Dolar $
32.4
%-0.22 -0.07
Euro €
34.75
%0.02 0
Sterlin £
40.72
%0.2 0.08
Çeyrek Altın
3949.16
%-0.91 -35.81
SON DAKİKA

Ekonomik katılım

Ekonomik katılım, insanların yalnızca temel geçim ihtiyaçlarının karşılanması değil, aynı zamanda üretken, tatmin olmuş ve yaşamları hakkında seçim yapma konusunda tam yetkiye sahip oldukları zamandır. İşte o zaman hayat yaşanası bir yer olur. Ben her zaman yazılarımda zenginlerin kazançlarının bir kısmını ayırarak dünyadaki yoksulluğu ortadan kaldırmaları gerek diyorum. Ama hani bizde bir laf vardır. “Bekara Hanım Boşamak Kolaydır.” Benim için yazması kolay olan bazı konular hayatın karmaşasında hiç de kolay değil. 

Dünya aşırı yoksulluğu ortadan kaldırma konusunda büyük ilerlemeler kaydetti aslında. Geçtiğimiz otuz yılda, dünya çapında daha önce aşırı yoksulluk sınırının altında yaşayan kişiler ki bu kişiler hayatları yaşamak için günde 2,15 dolar olarak tanımlanan 1,3 milyardan fazla insan vardı.  

Ama artık, bu insanlar belirlenen bu sınırın üzerinde yaşamaya başladılar. Küresel ekonomik katılımı artırabilir ve net sıfıra ulaşabilir mi?

Hem katılımı artırıp hem de net sıfıra kavuşmanın zorluğu ortada. Yani her ikisine de aynı anda ulaşmak büyük bir ilerleme olarak kabul edilebilir.  Ekonomik katılım konusunda kıdemli McKinsey uzmanları MGI, küresel nüfusu güçlendirme çizgisinin üzerine çıkarmak ve 2030 yılına kadar 2050 net sıfır yoluna ulaşmak için gereken ek kaynakların, bu on yılın geri kalanında her yıl ortalama olarak küresel GSYİH'nın yaklaşık yüzde 8'ine tekabül ettiğini tahmin ediyor. 

Bunun yarısı, 2023'ten 2030'a kadar yaklaşık 41 trilyon dolara eşit, düşük emisyonlu alternatiflere yapılan harcamalarda büyük bir artış olacaktır. Güçlendirme tarafında, güçlendirme sınırının altında yaşayan 4,7 milyar insanın, güç harcamalarında kolektif bir desteğe ihtiyacı olacaktır. Temel ihtiyaçlarının karşılanması için 2030'dan önce 37 trilyon dolarlık bir bütçe ayrılacak.

Ekonomik katılım üretkenlikle bağlantılıdır. Verimlilik, bir toplumda çalışılan her saat için yaratılan değer miktarını ölçer. Bir ekonomi ne kadar üretken olursa o kadar büyür; bu da daha fazla zenginliğin ortalıkta dolaşması anlamına gelir. 

Dünya genelinde yoksul insanların temel ihtiyaçlarını karşılamak için çeşitli stratejiler uygulanabilir. Yetişkinlere düzgün işler ve adil ücretler sağlamak, ailelerin yoksulluktan kurtulması için hayati öneme sahiptir. Asgari ücreti artırmaya yönelik yasalar, düşük gelirli ailelerin gelirini önemli ölçüde artırabilir. Ayrıca, aile nakit yardımları gibi hükümet programları aracılığıyla finansal destek, yoksulluğu hafifletmede yardımcı olabilir. İşsizlik döneminde gelir korumasının sağlanması ve kayıt dışı ekonomide çalışanlara faydaların genişletilmesi de yoksulluk azaltma çabalarında temel adımlardır. 

Örneğin, işgücü üretkenliği artışı, İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana ABD'nin ekonomik gücünün ve refahının motoru olmuş, ekonomik büyümeye yıllık yüzde 2,2 oranında katkıda bulunmuş ve reel gelirlerde yıllık yüzde 1,7'lik bir artışa önemli ölçüde katkıda bulunmuş

Ama aslında temel ihtiyaçları karşılamak için gereken para miktarı, ülkenin ve ekonomik koşullarının durumuna bağlı olarak değişebiliyor. 

Teknolojinin benimsenme eğrisini düşündüğünüzde geri kalmış ekonomileri teknoloji eğitimi ile güçlendirmek de yararlı olacak. Teknolojinin benimsenmesinde lider olan şirketler birçok şeyi iyi yapıyor. Dijital stratejilerine bağlı kalırlar ve kurumsal kaynakları buna ayırırlarsa dünya kalkınabilir. Ülkeler tüm organizasyonu dijital dönüşüm etrafında harekete geçirirler, esnek ve çevik hareket ederlerse kendilerini yeniden icat etmek için cesur hamleler yapabilirler. Burada önemli konu teknolojiye yatkın gençleri bulup eğitmektir. 

Bu nedenle ülkeler maddi olmayan varlıklara yatırımı teşvik etmeli. Politika yapıcılar, gayri maddi varlıkların gelişmesi için doğru ortamı hazırlayarak, fikri mülkiyet, yazılım ve patentler de dahil olmak üzere gayri maddi ekonomiyi destekleyebilirler. Örneğin rekabet politikasında yapılacak reformlar, inovasyonun güçlü kalmasını ve hatta büyümesini sağlamaya yardımcı olabilir. Hükümetler aynı zamanda değer zincirleri arasında koordinasyon sağlayarak, düzenleyici standartları açıklığa kavuşturarak ve yeni yatırımları teşvik edecek politikaları düzenleyerek de inovasyonu destekleyebilir.

Giderek daha iyi hale gelen yapay zekâ araçlarının kaçınılmazlığı göz önüne alındığında, gelecekte ekonomik katılım, küresel işgücünü güçlendirmek için beceri geliştirmeye, yeniden beceri kazanmaya ve eğitime bağlıdır. Şu an ile 2030 arasında muhtemelen on iki milyon mesleki geçişin gerçekleşmesi gerekeceğinden söz ediyor analistler. Devlet yönetimleri ile eğitim kurumları arasındaki kamu-özel sektör ortaklıklarının iş gücümüzün eğitilmesine ve becerilerinin geliştirilmesine yardımcı olabileceğini düşünüyoruz. Ben Bilişim Vadisindeki gençleri görüyor ve onlara gelecek için çok güveniyorum.