolu yoktur.

Artık çalışanların çoğu, şehir içinde toplu ulaşım yerine olanlar kendi arabalarını kullanıyor. Kentsel ulaşımın yok olması, şehir merkezindeki ofisin resmi geri dönüşünü geciktirebilir ve uzaktan çalışma deneyini uzatabilir. Bu, toplu taşıma kesintilerinin, trafiğin yoğun olduğu saatlerde metro ve otobüslerden kaçınması, daha düşük bir transit geliri taban çizgisine yol açan beyaz yakalı çalışanlar arasında uzaktan çalışmanın artmasına yol açtığı kendi kendini güçlendiren bir döngü olabilir.

Toplu ulaşımın azalması başlangıçta otomobil üreticileri ve satıcıları için iyi bir haber gibi görünebilir. Sonuçta, bir şehirde A Noktasından B Noktasına gitmeniz gerekiyorsa ve otobüs sayısı artmıyor ve servisi sıkıştıysa metro yavaş çalışıyorsa, arabaların yollara dökülmesi ve trafiğin gittikçe çekilmez hal alması kaçınılmaz.  Yaz boyunca, birçok şehir restoranlara, serin Alış Veriş Merkezlerine koşturacağız ama daha fazla toplu taşımaya ihtiyaç duyacağız. 

2050'de dünya nüfusunun 3'te 2'si şehirlerde yaşıyor olacak. Bu kalabalık içinde ben de size geleceğin şehirleri hakkında bir kaç düşüncemi aktarmak istiyorum. 

Nüfus artışıyla birlikte şehirlerin yüzölçümlerinin de büyüyeceği öngörülüyor. İstanbul gibi şehirlerde Kartal’dan Bahçeşehir’e gitmeye kalkmak hiç akıllıca görünmüyor. Fakat yeni iş merkezleri o yöne doğru açılıyor.  Uçarak gitmeyi düşünüyorum. Ama o işe daha var. Yapay zekânın, nesnelerin internetinin ve büyük verinin daha iyi anlaşılıp kullanılmasından geçiyor. Mesela sürücüsüz otomobiller. Mesela, Her an daha da akıllanan evler. Geleceğin akıllı evleri kaynakları daha verimli kullanacak. Konutlarda ısı yalıtımı artacak, tıpkı solar pencereler gibi binalar da kendi enerjilerini üretip kendine yeter hâle gelecekler.  Bence çok önemli bir konu da Artırılmış gerçeklik.  Şehirlerin dönüşümünü başlatacak asıl unsur teknoloji gibi görünse de değil. Çünkü süreci destekleyecek politikaları oluşturacak, planlamayı ve tasarımı yapacak, yatırım kararlarını alacak, büyük veriyi analiz edip modellemeleri, simülasyonları geliştirecek olan, insan. Hayatı Robotlara kaptırmadan yaşanır hale getirelim.