Black Friday !!!
Tam da kasım ayı yeni bitmişken Black Friday için birkaç kelam etmeden olmaz diye düşünerek bu hafta sizlerle buluşuyorum. Bir soruyla başlamak istiyorum; "Black Friday bir pazarlama şöleni mi yoksa salt tüketim çılgınlığı mı? Soruyu cevaplamaya başlamadan önce şu "Black Friday" biraz tanıyalım.
Black Friday, Amerika Birleşik Devletleri'nde ortaya çıkan bir alışveriş etkinliğidir. İlk olarak 20. yüzyılın başlarında, Cadılar Bayramı'ndan sonraki Cuma günü (ki bu genellikle Kasım ayının dördüncü Cuma gününe denk gelir) perakendecilerin büyük indirimler ve satışlar düzenlemesiyle başlamıştır. İsmini ise, trafik sıkışıklığı ve kalabalığın yarattığı karmaşayı ifade edecek şekilde "Black Friday" olarak almıştır.
Black Friday, doğduğu Amerika topraklarında perakendecilerin tatil alışveriş sezonuna başlamaları ve yılsonu satışlarını artırmaları için bir fırsat olarak görülür. Bu etkinlik indirimli fiyatlar, özel promosyonlar ve cazip tekliflerle tüketicilerin indirimli ürünleri satın almak için mağazalara akın etmelerini sağlamasıyla ünlüdür. Ve günümüzde artık sadece Amerika’da değil birçok ülkede uygulanmaktadır.
İndirimler, kampanyalar ve cazip fırsatlarla dolu bugün, pazarlama dünyasında büyük bir öneme sahip olmakla birlikte, Black Friday'nin yükselen popülaritesi ve tüketim çılgınlığına dönüşen atmosferi, bazı tartışmalara da sebep olmaktadır.
Peki, nedir tüketiciler üzerindeki etkisi? Her şeyden önce elbette psikolojik etkisi olduğunu düşünebiliriz. Mesela sınırlı stok ve sınırlı süre indirim olması kıtlık duygusunu oluşturabilir. Bu durum ise insanların ürünleri hızlıca satın almak için acele etmelerine ve indirimleri kaçırmaktan korkmalarına neden olabilir. Tüketim çılgınlığını tetikleyen bir dönem olduğu için; reklamlar, indirimler ve çevremizdeki insanların alışveriş yapma hevesi, üstümüzde tüketim baskısını artırabilir. İnsanlar, sosyal çevrelerindeki diğer kişilerin yanı sıra sosyal medyadaki paylaşımlardan etkilenerek, alışveriş yapma eğiliminde olabilir. Zaten bu etkinliğin en büyük silahı indirimlerin cazibesidir. İndirimler, tüketicilerde büyük bir çekim gücü yaratabilir. Daha düşük fiyatlarla ürünleri satın alma fırsatı, tüketiciyi "fırsatı kaçırma" endişesiyle harekete geçirebilir. İndirimlerin cazibesi, daha fazla harcama yapma eğilimini de beraberinde getirebilir. “Fırsatı kaçırma” dürtüsü ise tüketiciler arasında bir rekabet ortamı yaratabilir. Mağazalarda yaşanan yoğunluk, indirimli ürünlere ulaşmak için mücadele etmek, tüketici üzerinde heyecan, stres ve hırslı bir tutku oluşturabilir. Ancak bu tutku ve stresin ödülü indirimli ürünleri satın almaktır. İyi bir fırsat yakaladıklarını düşünmek, tüketiciye kendini iyi hissettirebilir ve alışveriş yapma deneyimini olumlu bir şekilde etkileyebilir.
Şimdi yazımın başında sorduğum soruyu yanıtlamaya geçmek istiyorum.
Black Friday’e pazarlama açısından baktığımızda, markalar için büyük fırsatlar sunmaktadır. Nasıl mı? Şirketler bu etkinlik sayesinde, tüketici taleplerini artırmak, stokları azaltmak ve marka bilinirliğini artırmak için agresif pazarlama stratejileri uygularlar. İndirimler, hediye kartları, sınırlı sayıda ürünler ve özel promosyonlar gibi yöntemlerle tüketicilerin ilgisini çekmeye çalışırlar. Bu da satışlarını artırarak karlılıklarını yükseltme potansiyeli sunar.
Ancak, Black Friday'nin yarattığı tüketim çılgınlığı, bazı eleştirilere de yol açmaktadır. İndirimler, insanları kontrolsüz bir şekilde alışveriş yapmaya teşvik edebiliyor ve gereksiz harcamalara yol açabiliyor. Ayrıca, tüketim çılgınlığı çevresel etkileri yani doğal kaynakların aşırı kullanımı ve atıkların artmasını da beraberinde getirebiliyor.
Bu noktada, tüketicilerin bilinçli ve sorumlu alışveriş yapma konusunda önemli bir rol üstlenmesi gerekiyor. İndirimleri ve fırsatları değerlendirirken ihtiyaçlarına odaklanmalı, gereksiz ve plansız harcamalardan kaçınmalıyız. Ayrıca, sürdürülebilirlik ilkelerine uygun ürünleri tercih etmek ve bilinçli tüketim alışkanlıkları geliştirmek önemlidir.
Sonuç olarak, Black Friday pazarlama dünyasında önemli bir etkinlik olmakla birlikte, tüketim çılgınlığına ve sürdürülemez alışveriş alışkanlıklarına da zemin hazırlayabilir. Bu nedenle, markaların sorumlu pazarlama stratejileri benimsemesi ve tüketicilerin bilinçli alışveriş tercihleri yapması önemlidir.