Dolar $
32.57
%0.14 0.04
Euro €
34.9
%0.7 0.24
Sterlin £
40.55
%0.95 0.38
Çeyrek Altın
3977.1
%0.28 11.09
SON DAKİKA

Türkiye stagflasyon tehlikesiyle karşı karşıya mı?

Geçen gün radyomuza program konuğu olarak sayın Hilmi Hacaloğlu geldi. Çok yararlı bilgiler verdi. Herkesin merakı ülkemizde büyüme ne kadar olacak. Bu dolar nereye koşuyor? Ve daha birçok soruyla giderilmeye çalışıldı. Türkiye, 2021 yılını Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın Eylül ayında açıkladığı Orta Vadeli Program'da öngörüldüğü şekliyle yüzde 9 büyümeyle kapatacak gibi bir düşüncesi var.

Bilmeyenler için küçük bir not vereyim; Stagflasyon, İngilizce 'Stagnation' yani durgunluk/daralma ve 'Inflation' yani enflasyon kelimelerinden türetilmiş bir ekonomik terimdir. 

Uluslararası Para Fonu (IMF) da son yayınladığı Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nda yüzde 5,8 olan Türkiye’nin büyüme rakamını yüzde 9 olarak güncelledi.

Bununla birlikte, IMF'nin 2022 yılına ilişkin beklentisinde bir değişiklik yok. Fon, gelecek yıl yüzde 5 büyüme bekleyen Hazine Bakanlığı’ndan epeyce farklı düşünerek Türkiye’nin yüzde 3,3 büyüyeceğini tahmin ediyor.

Burada dikkat edilmesi gereken bir konu var. Biz kendi içimizde bu sorunu çözmek zorundayız. Cumhurbaşkanlığı-Merkez Bankası ilişkisi gibi devamlı ülkemiz üzerindeki bu baskı ekonomideki yapısal sorunlar, Türkiye’nin çok daha ciddi bir durağanlıkla karşı karşıya koyabilir bizi.

Son günlerde halkın üzerinde hissettiği devamlı dile getirilen fiyat artışları Özellikle gıda enflasyonunda bu denli yüksek artışlar bu da yetmezmiş gibi, 2021’de bir önceki yılın baz etkisiyle özellikle ihracat kaynaklı ve döviz kuru destekli büyümenin hızlanması kafamızı karıştırmaya yetiyor. Tarım politikalarında da halka ne yapılacağı ile ilgili gerçek bilgiler veremiyoruz. Halk hep kulaktan dolma yönlendirici propagandalar ile ne yapacağını şaşırdı.  Bir de Paris anlaşmasının bize ne kazandıracağı konusu tartışılıyor. Küresel ısınma da sürüyor. 2022 yılında başta tekstil olmak üzere ihracatın büyümeyi sırtlaması gerekiyor. Ama sektörler bu durumun da pek kolay olmayacağı konusunda hem fikir. 

Unutmayalım ki, IMF raporunda 2021 yılında dünyanın geneli için öngörülen büyüme oranı yüzde 5,9’dan yüzde 4,9’a çekildi. Türkiye’nin ana ihracat pazarı Avrupa Birliği’ne dair büyüme beklentisi yüzde 5 iken bu oran yüzde 4,3 olarak revize edildi.

Bazı kaynaklar bu öngörüyü çok iyimser buluyor. O yüzden biz “ama” deyip, ayağımızı yorganımıza göre uzatmalıyız.

Tüm dünyayı ilgilendiren ABD ile ilgili veriler de karışık. FED’in enflasyon konusundaki ‘geçici gelişme’ değerlendirmesi pek doğru gibi gelmiyor ekonomistlere. 

Dünya ülkelerinin de kafası karışmış durumda. Oyun parkındaki tahterevalli gibi. Parasal genişlemeyi durdursalar ekonomik canlılık kaybolacak, faizi arttırsalar ekonomik canlanmanın kaybolacak. Bir de dünyaya dağılmış bulunan Dolar ve Euro'lar ülkesine dönecek ve bu da enflasyonda yeni bir artış dalgasına yarayacak. Kanımca, küresel sistem 2022’de IMF tahminlerinde görüldüğü gibi rahat olmayacak. Ülkeler enflasyonun da zorlamasıyla oldukça zor bir yıl geçirecek gibi.

İşte bu durum küresel likiditeden nasibini az alan ülkelerde stagflasyon ihtimalinin ayak izlerini sunuyor. Durgunluk (resesyon) ortamında yüksek enflasyon anlamına gelen stagflasyon özellikle 1970’li yıllardaki petrol krizi sırasında tüm dünyayı kavurmuştu.

Ekonomiyle uğraşan dostlarımız hocalarımız hatırlayacaklardır, 1973-1974 yıllarındaki enerji kaynaklı stagflasyon yaşanmıştı. Ama bu sefer yaşanacak stagflasyon yaşanırsa eğer elbette daha farklı olması bekleniyor. Günümüzde yaşadığımız ekonomi politikaları ile o dönemin farklı ekonomilerin getirdiği politikaların yapısal durumu başkaydı. Kur ve bütçe sistemleri de bugünkünden farklıydı. Bugün berberberime gittim o bile bana, “hocam doğalgaz ve petrol fiyatlarındaki artış sonrası bu kış çok ciddi üşüyeceğiz” dedi . “Nereden çıkarıyorsun” dedim.  “Türkiye enerji ithal eden gariban bir ülke” demez mi.

Stagflasyon tehlikesi küresel düzeyde de var, Türkiye’de de var. Bu tehlike neleri getirir? 

- Ülke çapında ciddi oranda işsizlik meydana gelir.

- Enflasyon rakamları sürekli yukarı doğru devam eder.

- Ekonomik büyüme yaratılamaz.

- Ülke ekonomisinde ciddi bir durgunluk yaşanır.

- İhracat düşerken ithalatın oranı artar. 

Ancak benim konuştuğum bazı değişik sektör yetkilileri ihracatımızın durumunu çok iyi olarak görüyorlar. 

2021 yılı Ağustos ayında geçen yılın aynı ayına göre; İhracat, % 51,8 artarak 18 milyar 912 milyon dolar, İthalat, % 23,8 artarak 23 milyar 218 milyon dolar, Dış ticaret hacmi, % 35 artarak 42 milyar 130 milyon dolar olarak gerçekleşmiş. Bakalım önümüzdeki günlerde bu tehlikeyi nasıl karşılayacağız. Umarım hasarsız atlatırız.