Dolar $
32.47
%-0.14 -0.04
Euro €
34.66
%-0.91 -0.32
Sterlin £
40.43
%-0.9 -0.37
Çeyrek Altın
3978.77
%-0.34 -13.28
SON DAKİKA

Çatışma

Ülkemizde her sektörde bir çatışma ortamı olmaya başladı. Bazen kendi insanımızın azgın duyguları, bazen de yabancı ülkelerdeki terbiyesiz saldırgan tüccarların gülünç basit çirkef oyunları ekonomimizde istenmeyen durumlara neden oluyor.

Biz göç denince hep gariban Suriyelileri ya da parasız insanları anlıyoruz ve durduk yerde onlara düşman oluyoruz. Haksız da değiliz ama esas zengin göçmenler bizi yurdumuzdan ediyor fark edemiyoruz. Bir çok kiracı artık evlerinden kovulmuş vaziyette. Çünkü ev sahiplerinin gözü dolar işaretiyle açılıp kapanıyor. Yabancılara satılan konut sayısında ülke olarak rekor kırmışız. Yabancılara yapılan konut satışları 2022 yılının Ocak – Mart döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre          % 45.1 artarak 14 bin 344 oldu. 

Türkiye'de gündemin ana başlıklarından olan göç dalgası sonrası taşınmaz yatırımı yoluyla vatandaşlık alan yabancıların sayısına dair tartışmalar hala devam ediyor. Ne yazık ki, 5901 sayılı kanun kapsamında vatandaşlık alanların sayısı düzenli açıklanmıyor. Bu nedenle geçtiğimiz hafta hükümetin de bu konularda yeni açıklamalar yapması karmaşayı da artırdı. Adalet Bakanı Bozdağ, "Konut kiralarında, 1 yıl süreyle, bir önceki yılın kira bedelinin yüzde 25'ini geçmeyecek şekilde artış yapılabilecek, üzerindeki artışlar geçerli olmayacak" dedi. Hukuk büroları da davalardaki ciddi artışın hissedildiğini aktarıyor. Konut Piyasadaki kira oranları oldukça fazla miktarda artmış durumda. Kanunlara göre 12 aylık ÜFE oranında maksimum kira bedeli arttırılabilirdi. Bu sebeple ev sahipleriyle kiracılar arasında bir çatışma yaşanıyor. Kiracı açısından iyi bir şey ama ev sahipleri bundan çok rahatsız oluyor. Ev sahipleri kiracıyı çıkarmak için çeşitli yollar deniyorlar. Kimisi tahliye ve kira tespit davası açıyor, kimisi ise kiracıyı çıkarmak için evini satıyor. Bu nedenle ev sahibi ve kiracı arasında anlaşmazlık çıktığı için mahkemeye başvuruyorlar. Bu nedenle çatışma hat safhada. Bu konuyu sağlam kafayla sinirlenmeden çözebilirsek ülkemizin üzerindeki negatif elektriği de çözmüş oluruz. Biliyorsunuz bu konuda değişik güçlerle olay kaşınarak olumsuz bir görüntü oluşturulması sağlanıyor. 

Size bugün anlatacağım bir başka çatışma konusu da, sevdiğim başarılı alın teriyle parasını kazanan dostumun başına gelen olaydan oluşuyor. 

Hikaye şöyle. Tekstil alanında çalışan şirket oldukça başarılı tam da istenilen gibi işler yapıp Avrupa’ya ihracat yapıyor. Biliyorsunuz bu yıl Tekstil dünyası İhracatta rekor üstüne rekor kırıyor. Bunu gören Avrupalı iş adamları değişik nedenlerle bu kazancımızı engellemeye çalışıyorlar. Ya gümrüklerde ya da lojistikte ve daha bir çok konuda engeller çıkartıyorlar. Duyduğum son engelleme de şöyle, “efendim siz fabrikalarınızda asgari ücrette adam çalıştırıyorsunuz. Türkiye’deki enflasyon karşısında o insanlar nasıl geçinecekler. Onların maaşlarını lütfen üç katına çıkarttın. Yoksa sizden mal almayız.” Bu saçma isteği biraz yumuşatmak üzere, cümledeki "lütfen" de ben koydum...  “ Hadi lan!” da diyemiyoruz. Pandemi ve  sonrasındaki ihracattaki artışın dalgasını yakalamışken, ülkemize döviz kazandırırken yanlış iş yapmamak lazım. Çünkü, Türkiye’nin hazır giyim ihracatı 2022 yılının ilk dört ayında değer olarak yüzde 18,5 artmış ve 6,23 milyar dolardan 7,5 milyar dolara yükselmiştir. İlk dört ayda ihracat miktar olarak ise yüzde 7,2 artarak 484 bin tondan 519 bin tona yükselmiştir. İç pazarda da yerleşiklerin yüzde 10 ve özellikle turistlerin yaptıkları alışverişlerde yüzde 35 büyüme yaşanmıştır.

İçeride ve özellikle ihracatta yaşanan hızlı büyüme ile hazır giyim sanayi üretimi yılın ilk dört ayında yüzde 35 artış sağlamıştır. Bu tırlarla biten kelimeleri kafiye olsun diye yazmadım. Çok önemli bir meblağ bizim için bu saçma sapan adamlar yüzünden yok olmasın diye. Bu konuda Dernekler ve Devletimizin de destek olması şart. Yoksa bu üretimi yapan kişilere kendini kurtar dersek yavaş yavaş yok oluruz. Zaten etrafımızı kurtlar çevirmiş. Güneyden batıdan oradan buradan içerden bize zarar vermek isteyen koca koca devletlerle bu oyunu sürdürmek çok zor. Şunu da görüyoruz ki, bize bizden başka dost yok. Anadolu tahıl ambarı ama işleyen yok. “Ota mota para veriyoruz” diyoruz. Ama “gel çalış tarlada” denince çalışacak insan yok. Hala nehirlerimiz gürül gürül akıyor. Maşallah biz hiç bir zaman yıkılmayız. Birlik beraberlik içinde olur, çok çalışırsak saçma sapan işlere vakit ayırmazsak.