SON DAKİKA

Başarısızlık bir son değil, başlangıçtır

Geçen hafta girişimciliğin en derin duygularından birine, yani "korku"ya dokunmuştuk. Belirsizlikten, riskten ve en önemlisi "başarısızlık" olasılığından duyulan korkuya...

Ancak bugün, o korkunun beslendiği en büyük mitlerden birini, yani "başarısızlığın bir son olduğu" yanılgısını masaya yatırma zamanı.

Toplum olarak, özellikle de iş dünyasında, başarıyı yüceltirken, tökezlemeleri, düşüşleri çoğu zaman gizlemeye, üzerini örtmeye meyilliyiz. Oysa girişimcilik yolculuğu, dümdüz bir otoban değil, virajlı, engebeli ve sürprizlerle dolu bir patikadır. Ve bu patikada atılan her yanlış adım, varılmak istenen menzile giden yolda öğrenilmiş bir derstir aslında.

"Başarısızlık" kelimesi kulağa ne kadar olumsuz gelse de, girişimcilik ekosisteminde ona yüklediğimiz anlamı yeniden gözden geçirmeliyiz. Bir girişimin beklenen başarıya ulaşamaması, ürünün pazarla buluşamaması veya yatırım alamaması bir "son" değildir. Bu, sadece o anki stratejinin, o anki yaklaşımın işe yaramadığına dair değerli bir geri bildirimdir. Bir sonraki deneme için nelerin farklı yapılması gerektiğini fısıldayan bir uyarıdır.

Silikon Vadisi gibi girişimcilik ekosistemlerinin kalbinde, "başarısızlık" bir damgalanma nedeni değil, bir "deneyim" nişanesidir. Birkaç girişimi batırmış bir girişimci, ilk denemesinde başarılı olmuş birine göre potansiyel yatırımcılar için bazen daha bile değerli olabilir. Çünkü o, fırtınalı denizde yol almayı, dümeni kaybetmemeyi ve en önemlisi hatalarından ders çıkarmayı öğrenmiştir.

Önemli olan, düştüğümüzde orada kalmak değil, neden düştüğümüzü anlamak ve tekrar ayağa kalkma gücünü kendimizde bulmaktır. Başarısızlık hikayelerinden ders çıkarmak, sadece kendi hatalarımızdan değil, başkalarının deneyimlerinden de feyz almak girişimcilik kaslarımızı güçlendirir. Yeniden başlama cesareti, pivot etme (iş modelini değiştirme) esnekliği ve ilk günkü heyecanı kaybetmeme azmi, "başarısızlık" anlarında ortaya çıkan gerçek başarı göstergeleridir.

Girişimcilikte bir "başarısızlık kültürü" yerine, bir "deneyim kültürü" oluşturmalıyız. Denemekten korkmayan, düştüğünde yerden güç alarak kalkan ve her denemeyi bir öğrenme fırsatı olarak gören bir kültür... Unutmayalım ki, dünya devi olmuş birçok şirketin, bugün ilham aldığımız nice başarılı girişimcinin geçmişinde "başarısızlık" olarak adlandırılabilecek pek çok durak bulunmaktadır. Onları farklı kılan, o duraklarda pes etmek yerine, yola devam etme kararlılığıdır.

Girişimcilik cesaret ister. Ancak bu cesaret, korkusuzluktan ziyade, korkuya rağmen adım atabilme ve "başarısızlık" potansiyeline rağmen denemekten vazgeçmeme cesaretidir. Başarısızlık bir son değildir; o, doğru stratejiyi bulmak, işinizi büyütmek ve gerçek başarıya ulaşmak için çıktığınız zorlu yolculuğun sadece bir parçasıdır. Bu parçayı kucaklayın, ondan ders çıkarın ve yolunuza devam edin. Çünkü girişimciliğin özü, denemekten ve öğrenmekten asla vazgeçmemektir.