Dolar $
32.53
%0.16 0.05
Euro €
34.94
%0.52 0.18
Sterlin £
40.75
%0.24 0.09
Çeyrek Altın
3955.98
%-0.74 -29.07
SON DAKİKA

Gelecek on yıla mı bakalım?

2023 Yılı bizim ülkemiz için önemli olduğu kadar dünya için de önemli bir yıl. Biz hem manevi olarak büyük bir mutlulukla kutlayacağız, hem de 100. Yılımızda ekonomiyi düzeltip, bundan sonraki yüzyıla barış ve başarı ile merhaba diyeceğiz.

Şu anda Türkiye bir krizin ortasında ve herkesin kafasında yarın kur ne olacak, altın alsak mı satsak mı, enflasyon tek rakamlara inecek mi sorusu var. Önümüzdeki 10 yılda bizim için kaliteli büyüme önemli olacak. Bu büyümenin kalitesi de ne derseniz bu güne kadar çok yazdım ama bir kez daha yazmamda sakınca yok. Bizim bugünlerdeki büyüme Tüketim büyümesi. Yani, üretkenlik, istihdam, ücretler artmadı. Başta istihdam büyümesi olmalı ki insanlar mutlu olsun. Doğdukları vatana düşman olmadan ülkeden nasıl kaçarım diye düşünmeden üretken olsun. İcatçı olsun. Baksanıza imkan verilince savunma sanayinde nereye geldik. Biz akıllı bir milletiz.  Büyümeyi üretime yönlendirirsek ücret büyümesi de olacak ve sağlığa, eğitime yatırım yaparsak dünyada parmakla gösterilen bir ülke olabiliriz. 

Tüm bunların temelinde ise verimlilik artışı var. Bu yazdıklarımı bir çırpıda yapabilirsiniz gibi gözüküyor ama o kadar da basit değil. Gelecek 10 yıl içinde dünya ekonomisinde ve gelişmekte olan ülke ekonomilerinde büyük engeller var.  Mesela teknolojinin niteliği değişiyor. Hadi bunu atlattık kurumsal sorunlar da var. Sadece tüketime ve krediye dayalı, üretkenliği artırmayan büyüme de başka bir sorun. Dünya ekonomisinde son zamanlarda yaşanan gelişmeler de cabası. 

Bu önümüzdeki 10 yıl için Teknolojik fırsatlar önümüzde. Ama bu fırsatları basit bir şekilde değil, geniş şekilde kullanmamız lazım. Yapay zekayı bir tek otomasyon için değil, aynı zamanda yeni endüstriler, yeni işler, yeni meslekler oluşturmak için de kullanmamız lazım. Yeni yaptığımız elektrikli otomobil ile gurur duyuyoruz ama bu teknolojilerin oturması için eğitim de önemli. Bu konuda Bilişim Vadisi iyi çalışıyor. Ama bunu iyi duyuramıyorlar. 

Peki, Türkiye nasıl büyüyor? Acaba gerçekten büyüyor mu? Türkiye’ye has değil. Birçok gelişmekte olan ülkede böyle düşük kaliteli büyümeler var. İnşaat sektörüyle tetikleniyor bu büyüme. Bu büyümeyi de krediler destekliyor. Çin’de de aynı durum var. Türkiye’nin kredi piyasasının gelişmesi de gerekiyordu. Tüketim kredisi önemliydi. Şirketlerin kredi alması önemliydi. Ancak sanayi yatırımı olmadan toplam faktör verimliliği yakalamak mümkün değil. Diyor araştırmacılar. Peki, niye böyle? Aslında fırsatlar elimizde, engelleri biz yapıyoruz. Kredi tabii ki çok önemli. Ama bizdeki fahiş faizlerle değil. Eğer bankalar projelere, şirketlere kredi verirse, bu da doğru kullanılırsa önemli bir olumlu hava oluşturacak. Ama bir tek krediyle büyüme kaliteli olmuyor. Yüksek kaliteli olmayan büyüme ise çok uzun zaman devam edemiyor ve sonunda krize yol açıyor. Türkiye’de de bu yaşanıyor. 

Türkiye’nin olanakları çok yüksek çünkü çok genç ve dinamik bir ülke ve teknolojiye çok büyük değer veriyor. Zaten buna da çok büyük gereksinimi var. Bu teknolojiye çok çabuk bir şekilde ulaşabiliriz. Teknolojiyi hem sermaye hem fikir hem de ilham olarak algılıyorsak bize yararı olacaktır. 

Dünya, 1970'den bu yana finans sektörü giderek sanayi ve ticaretin finansmanından uzaklaştı ve bunun yerine paradan para kazanma işine yani finansallaşma sürecine odaklandı ve bu da ekonominin geri kalanına değer katmadan para çekmenin yeni yollarıyla sonuçlandı. 

Thomas Piketty’nin yazdığı Yirmi Birinci Yüzyılda Başkent kitabı, 2017'de dünyanın en zengin 8 bireyinin dünya nüfusunun en alt yarısından fazlasına, yani 3,6 milyardan fazla kişiye sahip olduğu şaşırtıcı bir konuma ulaştığımızı ve bu servet yoğunlaşmasının hâlâ hızlanmakta olduğunu belirtiyor. Bu kitapta benim ilgimi çeken pragraflardan biri şöyle diyor: Sadece daha düşük statüdeki insanlar, yukarıda duranlardan daha stresli olmakla kalmaz, aynı zamanda hastalığa daha fazla maruz kalırlar ve daha genç ölürler demiş Thomas Piketty...

Yani kısadan hisse, önümüzdeki on yıl bizim için çok önemli günlerle dolu olacak. Sadece ülkemizde değil, dünyada da böyle olacak. ABD ve Çin’in kapışması öte yandan AB ile İngiltere’nin son halleri ekonomiye çok sıkı bir şekilde yansıyacak. 

Umarım bu günleri ülkemiz kazasız belasız savaştan uzak atlatır.