Geçen gün Amerika'nın Sesi Radyosu bir haber yayınladı. Uluslararası kara para aklama ve terörün finansmanının önlenmesine ilişkin Mali Eylem Görev Gücü (FATF), Türkiye'nin her iki alanda da yetersiz olduğunu vurgulayarak, hızla önlem almazsa, mali kontrolleri yetersiz olan ülkelerin yer aldığı "gri ülkeler" listesine girme riskiyle karşı karşıya olduğunu açıkladı.
Bir yıl daha böyle geçti. Türkiye'nin yeni otomobili halkın önüne çıktı. Aslında çok merak da edilmiyordu. Aylardır sosyal medyada otomobilin resimleri videoları dolanıyordu. Ama Ne mutlu bize ki güzel bir otomobil artık Türkçe konuşacak.
Amerika Birleşik Devletleri yeni bir Ambargo kararı daha aldı. Ne zaman işler biraz iyi gitmeye başlasa şak ambargo koyuyorlar bize. Türkiye'ye ambargo koymak için neden o kadar çok ki. Mesela ilk neden gözünün üstünde kaşın var.
Milli piyango satıcıları birden çoğaldı sanki yollarda. Ee tabii ki Yılbaşı geliyor. Havaya girmiş durumdayız. Dükkanlar ışıl ışıl. Tam bilete 80 milyon. Tam "zenginin parası züğürdün çenesini yorar" ata sözü için konuşma konusu. Önümüzdeki on gün Yeni yıl için yeni umutların, yeni hayallerin olacağı bence paraların harcanacağı ve de harcama planlarının yapılacağı günler başlıyor.
Ekonomide aralık ayı hesapların yıllık toplamasının yapılacağı günlerden oluşuyor. Acaba nasıl oldu. Biz ülke olarak iyi yolda mıyız? yoksa yeni yıl yeni dertlerle mi gelecek?
Benim uzayı en meraklı şekilde araştırdığım zamanlardı. 1969 tarihinde Aya ilk ayak basan Neil Armstrong'un sanki ayak sesini duyuyormuşum gibi radyodan dinlediğim o an çok etkilenmiştim. İlk okul arkadaşım Koray vardı. Bana kalın bir kâğıda Astronot resmi çizmişti. "Arkadaşlarını özlediğinde aya bak ve hepimizi birer astronot gibi hatırla öyle hayal et "demişti.
Bu soruyu duyunca her halde "Nasıl?" sorusu ağzınızdan çıkmıştır. Seyahati benim gibi çok seven bir arkadaşım, son günlerde diğer seyahat severler tarafından ilgi gören, gezginlerin bavullarındaki boşlukları kiralayan bir platformdan söz etti. Çok ilgimi çekti. Hatta insan zekasının önünde bir kez daha Japonların yaptığı gibi yarı belime kadar eğildim.
Baştan söyleyeyim. Benim mübarek Cuma gününü kara diye adlandırdığımı sanmayın. Bana da düşman olmayın. Ama birçok dünya ülkesinde, bu gibi günler farklı günlerde farklı isimlerde ekonomiyi ve sektörleri canlandırmak için, farklı bahanelerle yapılıyor.