Dolar $
32.42
%-0.32 -0.1
Euro €
34.96
%-0.34 -0.12
Sterlin £
40.51
%-0.75 -0.3
Çeyrek Altın
4092.28
%0.61 24.65
SON DAKİKA

Dünya neden kavga ile sınanıyor?

Güzelim dünyamızda huzur içinde yaşamak refaha kavuşmak bazen istenmiyor mu diye düşünüyorum. Çünkü birbiriyle iyi geçinen ülkeleri birbirine bir anda düşman ediveriyorlar, sonra da bu süreci çözmek için planlar yapıp duruyorlar.

Dünya ekonomisinde yok edilmek istenen Rusya, geçen gün İran ve Türkiye ile yeni bir dünyanın oluşma sürecinde gücünü ve etkisini daha da artırdı. Dünya beşten büyük.

Tahran'da İran Ulusal Petrol Şirketi (NIOC) ile Rus Devlet Petrol Şirketi Gazprom arasında yapılan 40 milyar dolarlık anlaşma da bunun göstergesi. Bakalım dünya bu hamleye ne ile cevap verecek. 

Avrupa'nın enerji krizi yaşadığı kömüre dönemeye çalıştığı bu dönemde, dünya gaz rezervlerinin yüzde 30'unu elinde bulunduran bu iki devlet arasındaki anlaşmanın değeri ya da uygulanma şansı birkaç gün sonra ortaya çıkacak. Bu iki ülke önemli imzalar atarken biz ülke olarak acaba seyirci mi olduk. Bize maddi yararı ne kadar olacak? Ama şu gerçek ki artık İran’ın bize yolladığı Doğal Gaz fabrikalarında borular bozulmaya ve de Ülkemizin Avrupa arabulucu rolü biraz daha önem kazandı. Bize bu toplantıdan kalan ne ki derseniz, görmek için bir müddet beklemek gerekecek. Başlangıç olarak, sınır güvenliği, terör sorunu, ticaretin artırılması gibi konularda anlaşma sağladılar.

Oysa Rusya, Türkiye ve İran'ı birbirine sokmak o kadar kolaydı ki. Suriye üzerinden çıkartılmak istenen mezhep savaşları ve bitmek bilmeyen terör bizim en büyük belamız. Dünya ülkelerinin doğusu da batısı da bölgedeki cahil garibanlara para saçarak teröre kolaylıkla yönlendirebiliyorlar. Vatanımıza hıyanet hat safhada. Bir de sınırlarımızdan göçü önleyemiyoruz. Ülkemiz insanları için harcanması gerekenler hop gidiyor göçerlere. Bu da ülkede hoş bir durum oluşturmuyor. Bu da bilinçli bir şekilde yapılıyor diye düşünüyorum. İleride iç savaş için dinamit lokumları yerleştiriliyor. Eğer akıllı olmazsak bir anda fitiller ateşlenebilir. Bizi devamlı rahatsız eden sınır krizine biz acaba bir hareket ile cevap verecek miyiz? ABD başkanı bu bölgede dolaşıyor, Arapları kışkırtıyor. Biz de buna karşı bir hareketle İran ve Sudi Arabistan ile görüşmeye başladık. Öte taraftan da Yunanistan Başbakanı Amerika Birleşik Devletleri’nde bölgeyi kaşıyor. Dediğim o ki biz bu kargaşanın arasında kalmış kim kazanırsa kazansın kaybeden bir ülkeyiz. Dolar Euroyu yakalıyor. Bize etkisi negatif oluyor. Neyse Astana mutabakatı çözüme yol açabilir galiba. İran, bizim Suriye’ye yapacağımız operasyona karşı. Rusya da karşı. Ama görüntü böyle. Yoksa perde arkasında olaylar farklı işliyor. Ruslar Suriye'de ABD nin ne işi var diyor. Aslında ikinizin ne işi var demek lazım. Türkiye, Savunma sanayi ve Enerji konusunda bölgeyi iyi kullanabilirse bir lehimize dönüş olabilir. Bu bölgede barış olursa aslında dünya kazanır. Dünyanın dört bir yanından destek gören şımarık terör örgütlerinin verdiği maddi manevi desteğinin mutlaka sonu da gelecek. Uzlaşmacı akıllı dış politikamızla biz bu bölgede var olursak dünya kazanır. Avrupa zaten batmış vaziyette. Bir de sıcaklar bastırdı, Virüs öte yandan tekrar hortlamış durumda. Dünyanın bir yanında seller diğer yanında tarla yangınları, Trakya'da tırtıllar tarım konusunda terör yaratıyor. Bir de stratejistler ayaklanmaların artacağını söylüyor. Hollanda, Fransa, Arjantin, ABD, Sri Lanka'da başladı bile. Dar gelirli halkın maddi manevi güçlenmesi gerekiyor. Sonbaharda işler daha da kötü olabilir. Temkinli olmak gerekiyor. Aslında ülkemizin durumu içi bizi dışı onları yakıyor. Propagandadan uzak yaşamalıyız. Bir de cari açığımızı çözersek yaşadık. En büyük açık enerji alanında. Azerbaycan ve Kazakistan’dan Petrol, Türkmenistan’ın gazı da gelirse biz de denizlerimizde enerji üretirsek bu bölgenin önde gelenlerinden oluruz. İran ile 7,5 milyar dolarlık ticaretten 35 milyar dolara çıkarsak bu bölgede çok güçlü bir ülke oluruz. Kendimizi besleyebilir, Marketlere mahkum kalmazsak bu problemden başarıyla çıkarız.

Bu konuda batılı gazeteci yazarlar ve Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell yazdığı makalede dediği gibi; Türkiye içte ve dışta politika olarak farklı yönetiliyor. "Dışarıda egemen ve içeride otoriter oluyor”. İçteki otoriteyi hücremize kadar hissediyoruz da Allah dışarıda da egemen olmayı nasip etsin.