Dolar $
32.59
%0.18 0.05
Euro €
34.85
%0.28 0.09
Sterlin £
40.71
%0.24 0.09
Çeyrek Altın
4073.35
%0.15 5.96
SON DAKİKA

Enflasyon düşecek!

Bence enflasyon bir daha ki ay düşecek. Yok, yaz mevsiminin başlamasıyla alakası yok.

Enflasyon o kadar yükseldi ki bence artık zirvede. Bundan sonrası yok bence. Almanların Ekonomi Dergisi bile bizim ülkeyi manşete taşımış ve “Türkiye Mucizesi” diye başlık atmış. Okuduğumda anladım ki, meğerse ironi yapıyorlarmış. Enflasyon ile dalga geçiyorlar. Son devlet destekli açıklamalarda neredeyse % 70 olan enflasyon halkı % 115 etkiliyor diye yazmışlar.   

Aslında tüm dünya ülkeleri 2 yıldır enflasyonla mücadele etmeye çalışıyor.  Neredeyse artık borcu olmayan insan kalmadı. Ya kredi kartında borç birikmiş, ya da alınan borçların ödenmesi zor durumda. Bankalara koşturup kredi başvurusu yapanların sayısı oldukça fazla. BDDK verilerine göre Türkiye'nin stok bireysel kredi tutarı 874 milyar 300 milyon TL, bireysel kredi müşteri sayısının 34 milyon 119 bin 250 kişi olduğunu biliyoruz. Her dam altında yaşayan bireylerin ortak derdi olan borç ve enflasyon eğer önlem alınmazsa halimiz perişan olacak. Ülkeler arasında da özel borçta rekor bir artış yaşanıyor. Bu durum ekonomik toparlanmayı yavaşlatabilir, ancak büyüme üzerindeki engel tabii ki ülkeler arasında ve içinde değişiklik gösterecektir.

Hükümetler, kredi garantileri, imtiyazlı krediler ve faiz ödemelerinde moratoryumlar yoluyla zor durumdaki tüketicilere ve işletmelere bol miktarda likidite sağlayarak pandeminin ekonomik acısını azaltmayı başardı.

Ancak bu politikalar bilançoları desteklemede etkili olduğunu kanıtlasa da, 2008 küresel mali krizinden bu yana destekleyici finansal koşulların teşvik ettiği kaldıraçta istikrarlı bir ilerleme sağlayarak özel borçlarda bir artışa da neden oldu.

Küresel özel borç, 2021'de dünyanın gayri safi yurtiçi hasılasının yüzde 14'ü kadar arttı - küresel mali kriz sırasında görülen artıştan daha hızlı ve neredeyse kamu borcu kadar hızlı.

Son kaldıraç seviyelerinin, önümüzdeki üç yıl içinde gelişmiş ekonomilerde GSYİH'nın kümülatif yüzde 0,9'u ve gelişmekte olan piyasalarda ortalama yüzde 1,3'ü kadar ekonomik toparlanmayı yavaşlatabileceğini tahmin ediliyor.

Ülkelere bakınca sadece biz bu durumda değiliz. Ama daha fazla borca sürüklenmek de istemiyoruz. 

Ancak bu toplu rakamlar tüm hikâyeyi anlatmıyor. Salgının hane halkı ve firmaların finansmanı üzerindeki etkisi, politika tepkilerindeki ve ekonomilerinin sektörel bileşimindeki farklılıkları yansıtacak şekilde ülkeler arasında ve kendi içlerinde değişiklik göstermesine dikkat edip konumlanmak gerekiyor. 

Artık eğlence yerleri ya da dış mekânlar çok pahalı. Biz evde kaldıkça eğlence gibi yoğun temaslı hizmetler daraldı, ancak tüketiciler ev aletlerine daha fazla harcadıkça bilgisayar, yazılım ve diğer ürünlere ihtiyaç duymaya başladı. Derken bazı devletlerin üretimi ve ihracatı arttı. Özellikle pandemiye en çok maruz kalanlar olmak üzere tüketici ve iş bilançoları üzerindeki etki, hükümetlerin sağladığı desteğe bağlı olarak büyük ölçüde farklılık gösterdi.

Düşük gelirli haneler ve savunmasız firmalar (faiz ödemeleri yapmakta zorlanan yüksek borçlu ve kârsız işletmeler) genellikle yüksek düzeyde bir borca karşı daha az dayanabilirler. Sonuç olarak, gelecekte tüketim ve yatırım harcamalarında daha keskin kesintiler yapmaları muhtemeldir. Bu nedenle, gelecekteki büyümenin sürüklenmesinin, pandemi sırasında düşük gelirli haneler ve savunmasız firmalar arasında borçlulukta en büyük artışları yaşayan ülkelerde en fazla olması bekleniyor.

Bu işler çok karışık değil mi? Ekonomistler halkın bu çorbaya dönen hesap işlerine daha uzaklaşmasını sağlamak için işi formüllerle açıklayabilirler. Mesela, Enflasyon ve Paranın Miktar Teorisi diye bir ders vardı. O derste uzun vadede, para ve enflasyon hakkında düşünmenin en iyi yolunu öğreten hocalarımız bir formül vermişlerdi.  M para arzı, V paranın hızı, P genel fiyat seviyesi ve Q gerçek olan para miktarı MV=PQ'dur. Ekonomik sistemin çıktısı veya gayri safi yurtiçi hasıla (GSYİH) reel olarak. Sonra P için miktar teorisini çözmek gerkiyor. Onun da formülü  P=MV/Q . Artık yaparsınız hesabınızı. 

Çokca yatırımcıyı ülkemize getirmemiz lazım ve kasaya para sokmak lazım. Unutmayın geçen hafta İstanbul Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Erkam Tüzgen, yaptığı bir açıklamada "İstanbul, bu yılın ilk çeyreğinde, Londra, Paris ve Berlin'in ardından Avrupa’da en çok yatırım yapılan dördüncü şehir oldu" dedi.

Hadi bakalım biraz daha gayret edersek, enflasyon baş aşağı edip, borçlarımızı eritip yatırımcıları da ülkemize getirip paraya para demeyiz.