Dolar $
32.56
%0.02 0
Euro €
34.89
%0.12 0.04
Sterlin £
40.59
%0.01 0
Çeyrek Altın
3963.09
%-0.28 -10.93
SON DAKİKA
Son Yazıları

Konya'nın lezzetleri Gastrofest'le görücüye çıkıyor

27 Eyl 2021

Unesco tarafından 2021 yılında Gastronomi alanında Ulusal ağ listesine alınan Konya, muhteşem bir lezzet festivaline hazırlanıyor. Anadolu mutfağının merkezi hükmünde olan Konya, dünyada bilinen ilk yerleşim, ilk şehirleşme ve ilk hayvan evcilleştirmenin görüldüğü yer olan Çatalhöyük'ten bu yana çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapmış önemli bir ilimiz. Ayrıca, Anadolu Selçuklu Devletinin de 200 yıl kadar başkentliğini yapmıştır. Dolayısıyla, bu tarihi miras mutfağını inanılmaz zenginleştirmiştir.

01-03 Ekim tarihinde düzenlenecek olan ‘GastroFest’ lezzet Festivali öncesi bir grup gazeteci ile birlikte geçen hafta Konya’daydım. Büyükşehir Belediyesi Turizm Şube Müdürlüğü’nün daveti üzerine iki gün süren bu Gastro Lezzet turunu Konya Belediyesi ile birlikte organize eden Favori Lezzetler ekibine teşekkür ederim. 

Benim açımdan oldukça faydalı olan bu gezide, önemli tarihi ve kültürel yerleri, lezzet mekânlarını ve mübarek kişilerin türbelerini ziyaret etme fırsatını yakaladım.

Konya’da ilk ziyaret ettiğimiz yer, belki Türkiye’nin en modern kongre merkezi ve “En İyi Mice Yatırımı” ödüllü Selçuklu Kongre Merkezi oldu. 35.000 m² kullanım alanına sahip ve 14 adet bulunan salonlarında 45 kişiden 2000 kişiye kadar kişi ağırlanabiliyor. Böyle dev kapasiteli ve modern dizayn edilmiş merkezi görünce etkilenmemek mümkün değil,  insan kendini Avrupa’da hissediyor.

Akabinde tüm dünyanın saygı duyduğu Hazreti Mevlana’yı ziyaret ettik ve duamızı yaptık. Türk ve İslam dünyasının en büyük mutasavvıflarından biri olan Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin türbesinin bulunduğu Mevlana Müzesinin içinde derviş hücreleri ile birlikte ‘Matbah-ı Şerif’te bulunuyor. Pandemi şartlarından ötürü içerisine giremesek de burası Mevlevilikte sadece yemek yeri değil, dervişlerin gönüllerinin de pişirildiği, hem Mevlevîliğe kabulün, başlangıcın, hem de vefat eden dervişlerin cenazelerinin yıkandığı yani Dergâh ’tan uğurlanmanın makamı olarak kabul ediliyor. Matbah’ın sağ tarafında Ateşbaz-ı Velî Makamı olarak kabul edilen, yemeklerin pişirildiği ocaklar, sol tarafında ise canların kaldıkları ikinci kata çıkılan merdivenin altında “Saka postu” olarak adlandırılan Sekili kısım bulunuyor.

Konya’da tattığımız lezzetlere gelince ilk gün öğlen yemeği olarak Karatay’da bulunan Konya Büyükşehir belediyesine ait ‘Konya Mutfağı Mevlana’ restoranında kendimize nefis ‘Bamya Çorbası’ ve ‘Etli Ekmek’ ile şahane bir ziyafet çektik. Akşamına ise yine Büyükşehir’e ait ve manzarası ile olağanüstü güzellikte olan eşsiz lezzetleriyle ünlü ‘Akyokuş Park Konya Mutfağı’nda akşam yemeği yedik. Burada kaşıkla azar azar servis edilen ekmek salması, fırın kebap, tirit, Patlıcan közleme kebabı, saç kebabı, etli sarma ve masaya konulan çanak yoğurt süperdi. Arkasından tatlı olarak saç arası ve höşmerim helvası tadılacak lezzetlerden gerçekten.

2. gün öğlen yemeğini ise Konya’nın meşhur Mengüç Caddesi üzerinde bulunan ünlü ‘Lokmahane Restoran’ında yine şahane bir bamya çorbası ve tirit kebabı ile yaptık. Akşama doğru ise yaklaşık 75 yıllık bir geçmişi olan ‘Hasan Şendağlı Yağ Somunu’ Restoranında peynirli, sucuklu kavurmalı ve atom denilen karışık yağ somunlarından tattık. Gerçekten susam, tereyağı ve küflü peynir lezzet patlaması yaşatıyor insana.

Gezi notlarına dönersek, birçok ilde benzeri bulunan Panorama Konya Müzesi’ni gezdik. Konya’nın tarihi geçmişi güzel anlatılmış. Tezgâhlarıyla ünlü asırlık ‘Melike Hatun Çarşısı’na ve ‘Kadınlar Pazarı Çarşı’sına uğramamak olmazdı elbette, bazı ürünlerden de satın alarak burada alışveriş yapma imkânı elde ettik. 

Gezimizin en önemli noktalarından biri olan ve günümüzden yaklaşık 9.000 yıl önce kentsel yaşamın temelleri atılan, geniş bir Neolitik Çağ ve Kalkolitik Çağ yerleşim yeri Çatalhöyük’ü ziyaret etme imkânını elde ettik. Dünyanın en önemli arkeolojik sit alanlarından biri olan Çatalhöyük’ü 1958 yılında ‘James Mellaart’ keşfetmiş, 1961-1963 ve 1965 yıllarında da kazısı yapılarak bu yerleşim yeri ortaya çıkarılmış.

Yine gezinin 2. önemli noktası, Selçuklu ilçesine bağlı turistik ‘Sille Antik Kent’ oldu. Sille, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı döneminden izler taşıyan, Konya’nın 7 km kuzey batısında, derin ve dar bir vadinin iki yakasında kurulmuş ve 5 bin yıllık tarihi olan bir yerleşim yeri. Aya Elena Kilisesi, camileri, köprüleri ve evleri ile farklı kültürleri bir arada yaşatıyor. Sille, erken Hristiyanlık devrinin ilk merkezlerinden, İstanbul-Kudüs hac yolunun önemli konaklama noktalarından ve Havarîlerden Aziz Paul’un baskılar karşısında mağaralarına saklandığı bir yer olarak biliniyor.

Gastrofest’ten notlar bir sonraki yazımda.

Yazarın Son Yazıları
Yazarın En Çok Okunan Yazıları