Dolar $
32.28
%0.01 0
Euro €
35.09
%-0.17 -0.06
Sterlin £
40.87
%-0.26 -0.1
Çeyrek Altın
4038.51
%0.36 14.31
SON DAKİKA

Deprem sonrası konut sektörü

Soner Keleş 19 Mar 2023

Türkiye deprem kuşağı üzerinde yer alan bir ülke olduğu için sıklıkla deprem felaketine maruz kalmaktadır. Bu felaketler maddi ve manevi birçok kayba neden olmaktadır.

Şubat ayında meydana gelen Kahramanmaraş depremi etki alanıyla geniş bir bölgeyi kapsamaktadır. Yaşadığımız bu depreminin ülke ekonomisi üzerindeki etkisi önceki depremlere kıyasla oldukça yüksektir. Çok sayıda konut, işyeri hasar alarak ekonomik ve sosyal alt yapı büyük zarar görecektir. Türkiye 2020 yılı pandemi süreci ve akabinde 2022 yılında global ve yerel ekonomik koşullardaki olumsuz faktörlerin Türkiye ekonomisinin makro-ekonomik dengelerinin olumsuz etkilediği bir ortamda depremle karşı karşıya kaldı. Son beş yıldır düzenli olarak küçülen inşaat sektöründe maliyetlerin hızla yükselmesi ve üretimin azalmasıyla birlikte arz talep dengesi bozularak ev sahibi olmak ulaşılamaz bir hayal haline geldi. Hızla artan konut fiyatları ve yüksek faiz oranlarıyla birlikte toplumda gerçek anlamda ihtiyaç sahiplerinin barınma amaçlı konut edinimi zorlaştı. Son yıllarda toplumun yüksek enflasyonist ortamda parasının değerini korumak için konuta yönelmesi neticesinde konut fiyatları hızla yükseldi. 

Deprem sonrası, özellikle büyük şehirlerde şehir içi yer değiştirme ve göç dalgası beklenmektir. Özellikle Marmara depremi endişesi nedeniyle İstanbul’da riskli binalarda ve zemin riski olan ilçelerde yaşayan insanlarda ev değiştirme ve yeni binaya geçme talebi oluşacaktır.  Ancak alım gücünün düşük kalması, inşaat maliyetlerinin yüksek olması, konut fiyatlarının hızlı artışı ilk başta olumsuz bir etken gibi görünse de “yeni konut” talebi zamanla birikecek ve ekonomik göstergelerin düzelmeye başladığı ilk fırsatta alıma dönecektir. 1999 depremi sonrası yaşanan 2001 krizi ve akabinde oluşan konut talebi 2002 yılında kurulan yeni hükümetin inşaat sektörüne yaptığı yatırımlar neticesinde 2003 yılında “mortgage” sisteminin devreye girmesi ile birlikte biriken yeni konut talebinin büyük bir konut furyasına döndüğü görüldü. O dönemde toplumda deprem endişesi nedeniyle ortaya çıkan yeni konut talebine cevap verebilen ve üretim yapan inşaat firmaları 10-15 yıllık süreç içerisinde binlerce markalı konut projeleri geliştirdi.  Günümüzde ise yine benzer bir tablo ile karşılaşma ihtimali yüksektir. Bir milyondan fazla riskli binanın bulunduğu İstanbul’da insanların imkanları çerçevesinde çözüm arayışları olacaktır. Konut yatırım aracı olmak yerine gerçek anlamda barınma ihtiyacı olarak tekrar gündeme gelecektir. İstanbul’da sahil kesimlerinden iç bölgelere özellikle Avrupa yakasında kuzeyde Başakşehir ve Arnavutköy çevresine, Anadolu yakasında ise Çekmeköy, Beykoz, Şile ve Ömerli çevresine doğru kayacaktır. Konut tercihinde ilk sırada yer alan ve alışılagelmiş olan merkezi konumda ev arayışı yerine konutun sağlamlık ve güven unsuru daha ön planda olacaktır. Şehrin içinde eski bir binada yaşamak yerine şehrin çeperlerinde ulaşım imkanları olan yeni bir binada yaşamak tercih edilecektir. Projelerde sosyal imkanların yerine yapım aşamasındaki inşaat teknikleri ve depreme dayanıklı olup-olmadığı sorgulanacaktır. İnşaat aşamasında yapım sürecini görerek topraktan konut satın almak tekrar yaygınlaşacaktır. Yaşadığımız deprem toplumun yeni konut talebini arttıracak ortaya çıkan talep son 5 yıldır azalan inşaat faaliyetlerinin tekrar yükselmesine ve GSYH’deki büyümede arttırıcı etkisi olacaktır. Gayrimenkul sektöründe ortaya çıkan yeni konut talebi, önümüzdeki dönemde konut finansman enstrümanlarının oluşturulması ve yaygınlaşması ile birlikte canlanacak inşaat sektöründe büyüme yeniden başlayacaktır. Yıllık 900 bin konut ihtiyacının olduğu ülkemizde başta deprem bölgesi ve yoğun göç alan illerde olmak üzere yeni konut projeleri yapılması planlanmaktadır. İnşaat maliyetlerinin yüksek olması, krediye erişimin zorluğu ve konut fiyatlarının yüksek olmasına rağmen 2023 yılında inşaat sektöründe büyüme beklenmektedir.