Barış ve adalet
Gezegen içinde, okyanusun ortasında ilerleyen bir geminin yolcuları gibiyiz. Dünya, bir kervansaraydır; bizler ise gelip geçici yolcularız. Tüm insanlık, bu geminin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi ve yarınlara ışık tutması için doğaya değer vermeli ve elimizdeki güzelliklerin kıymetini bilmelidir.
Dünyayı karantina altına alan doğal felaketlerden ve salgınlardan insanoğlu ders almalı, musibetlerin insanlığın üzerine gelmemesi için başka bir dünya olmadığını fark etmeli, yaşadığımız gezegenin kıymetini bilmeli ve paylaşmayı öğrenmeliyiz. Savaşların, katliamların ve soykırımların bir an önce son bulması ve geminin su almasını engelleyerek insanlık tarihinin yolculuğunu barış ve huzur içinde tamamlaması gerekmektedir.
Arakan nüfusunun büyük çoğunluğunu “Rohingyalar” Müslümanları ve Budist rahibeler oluşturmaktadır. İslam, Arakan’da 8. yüzyıldan itibaren bölgeye gelen Müslüman tüccar ve dervişler vasıtasıyla yayılmıştır. Arakan’da, 1430 yılında İslam devleti kurulmuş ve bu devlet, 1784 yılında Budist krallık tarafından işgal edilene kadar 354 yıl boyunca bağımsız bir devlet olarak kalmıştır.
1948 yılından beri Budist Myanmar devletinin işgali altında bulunan Arakan’daki Müslümanlar, büyük baskı ve kısıtlamalar altında yaşamlarını sürdürmeye çalışmaktadır. Bölgede Müslümanların evlenmeleri, seyahat etmeleri ve okumaları yasaktır. Myanmar'ın Arakan eyaletinde 2012'de Budistler ile Müslümanlar arasında çatışmalar çıkmış, olaylarda çoğu Müslüman binlerce kişi katledilmiş, yüzlerce ev ve iş yeri ateşe verilmiştir.
Milyondan fazla Arakanlı Müslüman, başta Bangladeş olmak üzere Pakistan, Malezya, Suudi Arabistan’da çok kötü şartlarda mülteci olarak yaşam mücadelesi vermektedir. Kamplarda açlıktan toplu ölümler alışılagelmiş bir durum haline gelmiştir.
Myanmar, Doğu Türkistan, Gazze, Batı Şeria, Filistin ve daha 29 yıl önce Avrupa’nın göbeğinde, Balkanlar’ın ortasında Bosna Hersek’te yaşanan katliamlar ve soykırımlar, insanlığın gözleri önünde işlenmiştir. Birleşmiş Milletler ise çözüm konusunda güçlü devletlerin borazanlığına soyunmuş, kınama acizliğiyle bir komedi şovu sergilemiştir.
Adalet, dini, dili, rengi ne olursa olsun, insanlığın bir an önce kendine gelmesi ve bu katliamlara en güçlü şekilde sesini yükseltmesiyle sağlanabilir. İnsanlığın varoluş tarihinden bu yana savaşların ve katliamların eksik olmadığı dünyamıza gerçek barışın ve büyük adaletin gelmesi, insanlık tarihinin kurtuluşu olacaktır.