Dolar $
32.57
%0.15 0.04
Euro €
34.88
%0.69 0.23
Sterlin £
40.58
%1.04 0.42
Çeyrek Altın
3979.45
%0.34 13.4
SON DAKİKA

ABD'nin en zenginleri vergi ödemekten nasıl kaçıyor?

Geçtiğimiz günlerde yabancı bir gazetede bir haber vardı. Bill Gates, Warren Buffett ve Jeff Bezos gibi dünyanın en zenginleri vergi vermemek için taklalar atıyormuş. Haberden bunu öğrendim.

Binlerce Amerikalının vergi beyannamelerinin basına sızdırılması sonucunda ABD'de gelir eşitsizliği tartışmaları alevlendi. Ancak, bu durum normal olan vatandaşlar için başka bir umut oldu. Çünkü bu vergilerini ödeyen ama bu konuda büyük bir reform isteyen reform destekçileri zenginlerin vergi ödemekten nasıl kaçındıklarının daha iyi anlaşılmasının, vergi yasalarında yapılacak değişiklikle anlaşılacağını öneriyorlar. 

Bu amaçla hareket edip gizlice kar amacı gütmeyen gazetecilik kuruluşu ProPublica'ya sızdırılan ve 15 yıldan uzun süreyi kapsayan veriler, ABD'deki en zengin binlerce kişinin vergi beyannamelerine ilişkin ayrıntılı bilgiler içeriyor. İşte ProPublica, bu verileri ifşa ederek çok düşük oranda gelir vergisi ödeyen ya da hiç vergi ödemeyen ABD'deki en zengin kişilerin nasıl olağanüstü imtiyazlı ve lüks yaşantılar sürdüğünü gözler önüne serdi.

Bu listeye bakınca kimler çıkmıyor ki karşımıza. Forbes dergisinin dünyanın en zengin insanı olarak nitelediği online perakende devi Amazon'un kurucusu Jeff Bezos, 2007 ve 2011 yıllarında hiç gelir vergisi ödememiş. Warren Buffett, Mark Zuckerberg, George Soros, Michael Bloomberg ve Carl Icahn gibi çok sayıda başka Amerikalı milyarder de mal varlıklarını milyarlarca dolar arttırdıkları yıllarda bile federal hükümete ya çok az vergi ödedi ya da hiç ödemedi. Bizim gibi ülkelerin zengin ettiği ama, bırakın vergi istemeyi, konuşacak muhatap birini dahi bulamadığımız bu şirketler meğerse dünyanın en büyük hırsızlarıymış. 

Bu tip olaylarda Gelir ve servet arasındaki farkı iyi anlamak gerekiyor. Bir mükellef, vergi beyannamesini doldurduğunda hükümet, kişinin gelir miktarını ölçüyor. Bu gelir; maaşı, mevduat faizi ve iş faaliyetlerinden elde edilen karı kapsıyor. Buna karşılık servet ya da zenginlik ise bunların yanı sıra hisse, tahvil, emlak gibi sermaye birikimini kapsıyor. Bu varlıklar, değeri zaman içinde çok yükselse bile satılmadığı sürece gelir getirmiyor. O yüzden zenginlerin Tablo merakı ve bazı antika koleksiyonları var galiba. 

ProPublica'da yayınlanan habere göre veriler, 2014-2018 yılları arasında ABD'deki en zengin 25 kişinin varlıklarının toplam 401 milyar dolar arttığına işaret ediyor. Ancak bu zaman zarfı içinde bu en zengin 25 Amerikalı, sadece 13,6 milyar dolar vergi ödedi. Ya da bir başka deyişle 401 milyar dolarlık toplam varlık kazanımının sadece yüzde 3,4'ünü vergi olarak hükümete verdi. Bunun nedeni, bu kişilerin sadece gelir olarak sayılan parasının vergilendirilmesi. Çoğu durumda gelir, aynı zaman dilimi içinde bu kişilerin toplam varlıklarının değerinin sadece çok küçük bir kısmını temsil ediyor.

Buna karşılık bizim gibi vergi mükellefleri, her yıl yıllık gelirlerinin yaklaşık yüzde 14'ünü gelir vergisi olarak federal hükümete ödüyor. Bizim gibi derken normal şirket sahibi ya da değişik nedenlerle vergi ödeyenleri kastediyorum. Yoksa beni ABD’de şirketim yok. Keşke olsa. 

Gelelim biz yine ProPublica'nın araştırmasına. 2014-2018 yılları arasında orta sınıf mensubu bir Amerikan ailesinin serveti yaklaşık 65 bin dolar arttı. Bu artışın çoğu, yükselen konut fiyatlarını yansıtıyor. Varlık miktarındaki bu artış, ailelerin o yıllar içinde ödediği 62 bin dolarlık vergiyle neredeyse eşit dengeye oturuyor.

Türkiye'de ise ticari kârlar üzerinden tarh olunan kurumlar vergisi oranı % 20'dir. Kurumlar vergisi oranı 2018, 2019 ve 2020 yılları için % 22'ye yükseltilmiş; ancak Bakanlar Kurulu, % 22'lik söz konusu oranı % 20'ye kadar düşürme yetkisine sahiptir. Genel olarak uygulanan KDV oranları; % 1, % 8 ve % 18 olmuş.  

2020 yılı Merkezi Yönetim Bütçesi toplam vergi gelirleri tahsilatı 833 milyar lira oldu. Pandemi şartlarına rağmen bütçe hedefinin %6,2 üzerinde vergi ödemişiz.

Bu durum, ülkemizde de vergi yükünün gittikçe daha fazla dürüst mükellef ile dolaylı vergiler üzerinde kaldığını göstermesi açısından çarpıcıdır.

Bu da yurt içindeki KDV'nin her 100 liralık kısmının ancak 40 lirası tahsil edilebilmiş demektir. Vatandaşın ödediği KDV'yi devlete ödemek zorunda olan aracı mükellefler, bu tutarları bir nevi finansman aracı olarak kullanmışlar. Anlayacağınız şu vergi toplama işi büyük iş.