Dolar $
32.58
%0.21 0.07
Euro €
35.04
%0.15 0.05
Sterlin £
40.82
%0.06 0.02
Çeyrek Altın
4012.17
%0.5 19.71
SON DAKİKA

Ay'a ayak basmanın 50. Yılında

Benim uzayı en meraklı şekilde araştırdığım zamanlardı. 1969 tarihinde Aya ilk ayak basan Neil Armstrong'un sanki ayak sesini duyuyormuşum gibi radyodan dinlediğim o an çok etkilenmiştim. İlk okul arkadaşım Koray vardı. Bana kalın bir kâğıda Astronot resmi çizmişti. "Arkadaşlarını özlediğinde aya bak ve hepimizi birer astronot gibi hatırla öyle hayal et "demişti.

Ben yıllarca hep aya baktım ve nerede bir astronot resmi ya da fotoğrafı görsem hep Koray ve ilkokul arkadaşlarım aklıma gelir. 

İşte o günden bugüne koca bir 50 yıl geçmiş. 14 Aralık 1972’de Apolo 17’nin Ay yüzeyinden kalkışından sonra kimse bir daha Ay’a gitmedi. Bu hareket, 1969 Temmuz’un da dünyanın nefesini tutup Neil Armstrong’un Ay’a ayak basmasıyla başlayan sürecin de sonu olmuştu. Hatırlarsınız hep dedikodular vardı. Efendim aslında aya gitmediler o film hilesiydi, ya da orada başka bir uygarlıkla karşılaştılar ve bir daha gelmeyeceklerine söz verdiler. Biliyorum gülüyorsunuz ama sonuçta hakikaten kimse aya bir daha ayak basmadı.  Ta ki geçen salı günü açıklanan ihale şartnamesinin yürürlüğe girmesi için verilen sürenin son günü haberi çıkana kadar. Bu ana kadar Aya gitmek masraflı diye gündeme gelmemişti. NASA, Ay’a ayak basmanın 50. Yılında artık ileride yapacakları yolculuğun planlarını açıklamaya başladı. Bu işi bir kez daha ilk yapan ülke olmak istiyor. 

NASA sözcüsü Cherly Warner Amerika’nın Sesi Radyosu’na yaptığı açıklamada, “Ay’ın yüzeyinde, Mars’a gitmek için ihtiyacımız olan bilgileri, nasıl yaşayacağımızı, yüzeyinde nasıl çalışacağımızı, teknolojileri nasıl geliştireceğimizi öğreneceğiz. Bu da gidiş-gelişli olarak 3 yıl sürebilir” dedi. Yani heyecanlı 3 yıl var önümüzde. Bu sözlerden de Hedefin aslında Mars olacağı ortaya çıkıyor. 

Ben NASA’yı ziyarete gittiğim zaman, uzaya gidip gelmiş uzay araçlarını gördüm. İçlerine de girdim. Kabloları bakır telleri gördüm. Aslında kafama yatmayan o atmosfer sıcağında bu kablolar nasıl erimiyor. Merak değil mi insanın kafasına takılıyor. Ben böyle ufak işlerle uğraşırken onlar çoktan Mars’a gitmenin problemini çözmüşler bile. Ama önce Mars’a giden ilk durak olarak Ay yaşamına ayak uyduracaklar. Kendi ülkeleri gibi hep gidiyorlar ama Aslında o “Ay Dede” de bizim de hakkımız yok mu? Hoş biz gidemiyoruz ama bir şey bulurlarsa hakkımı isterim. Şimdiden yazıyorum buraya işte.

Uzaya giden araçlar da değişiyor artık. Uzay araçlarının Apollo olan ismi de değişiyor. NASA, 1960’lardaki Ay görevini Apollo olarak adlandırmıştı. 21. yüzyıldaki Ay programının adı ise Artemis.  Niye bu adı verdiklerini merak ederseniz, Apollon'un ikiz kız kardeşidir. Mitolojide Apollon ışık, ateş ve güneşle ilişkilendirilirken, Artemis Ay ile ilişkilendirilir.

Bu arada, dünyada ticaret savaşını sıkı bir şekilde yapan ABD ve Çin uzayda da çekişiyor. Bu konuda son yıllarda birçok araştırmaya imza atan ve bu alanda otorite olan, İnsanlı Uzay Keşfi ’ni Kurtarma Koalisyonu Başkanı Art Harman, (biliyorum unvanı çok uzun geldi. Ama ayrı bir havası var.) Çin’in Aydan helium-3 gazı getirmek istediğini şimdiden açıkladığına dikkat çekiyor. Bir Çin uzay aracı geçtiğimiz ocak ayında Ay’ın karanlık tarafına inecekti ama fırtına izin vermemişti. Pekin 2020’nin sonlarına doğru Çin ’li astronotları Ay’a göndermek ve orada bir laboratuvar kurmak isteğini tüm dünyaya duyurmuştu.

Buyurun bakalım orayı da karıştıracaklar. O iki devlet yüzünden Dünyada rahat yoktu şimdi uydusu Ay’da da huzur kalmayacak. 

Ay, aynı zamanda küresel ısınmayla mücadele konusunda önemli bir araç da sunuyor. Harman dünyada nadir olan helium-3 gazının bereketli yataklarının ayda bizi beklediğini belirtiyor. Biliyor musunuz bilmiyorum ama size kısaca açıklayım; Helium-3 radyoaktif olmayan nükleer füzyon reaktörlerinin temizlenmesi, güvenli hale gelmesinde etkili olan ve fosil yakıtlara bağımlılığı azaltan bir gaz. Hani biraz önce okuduğunuz Çin’in de peşinde olduğu gaz. “Yahu bu Amerikalılar Ruslarla uzay savaşına girmedi miydi?  Çin nereden çıktı” dediğinizi duyar gibi oldum bir an. 

1960’larda Rusya ve Amerika uzay yarışına girmişti. Biz hala da öyle sanıyorduk.  Çin için Harman şöyle düşünüyor.  “Çinliler, Uzaydan bahsederken Güney Çin Denizi’nden bahsediyor gibiler yani uzayı ele geçirilecek bir şey ve kendi toprakları gibi görüyorlar” diyor. Yahu bu sözler beni durduk yerde korkutuyor. Şu güzelim dünyamızda mutlu mesut yaşasak ya. Bu tip çalışmaların, teknolojinin ve matematiğin gelişmesine katkısını tabi ki yok saymıyorum ama yine de korkuyorum. Bu arada şunu da hatırlatayım, Rusya Federal Uzay Ajansı (Roscosmos) tarafından yapılan açıklamaya göre Rusya, Türk vatandaşlarını uzaya götürmeyi planlıyor. Ben bu uzay teknolojisini yapılan bu yenilikleri insanların hayrına kullanmalarını diliyorum. Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” sözünü tüm dünyaya örnek olması için yazımın sonuna ekliyorum.