Turizmde devrime ihtiyacımız var
Hafta başında 2024 yılının turizm istatistikleri açıklandı. Turist sayısı geçen yılı %9 nispetinde aşarak 62 milyonu geçmiş. Turizm gelirleri ise %14 artışla 61 milyar doların üzerine çıkmış. Gelirlerin kişi sayısından fazla artması, turist başına harcama tutarının da arttığını gösteriyor. Geçen yılın ve 2024 için belirlenen hedeflerin üzerine çıkılması başarılı bir yıl geçirdiğimizi gösteriyor.
Geçmiş yıllara baktığımızda her yıl turist sayımızın, turizm gelirlerimizin ve turist başına harcama tutarının aynı 2024 gibi makul oranlarda arttığını göreceğiz. Global ekonomi iyileştikçe bu trend devam edecektir. Ekonomik yavaşlarsa artış duracak, belki de yavaşlama hızına göre azalma olacaktır. Savaşların bitmesi rakamları yükseltecek, savaşların uzaması ya da yenilerinin çıkması rakamları düşürecektir. Ama devrim niteliğinde hamleler yapmazsak bu tablo mütevazi değişikliklerle devam edecek.
Nüfusu bir milyonun altında olan Makao’nun turizm geliri Türkiye’den fazla. ABD’ye giden turistlerin kişi başına harcaması Türkiye’nin yaklaşık üç katı. Türkiye’ye gelen turist sayısı kadar misafir ağırlayan tema parklar var. Coğrafya ve iklim olarak ülkemizden daha dezavantajlı ve pahalı olan küçük iki şehre yani Singapur ve Dubai’ye alışveriş turizmi için gelen turist sayısı ülkemize gelenlerin katbekat üstünde. Ülkemizdeki standartlara uygun golf sahası sayısı, ülkemizin iki binde birinden ufak olan Malta’dan çok daha az.
Bu tabloya bakınca şu an olmadığımız ya da etkisiz olduğumuz segmentelere yönelirsek mevcut tabloyu tamamen değiştirebileceğimizi düşünüyorum. Turizmde devrim yapmak istiyorsak, deniz-kum-güneş turizmi dışındaki segmentleri hedeflemeliyiz. En çok harcama yapılan ve hızlı büyüyebileceğimiz segmentleri.
Ülkemizin hiç olmadığı ve yıllık harcama tutarının 600 milyar dolardan fazla olduğu Casino turizmi hedeflememiz gereken ilk alan. Ülkemizde Casinolar yasak olduğu için bu segmentten pay alamıyoruz. Kumarın yasaklanması vatandaşlarımız için ne kadar doğru ise turizmimiz açısından o kadar yanlış. Öyle bir formül oluşturmalıyız ki vatandaşlarımızı kumarın şerrinden korurken casino turizminden pay alabilelim.
Önerim sadece havalimanlarına, tatil köylerine ve beş yıldızlı otellere, ödeyecekleri yüklü başlangıç ve yıllık harçlar karşılığında, casino açma hakkı vermek. Casinoların girişinde pasaport kontrolü yapan polis olmalı. Yani casinolara sadece yabancılar girebilmeli. Türk vatandaşlarını kabul ettiği tespit edilen otellerin ve havalimanlarının casino ruhsatları iptal edilmeli. Doğal olarak ödedikleri harçlar yanmalı. Bu formülle hem vatandaşları kumardan korumuş hem de casino turizminden pay almış olacağız.
Pay deyince küçümsemeyin. Casino turizminde payımızı üç yılda rahatlıkla %10’a çıkarabiliriz ki bu oranın karşılığı olan rakam, aşağı yukarı yılık turizm gelirimize denk gelir. Aynı sürede yarım milyon istihdam yaratılır ki bu işsizlik oranımızın düşmesi ve bütün sektörlerin hareketlenmesi demek.
Ülkemizde bir tane uluslararası standartlarda tema parkı yok. Oysa Fransa’ya ve ABD’ye giden turistlerin yaklaşık üçte biri tema parklarını ziyaret ediyor. Yani bu parklar olmasa parkların olduğu ülkelere giden turist sayısı çok düşer. Başka bir ifadeyle ülkemizde tema parklar olursa hem gelen turist sayısı hem de turist başına gelir ciddi artar. Yapmamız gereken eğlence parkları işleten uluslararası zincirleri ülkemize davet etmek. Yatırım yapacak olanlara kamu arsası tahsis etmeli ve yatırım tutarını kazanıp ülkelerine transfer edene kadar vergi muafiyeti vermeliyiz. Bu imkanlar, yatırım yapmak isteyen herkes için geçerli olmalı. Turist ve yatak sayılarını, alt yapıyı ve havalimanlarını baz alırsak Antalya, Muğla, İstanbul ve İzmir-Aydın yörelerine yapılacak dört tema park yüksek karlılıkla çalışabilir.
Edirne ilimizin ekonomisinin alışveriş yapmak için günü birlik gelen veya birkaç gece konaklama yapan turistlere bağlı olduğu herkesin malumu. En kalabalık 48. ilimiz olan Edirne tüketim hacminde ilk ona giriyor. On dört kentimiz daha sınırda. Yani sınır kapılarımızı modernize ederek, yeni sınır kapıları açarak on dört ilimizi daha Edirne seviyesine getirebiliriz. Eğer limanlarımızdan denizden komşu olduğumuz ülkelere hızlı feribot ve araçlı gemi seferleri koyarsak aynı ivmeyi sahil kentlerinde de yakalayabiliriz. 1990’ların Laleli konseptini ülkemizin farklı yerlerinde uygulayacağımız politikalarla canlandırmalıyız.
İhmal ettiğimiz segmentlerden biride kaplıca turizmi. Özellikle Avrupa’da nüfus yaşlanıyor. Ve kaplıcalar çok popüler. Ülkemizdeki kaplıcalar kaliteli. Kaplıca otellerinin konaklama fiyatları Avrupa’dan çok düşük. Özellikle sağlık sigortası şirketleriyle anlaşmalar yaparak iç turizmde güçlü olduğumuz bu segmentte uluslararası pazardan da pay almalıyız.
Sağlık, eğitim, golf, fuar, kongre, kültür ve inanç turizmi hızlı büyüyebileceğimiz, halen olmadığımız ya da zayıf olduğumuz ve çok karlı olan diğer segmentler. Her biri için farklı stratejiler oluşturmalı ve kararlılıkla uygulamalıyız. Fukaralıktan kurtulmak ve Türkiye’yi büyük yapmak istiyorsak turizmdeki fırsatları değerlendirmeliyiz.