SON DAKİKA

Toksik pozitiflik

Sevgili okuyucularım günümüzde her yerde "Olumlu düşün!", "Her şeyin bir nedeni var!" ya da "Gülümse, hayat güzel!" gibi sloganlarla karşılaşıyoruz.

Sosyal medyada, iş yerinde, hatta en yakın çevremizde bile insanlar sürekli olarak olumlu düşünmeyi, sorunlarımızı bir kenara bırakıp iyi hissetmeye odaklanmamızı öğütlüyor. İlk bakışta bu sözler masum ve motive edici görünebilir. Ancak, her durumda pozitif kalmaya zorlanmak, duygularımızı bastırmak ve gerçek sorunları göz ardı etmek sağlıklı bir yaklaşım mı? İşte burada da “toksik pozitiflik” devreye giriyor.

Toksik pozitiflik, bireylerin olumsuz duygularını ifade etmelerini engelleyerek her durumda pozitif olmalarını bekleyen bir tutumdur. Bu yaklaşım, insanların doğal ve sağlıklı bir şekilde üzüntü, öfke, hayal kırıklığı gibi duyguları yaşamasına izin vermez. “Negatif düşünme, olumlu ol!” gibi cümlelerle bireyin yaşadığı zorlukları küçümseyen veya yok sayan bir bakış açısını içerir. Elbette pozitif düşünmek ve iyimser bir bakış açısına sahip olmak hayatın zorluklarıyla başa çıkmada önemli bir rol oynar. Ancak her şeyin yolunda gitmediği, insanların üzgün, kaygılı veya öfkeli hissetmeye hakkı olduğu gerçeğini yok saymak sağlıksız bir tutumdur. Toksik pozitiflik, kişiyi zorluklarla yüzleşmek yerine sahte bir mutluluk maskesi takmaya zorlar.

Toksik pozitifliğin en yaygın belirtileri arasında üzgün veya stresli hissettiğinizde, “Buna üzülmeye değmez, şükretmelisin” gibi tepkilerle karşılaşmamızı ifade eden olumsuz duyguların bastırılması yer almaktadır. Bir diğer belirti gerçek duyguların geçersiz kılınması olarak ifade edebileceğimiz “Daha kötü durumda olanlar var, sen de şanslısın” gibi kişinin duygularının önemsizleştirilmesi yer almaktadır. Bunlar haricinde “Her şey iyi olacak” veya “Olumsuz düşünmek sana zarar verir” gibi ifadeler ile bireyin hislerini görmezden gelmesine yol açan zoraki iyimserlik yanında empati eksikliğini de belirtiler arasında sayabiliriz. 

Toksik pozitiflik, bireyin psikolojik sağlığını olumsuz etkileyen birçok soruna yol açabilir. Çünkü insanlar kendilerini sürekli olarak mutlu olmaya zorladıklarında, olumsuz duygularını bastırır ve bu da zamanla stres birikimine yol açar. Bastırılan duygular, kaygı bozuklukları, depresyon ve hatta fiziksel sağlık sorunlarına sebep olabilir.

Hayatta her zaman her şey yolunda gitmez. Toksik pozitiflik, insanlara hayatın sadece mutluluk ve başarıdan ibaret olduğu gibi gerçekçi olmayan bir beklenti sunar. Bu da kişinin, zor zamanlar yaşadığında kendisini yetersiz hissetmesine ve daha fazla suçlamasına yol açabilir.

Toksik pozitiflik, insanların birbirleriyle sağlıklı duygusal bağlar kurmasını engelleyebilir. Gerçek duygularını ifade edemeyen bireyler, zamanla kendilerini anlaşılmamış ve yalnız hissedebilirler. Empati eksikliği, ilişkilerin yüzeysel ve samimiyetsiz hale gelmesine neden olabilir. Bastırılan duygular zamanla kişinin kendisine olan güvenini zedeler. “Üzgün hissetmemem gerekiyor” veya “Benim güçlü olmam lazım” gibi düşünceler, bireyin doğal duygularını reddetmesine neden olur. Oysa ki duygular, insan olmanın bir parçasıdır ve hepsi değerlidir. Pozitif düşünmek elbette önemlidir, ancak sağlıklı bir şekilde yapılmalıdır. Toksik pozitifliğe kapılmadan nasıl iyimser bir yaklaşım benimseyebiliriz?

İlk olarak, tüm duyguların normal olduğunu kabul etmek gerekir. Üzüntü, öfke, hayal kırıklığı veya stres gibi duygular da mutluluk kadar doğaldır. Önemli olan bu duygularla sağlıklı bir şekilde başa çıkmayı öğrenmektir.

Hayatta her şeyin mükemmel olamayacağını kabul etmek gerekir. Zorluklar ve başarısızlıklar hayatın bir parçasıdır ve bunları görmezden gelmek yerine, onlardan ders çıkarmak daha sağlıklıdır. Birisi sıkıntısını paylaştığında ona “Her şey yoluna girecek” demek yerine, “Seni anlıyorum, bu gerçekten zor bir durum” gibi empati kuran ifadeler kullanmak daha sağlıklıdır. İnsanların en çok ihtiyacı olan şey, anlaşıldıklarını hissetmektir. Mutluluk bir hedef değil, bir süreçtir. Her an mutlu olmaya çalışmak yerine, zor zamanlarda bile kendimize şefkat göstermeyi öğrenmeliyiz. Kendimizi kötü hissettiğimizde, bunun doğal olduğunu kabul etmek ve kendimize nazik davranmak önemlidir.

Sosyal medyada gördüğümüz “mükemmel” hayatlar gerçeği yansıtmaz. Herkesin hayatında zorluklar ve sıkıntılar vardır. Gerçek hayatta olduğu gibi, sosyal medyada da sahte mutluluk algısından uzak durmak gerekir. Toksik pozitiflik, hayatın doğal akışını görmezden gelen ve insanları zoraki mutluluğa iten bir kavramdır. Gerçek pozitiflik ise tüm duygulara yer açan, empati kuran ve insanları sağlıklı bir şekilde gelişmeye teşvik eden bir yaklaşımdır.

Hayat bazen zor, bazen güzel, bazen de karmaşıktır. Mutluluğun yanında üzüntüye, umudun yanında hayal kırıklığına da yer açmak gerekir. En sağlıklı yaklaşım, duygularımızı bastırmadan, kendimize ve başkalarına karşı anlayışlı ve empatik olmaktır. Unutmayalım ki, insan olmak demek her duyguyu hissetmek demektir.

Bir sonraki yazımızda, bilginin ışığında güzel günlerde görüşmek üzere…