Dolar $
32.59
%0.22 0.07
Euro €
35
%0.04 0.01
Sterlin £
40.85
%0.12 0.04
Çeyrek Altın
4011
%0.47 18.55
SON DAKİKA

Bu zor günlerde iyi haber var mı?

Son günlerde Korona da azıttı, ekonomi de başka türlü azıttı. Acaba hiç mi doğru giden ya da müjde olabilecek haber yok. İşler kötü gitmeye başlayıp da karanlık çöktüğünde, bazı çıkış noktaları arayıp, yolumuzu aydınlatmak için mutlu olacak konular bulmak gerekiyor.

Dünya benzeri görülmemiş bir sağlık, ekonomik ve sosyal krize doğru giderken ve çok zor aylar, yıllar yaşarken, gelecekte olacakları planlamaktan daha yararlı hiçbir şey olamaz. Pozitif enerjilerimizi işlerin gidişatını değiştirmek için kullanmaya başlamak lazım. Uzun vadede, yaşanabilir bir dünyada gülmek, umut etmek, özgür yaşamak için uzun süreli nedenler veren birçok olumlu şey olabilir. 

Bakanımız geçen gün açıkladı, Covid-19'a karşı etkili bir aşı, bu yılın sonundan önce veya gelecek yılın ilk aylarında devreye girecek. Çok sevdiğim bir arkadaşım bu işin ilk gönüllülerinden biri oldu bile. Güzel haber değil mi? Onu bu gösterdiği cesaretten dolayı kutluyorum. 

Yaşam ekonomisinin önceliklerini finanse eden gerçek bir kurtarma planı geliştirilebiliriz. Bu plan olumlu gibi görünse de, kesin değildir; ne önümüzdeki birkaç ay, ne de önümüzdeki yıllarda. Ama önümüze çıkan engelleri yok etmek için umutlu olmak ve onlar için çalışmak esastır. 2020 yılı olumlu düşüncelerimizin somutlaşmasıyla biterse, dünyamız gelecekte uzun zamandır kaybolmuş bir gülümsemeyle buluşacaktır.

Bu kadar Pollyanna olmak size enteresan gelebilir. Ama ben hep güzel düşünmek istiyorum. Bugün benim jenerasyonumun ne kadar şanslı olduğunu düşündüm. Ben elimi kolumu sallayarak dünyayı dolaştım. Hindistan’daki çok farklı yerlere korkusuzca girdim. Ya da Afrika’da korkunç hayvanlarla maceralar yaşadım. Günümüzde bu güzellikleri yeni jenerasyonun yaşaması çok zor. Onlar zaten sanal alemde gezmek, sosyalleşmek için internet dünyasına girmek istiyor. Bizde ise ev gezmeleri, sokak kahveleri ya da akşam yemekleri vardı sosyalleşmek için. 

Kovid, yeni bir atakla kitleyi yine evlere kapattı. Hem de hafta sonları hiç çıkmadan evde kalacağız yine. Salgının ilk dalgasına ülkece verilen tepki, beni çok şaşırtmıştı. Ama bu şaşkınlık döneminden sonra, hastalığın yayılmasını önlemek için çok fazla dikkat edilmemesi de beni başka türlü şaşırttı.  

Bu salgının geçici olmadığını ve artık onunla yaşamamız gerektiğini anlamamız ona göre davranmamız gerekiyor. Bu pandeminin ekonomi üzerinde çok derin ve kalıcı bir etkisi olacağını fark ettiğimizde, tüm dünya ülkelerden tüm hükümetler hayal stratejilerinde değişik bir dünya oluşturdular. Birbirine kızan devletler fırsat bu fırsat deyip menfaatlerine göre tavır alanlar çıktı ortaya. Bu pandemiden sonra gelecek senaryoda ise başrol oyuncusu İklim olacak. Uzun zamandır beklenen bazı büyük ekolojik programlara ayrılan para miktarlarını da artırdı dünya. Küresel bir sağlık krizine verilen cevabın "rekabetçilik ve iklim" krizinde neler yapacağını göreceğiz. Ama yol yakınken önlemleri almak gerekiyor. Mesela, ilaç endüstrisi, tıbbi ekipman, dijital eğitim, hijyen, sağlıklı gıda, su, temiz enerji, sigorta, medya, güvenlik ve eğitim (özellikle bu yatırımları yapmak ve uygulamak için ihtiyaç duyulacak işçilerin eğitimi) için yapılan çalışmalar yeterli olmuyor. Yaşam ekonomisini geliştirmek için uygulanması gereken tüm yeni düzenlemeler heyecan verici. Bu güne kadar pek dikkate alınmamış ve tamamen ihmal edilmiş bir eylem alanı. Sonuç olarak, 21. yüzyılın krizini 20. yüzyılın başında düşündüğümüz yollarla çözmeyi umuyorduk. Bir gün tarihçiler, neredeyse tüm hükümetlerin nasıl böyle bir analitik hata yaptığını yazacaklar. Ne yazık ki, yaşanan bu ikinci dalga, yaşam ekonomisinin kitlesel olarak kayıpların yeniden değerlendirilmesini sağlayacak. Bu yılı değerlendiren Dünya Bankası, göstergelerine göre, Türkiye’de 2020’de gayri safi yurt içi hasılanın 660 milyar dolar, kişi başına gelirin de 7 bin 924 dolar olacağının, ekonominin ise yüzde 3,8 daralacağı tahmin ediliyor. Yine Dünya Bankası verilerine göre harcamalar açısından baktığımızda, devletin harcamalarında yüzde 6,2’lik artış olacağı ama hem özel tüketimde hem sabit sermaye yatırımlarında hem de ihracat ve ithalatta ciddi bir daralma yaşanacağına dikkat çekiliyor. Dünya ekonomisine yön veren ABD Merkez Bankası, “5 sene faiz artırmayacağım” dedi. Böyle bir iklim değişikliği Türkiye’nin yararına olabilir.

Bu pandemi bize düşünemediklerimizi yaşattı. Umarım bundan sonra geleceği düşünüp ona göre yaşarız.