ATACMS kararı ve Rusya'nın nükleer doktrin cevabı
Trump'ın zaferinden sonra Biden yönetiminden Trump yönetimine daha sorunsuz bir geçiş olacağını analiz ederken Biden'ın Ukrayna'ya verdiği ATACMS'leri Rus topraklarına karşı kullanma izni verdiği haberleri geldi.
Böylece Beyaz Saray’da geçiş süreci sorunsuz dahi olsa dünya ahvalinde önümüzdeki iki ayın farklı risk ve el yükseltmelerle dolu gergin bir bekleyiş süreci olacağı ortaya çıktı. Aslında Rus egemen topraklarına yönelik batı menşeili silahların kullanılması meselesi yeni el yükseltme konusu değil. Ukrayna karşı saldırısı başarısız olduğu ve Rusya’nın Donbas’da adım adım ilerlemesi yavaş bir modda da olsa devam edecek sinyalini verdiği andan itibaren Batı başkentlerinde tartışılıyordu. Caydırıcılığın bir gereği olarak, Rusya da bu el yükseltmeye el yükseltme ile cevap veriyor ve nükleer doktrinini revize edip, nükleer silah kullanma eşiğini düşüreceğini söylüyordu.
ATACMS kararı ve yeni nükleer doktrin: Karşılıklı el yükseltme
En son Ağustos-Eylül aylarında iki konu karşılıklı ısıtılmış ama taraflar kendi pozisyonlarını daha sert ve açık ifade etmek dışında resmi bir adım atmamışlardı. Bu hafta ABD, uzun süredir direndiği ABD uzun menzilli ATACMS sistemlerinin Ukrayna tarafından “sınırlı bir şekilde” Rus topraklarında derin vuruş için kullanılmasına izin verdi. Rusya da Eylül’de açıkladığı nükleer doktrin revizyonunu gerçekleştirdi. Böylece ATACMS’ler teknik açıdan nasıl bir silah kategorisi tartışmalarına gerek kalmadı. Bilindiği üzere ATACMS’lerin teknik açıdan tam uzun menzilli silah kategorisinde değerlendirilip değerlendiremeyeceği tartışılıyordu. Bu kategorinin cruise ya da ICBM olmadığı açıktı, ama hipersonik ve balistik bir sistemden bahsediyoruz. Rusya’nın revize etmiş olduğu yeni nükleer doktrininde Rusya’nın nükleer silahları kullanmasını tetikleyecek tehditler oldukça geniş bir kategori oluşturuyor orta ve kısa menzilli seyir ve balistik füzeler ile yüksek hedef gözeten nükleer olmayan ve/veya hipersonik silah sistemleri, hatta saldırı dronlarının Rusya ve müttefiklerinin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne yönelik yoğun bir saldırı çerçevesinde kullanılması Rusya için öncelikli tehditler arasında sayılmış. Kısaca Moskova, ABD’nin el yükseltmesine çok ciddi bir cevap vermiş durumda. Rusya’nın bu ciddi adımı nükleer doktrininin değişmeyen unsuru (yani Rusya’nın egemen varlığı ve toprak bütünlüğüne yönelik konvansiyonel ve nükleer savunmanın son ayağı nükleer silahların kullanılabilir olmasından geçer mantığı) ile birleştirildiğinde Batı başkentlerinin böyle bir el yükseltme için niçin 1000 küsur gün beklediği de daha net anlaşılıyor.
ATACMS ya da İngiliz-Fransız muadili Storm Shadow-SCALP’ların Ukrayna’ya kullanım izni verilerek gönderilmesi konusunda temel bir çekince de bu silahların Ukrayna harbi doğasında ne kadar etkili olacağının tam bilinmemesi, ötesi etkisinin çok büyük olmayacağının düşünülmesiydi. Rusya’nın Donbass ve Kursk’a yönelik saldırgan pozisyon alması için gerekli mevzileri ve kritik lojistik merkezleri stratejik derinliğine çekip, ATACMS gibi silahlar tarafından daha ulaşılmaz mesafelerden saldırılarını sürdürme şansı var. Rusya’ya yönelik derin vuruş olasılığı tartışıldığından itibaren bu yönde hazırlıkların olduğu, hatta çoktan bazı mevzilerin daha da derine kaydırıldığı biliniyor. Kısaca eğer verilmek istenen mesaj, Rusya'nın savaşı sürdürebiliriz mesajını ortadan kaldırmak, etkisiz bırakmak ve Rusya’nın savaşma azmini kırmak ise ATACMS ya da Storm Shadow’ların halledebileceği bir iş değil bu. Ayrıca Kuzey Kore askerlerinin Rusya’ya konvansiyonel takviye sağlaması, Pyongyong’un mühimmat desteğine ek olarak savaşmaya hazır kuvvetler olarak Kursk’a yönelik olası Rus karşı saldırısının parçası haline gelmesi Moskova’nın savaşı sürdürmek için son derece yaratıcı çözümler bulabildiğini/bulabileceğini gösteriyor. Öyleyse Batılı müttefikler çok az bir kazanç için çok ciddi sonuçlara neden olabilecek (Rusya’nın NATO’nun Ukrayna savaşına taraf olduğu sonucuna varması- ki bu konuda müttefikler arası bir oydaşma yok- ya da çatışmaları nükleerleştirmesi gibi) bir el yükseltmeye giriştiler. Niye sorusu soruluyor elbette.
Neden şimdi bu riskli hamle yapılıyor?
Bazı taktik nedenler sıralanıyor. İlk neden Rusya’nın Kursk’a yönelik bir karşı saldırı hazırladığının düşünülmesi. Kuzey Kore insan ve mühimmat desteği bu açıdan Kremlin’in elini rahatlatmış olmalı. Ayrıca, Kursk Ukrayna işgali stratejik derinlikte bir savunma hattı oluşturmadan kolay kolay sürdürülebilir bir işgal değil fakat stratejik amaçları olan bir saldırıydı. O nedenle Ukrayna işgalinin Kiev adına pazarlık masasında hiçbir kazanca dönüşmeden sonlandırılması, o hatta bugüne kadar direnç gösteren Ukrayna kuvvetlerinin kurbanlık horoz gibi kaderlerini beklemesi çok anlamlı görünmüyor elbette. Kursk’daki Ukrayna kuvvetleri Donbass üzerinden korunamayacağına göre, orayı vurabilecek Rusya içerisindeki Rus mevzileri hedef alınacak, Rusya’ya maliyet ve ceza kesilecek, Ukrayna’ya Kursk’da yalnız değilsin mesajı verilecek diyenlerin kaleme aldığı analizler geçtiğimiz hafta uluslararası mecmuaları süsledi.
İkinci olarak Rusya’nın Donbass’da ilerleyişi devam ediyor, dahası Trump’ın gelişi ile Rusya için kazanma atmosferi oluşmuş durumda. Ukrayna direnci bu atmosfer içerisinde çözülebilir ve Rusya bugüne kadar ilerleyebildiğinden daha hızlı ve etkili bir ilerleme kaydedebilir. Hakikaten eğer Trump savaşı, daha önce Vance’in altını çizdiği şartlarla sona erdirirse Rusya savaşı kaybetmediği için kazançlı çıkan, kazanmış görünen taraf olacak. Revize edilmiş nükleer doktrininde Rus topraklarına yakın mesafede nükleer silah ve füze savunma sistemleri konuşlandırılması tehdit/tehlike olarak geçiyor. Bu şartlarda olası barış sonrası Ukrayna’ya nasıl bir güvenlik teminatı verilebileceği de soru işareti. Bu senaryonun gerçekleşmesi halinde Kiev, Moskova karşısında askeri olmasa bile siyasi açıdan oldukça zayıf bir halde kalakalacak. Yarın öbür gün Avrupa’da küçük bir dalgalanmada Kiev rejimi yerle bir olabilir. Dolayısıyla bugünün Batılı başkentleri Rusya’nın kazanmasına izin vermeyeceğiz mesajını göndermek istemiş görünüyorlar. Fakat yapılan hamle (ATACMS) Rusya’yı kaybetmeye zorlayamayacak bir hamle. Alınan riske değmeyecek bir adım atılmış oldu.
Evdeki hesap mı önemli, yoksa çarşıya uymaması mı?
Burada üçüncü taktik neden ortaya çıkıyor: ABD, Rusya’nın gücünün ötesinde yayıldığını (overstrech) ve bu yüzden önü açılmadıkça saldırgan stratejisini (hem konvansiyonel hem nükleer çerçevede) ileriye götürmeyeceğini hesaplıyor olabilir. ATACMS kararı Trump tarafından geri alınırsa da yol Storm Shadow- SCALP’lar için açılmış olacak. Ayrıca Putin’in el yükseltmeye nükleer olmayan ama kanlı bir el yükseltme ile cevap vereceği hesaplanmış ve Trump-Putin pazarlığı komplike hale getirilmek istenmiş olabilir. SCALP’lar falan devreye girerse Avrupalıları Trump-Putin pazarlığının dışında bırakmak çok kolay olmayabilir. Bu arada evdeki hesap böyleyken Rusya’nın revize edilmiş nükleer doktrini, ABD’ye sakın ha, hesap hatası yapma diyor.
Tüm bu stratejik olarak görülebilecek taktik nedenler ATACMS kararını açıklıyor ama alınan riskin büyüklüğünü ve bu riski almanın rasyonel olup olmadığını açıklamıyor. Bu yüzden bir kısım ABD yönetimi irrasyonel görünen (en azından fayda maliyet açısından) bir kararı neden aldı diye soruyorlar. Ve irrasyoneliteye daha duygusal bir sebep buluyorlar. Onlara göre Trump, müesses nizamı ezip geçmekten bahsetmişti, müesses nizam da ben buradayım, ezip geçmen o kadar kolay değil diyor.