Rüzgâr eken, fırtına biçer. (Herkesin zarar görmesine yol açacak işler yapan kimse, çok sert tepkilerle karşılaşır ve sonunda en büyük zararı kendisi görür.)
Anadolu Selçuklularının 1308 yılında ortadan kalkmasıyla birlikte Batı Anadolu'daki beylikler arasında Türk birliğini yeniden oluşturmak amacıyla mücadeleler kızışmıştır. Bu dönemde, Oğuzların 24 boyundan biri olan Kayı boyuna mensup Anadolu Osmanoğulları, 614 yıl sürecek büyük bir imparatorluğun temellerini atmışlardır. Anadolu Türk birliği, 1.800.000 km²'lik toprak bütünlüğü ile dünyanın söz sahibi olduğu güçlü dönemlerini yaşamıştır.
Tarihsel gelişme içinde aynı toprak parçası üzerinde birlikte yaşayan, ortak bir uygarlığı olan ve yaşamlarını sürdürmek için birçok temel çıkarlarını gerçekleştirmek amacıyla iş birliği yapan insanlar topluluğuna toplum denir. Toplumun temel taşını aile oluşturur. Aile, çekirdek toplumun en önemli temel taşıdır. Binanın temelini sağlam atarsanız, sağlam ve dayanıklı bir şekilde uzun yıllar hayat sürebilirsiniz.
Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.
Mehmet Akif Ersoy, İstiklal Şairimiz, ne güzel söylemiş: "Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar." Batının savunduğu medeniyet, kendi çıkarlarına zarar gelmediği sürece varlığını sürdürmekte. İnsanlık ve masum, günahsız çocukların ölümü, Batı medeniyetinin umurunda bile değil.
Yaşadığımız gezegende, insanlık savaşlar, beylikler, sultanlıklar, hakanlıklar, imparatorluklar ve krallıklar kurmuş; topraklarını ve sınırlarını her katmanda büyütmek ve sorumluluk dahilinde halklarına zenginlik içinde müreffeh bir yaşam sunmak için mücadeleler göstermiştir.
Gezegen içinde, okyanusun ortasında ilerleyen bir geminin yolcuları gibiyiz. Dünya, bir kervansaraydır; bizler ise gelip geçici yolcularız. Tüm insanlık, bu geminin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi ve yarınlara ışık tutması için doğaya değer vermeli ve elimizdeki güzelliklerin kıymetini bilmelidir.
Yılların hızla akıp gitmesi, ömrümüzün su gibi zaman tünelinde tarihin derinliklerine doğru akıp gittiği her kare, anılarımızın içinde kimi zaman hatırlayabildiğimiz güzel anılarda, kimi zaman da unutulup zihinlerimizin derinliklerinde yerini alan hayat hikayeleri ömür törpüsü, insanlığın yaşanmışlığında iz bırakan ayak izleridir.