Onlarda ekonomi belki birisi tarafından bedelsiz verilen bir yardım ürünü. Ama koca koca tekstil firmaları talep fazlası giyim eşyalarını yakarken,  Afrikalı halkın giyecek kıyafet bulamamasını anlayamıyorum. Ya da ikinci el malları satmalarını. Ben Afrika diyorum size bir ülke adı vermiyorum. Biliyorum her yer Afrika kıtasında böyle değil. Ama çoğu ülkenin turistik şehirleri dışında yaşayanların durumu berbat. Bill Gates gitmiş dünyanın bir ucundaki Zanzibar’da ada satın almış. Ama 10 dakikalık Zanzibar’daki fakirlere bir kuruş yardım yapmamış. Öte yandan, Çin Zanzibar’ın kumunu kendi memleketine götürüyor iki şerit yol yapıyor karşılığında. O da yabancıların yoğun olduğu bölgeye.  Garibim Zanzibar halkı da, “Kum ne ki bizde çok var” diyor. Halbuki ülkelerine para kazandıracak un gibi tertemiz kumları ve pırıl pırıl masmavi, turkuvaz denizi Zanzibar’a turistlerin gelmesini sağlıyor. Bunu orada yaşarken anlayamıyorlar. Yoksa turistler tahtakurulu otellerine onca parayı tahtakurusu için mi veriyor sanıyorlar. Bunu da anlamıyorum. 

Geçen gün ülkemde bir kaç araştırma sonucu açıklandı. Turizmin ne kadar önemli bir para üretim aracı olduğunu birkez daha gözler önüne serdi. TÜİK verilerine göre, yılın 9 ayında Türkiye'yi neredeyse 40 milyon kişi ziyaret etmiş. Bu, uzun zamandır en fazla misafir ağırladığımız sayı. Rekor da diyebilirsiniz ama daha bir kaç ayımız daha var. Bu araştırmalardan en dikkat çekeni, Türkiye'yi ocak-eylül döneminde ziyaret eden turistlerin yeme içme harcamaları 5,1 milyar dolar olmuş.  Yanlış okumadınız sadece yemek için harcanan para bu. Birçok yazımda yazdığım gibi üreten bir ülke olmak çok önemli.  Bu da bir üretim enstrümanı. Kazancı bol. Hem ürünlerimizi değerlendiriyoruz hem de üzerine koyarak satıyoruz. Bu dönemde Turizm geliri yaklaşık 26,6 Milyar Dolar olarak gerçekleşmiş. Yaklaşık yüzde 15 i Gıdadan kazanılmış.

Turistlerin kişisel harcamaları da 19.5 milyar dolar olarak açıklandı. Paket tur harcamaları ise 7 milyar dolar. Buradan çıkan sonuç ise en çok dövizi konaklamadan değil, diğer mecralardan sağlıyoruz. Mesela deri, kuyum,  halı güzel lokantalar leziz yemekler. Aslında döviz kazandıran diğer bir konu da, büyük şehirlerde görürsünüz. Kafasında hastane adı yazan bandajla gezen turistleri. Ya da burunlarında sargılı dolaşanları. Evet doğru bildiniz, başka bir döviz kazandırıcı faaliyet de sağlık Turizmi. Yabancı ziyaretçiler ve yurt dışında ikamet eden Türk vatandaşları sağlık için 793,5 Milyon Dolar harcamış bu güne kadar.  Sadece bu değil, spor-eğitim-kültürel faaliyetler için 319 milyon doları aşan döviz girdisi sağlanmış.  Her tarafımız turist doldu şehre yabancılaşıyoruz diye düşünüyorsanız bunun da bir karşılığı var. Turistler neredeyse üç milyar dolar giyim ve ayakkabı harcaması yapmış, hani beğenmediğiniz basit gördüğünüz hediyelik eşyaya da 1 Milyar Dolar vermişler. Tam olarak tanımı olmayan "Diğer Harcamalara" ise 803 Milyon Dolar para harcanmış. Türkiye'den sadece halı ve kilim almak için turistlerin ödediği tutar 96,7 milyon dolar olmuş. Bir de bu rakamlar sadece 9 aylık dönemin karnesi. Bir kaç ay sonra gelen rakamlar daha vurucu olabilecek. Görüyorsunuz ya Afrika’dan nereye geldik. Bir dönem bizim de ders aldığımız devletler vardı. Onların turizmden kazandığı parayı, gelen turist sayısını duyunca hayret eder şaşırırdık. Bakanımızın dediği gibi sıfır cari açık hedefine ulaşmamız için bu sektörü desteklemekle olacak.  Sadece turizm değil. Daha birçok atıl kalmış sektörden şöyle bir silkelesek milyarlarca dolar döviz girdisi elde edebiliriz. 

Bu yazımda Afrikanın geri kalmış ama turizm için cennet olan yörelerinden,  kendi ülkemizi kurtarmaya doğru bir yol aldık. Aslında taşı toprağı suyu altın olan bir ülkedeyiz. Sadece nufusumuz fazla !

Bu yazımda Haluk Bilginer’i de kutlamadan geçemeyeceğim. Sanat alanında Dünya Şampiyonluğu gibi olan Emmy ödülünü alması beni çok gururlandırdı. Hem mütevazı insanlığı hem de yardımsever karakteriyle ve sanatçı kişiliğiyle örnek insan Haluk Bilginer’i tebrik ediyorum.